Suriyeli sığınmacıların Türkiye’den ayrılmasının ekonomik sonuçları
EKONOMİTürkiye’nin güçlü bir devlet olduğu gerçeğinden hareketle, kendi ekonomisinin ve üretimini ucuz işçilik gibi geleneksel ve sürdürülebilir olmayan faktörlere dayandırması beklenemez; fakat bazı sektörler ve firmalar ucuz işçiliğe dayalı, Suriyeli göçmenleri bir fırsat olarak görüp üretim yapılarını ona göre kurguladıkları da gözlenmektedir. Bu firmalar için, kısa vadede sorunlar yaşanabilir.
Suriyeli sığınmacıların Türkiye’den ayrılmasının ekonomik sonuçları, kısa ve uzun vadede farklı etkiler doğurabilir:
İŞGÜCÜ PİYASASI AÇISINDAN ETKİLERİ
Tarım, inşaat ve hizmet sektörü gibi alanlarda düşük ücretle çalışan sığınmacıların ayrılması, işgücü arzında daralmaya yol açabilir ve işçilik maliyetlerinin artacağı öngörülmektedir. Bu beklenti doğru olsa bile rasyonel değildir. Çünkü ucuz işçiliği dayalı bir üretim yapısının kurgulanması sürdürülebilir değildir. Nitekim, ucuz işçilikte ganimet değildir.
Ucuz işçiliğe dayalı üretim yapısının avantajları ve dezavantajlarını birlikte değerlendirelim….
Avantajları:
* Düşük Maliyetli Üretim: Ucuz işçilik, kısa vadede üretim maliyetlerini düşürerek bazı sektörlerde ve birkaç firmaya fiyat rekabet avantajı sağlayabilir.
* Yatırım Çekiciliği: Düşük işçilik maliyetleri, yabancı yatırımcılar için cazip olabilir. Ama doğrudan yatırımlar uzun vadeli olduğu için, ucuz işçiliğin uzun süre garanti edilmesi gerekir, bu durumda, ucuz işçiliğin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, kamu bütçesinden işçilerin zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması gerekebilir.
* İhracat Artışı: Daha düşük maliyetler, ihracat ürünlerinin uluslararası pazarlarda rekabetçi olmasını sağlayabilir. Ancak, uluslararası piyasada tek rekabet unsuru fiyatlar değildir.
Dezavantajları:
* Düşük Verimlilik: Ucuz işçiliğe dayalı işler genellikle düşük teknoloji kullanımıyla ilişkilidir ve verimlilik düşük olmaktadır. Sürdürülebilir ekonomik büyüme ise verimlilik artışına dayalıdır.
* Sürdürülebilirlik: Uzun vadede, iş gücüne dayalı avantajlar, teknolojik gelişmelerle ortadan kalkabilir. Bu nedenle, üretim yapısını düşük maliyetli emek gücüne kurgulamış ülkeler, teknolojik gelişmeleri takip etmezler. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ihtiyaç duymazlar.
* Sosyal Sorunlar: Düşük ücretler, işçilerin yaşam standartlarını düşürür ve sosyal eşitsizlikleri artırır, bu durumda, düşük ücretli kesimler kendi ihtiyaçlarını ve yaşamlarını sürdürmekte zorlanırlar; doğal olarak, Türkiye özelinde bir sosyal devlet olma gereği düşük ücretli kesimlerin geçinme ve barınma maliyetleri kamu bütçesinden karşılanmakta ve kamuya bir yük getirmektedir.
Sonuç olarak, düşük ücretle çalışan yoktur; ücreti kamu tarafından -sağlık, barında, beslenme, eğitim vb yardımlar sağlanarak- ödenen kesimler vardır. Bu durum doğal olarak, kamudan firmalara kaynak, toplanan vergilerin tekrar aktarılması şeklindeki kısır döngüye dönüşmektedir. Nitekim, gelişmiş ülkelerin hiçbiri ucuz işgücü ile gelişmemiştir, tam tersi nitelikli ve yüksek ücretli çalışanların yüksek motivasyonuyla değer üreterek gelişmişlerdir. Aynı durum firmalar için de geçerlidir, kurumsallaşmış, kaliteli mal ve hizmet sunan firmalara baktığımızda çalışanlarına yüksek ücretler ödedikleri görülmektedir. Bu nedenle, ucuz emeği ganimet olarak gören, firmalar için Suriyeli göçmenlerin geri dönüşü olumsuz sonuçlar doğurabilir, ancak eğitime, araştırma ve geliştirmeye önem veren, emeğin kutsallığını bilen hiçbir firma zaten ucuz emeği ganimet olarak görmediği için sorun yaşamayacaktır.
Tüketime dayalı bir büyüme modeline sahip olan ülkemiz açısından ekonomik büyümeyi kısa vadede negatif etkileyebilir. Ancak etkileri çok sınırlı olacaktır, çünkü tüketim azalırken, cari açık da azalacaktır, bu nedenle çok ciddi bir negatif etki beklenmemelidir.
TÜKETİM HARCAMALARI AÇISINDAN ETKİLERİ
Özellikle sığınmacıların yoğun yaşadığı bölgelerde, yerel ekonomilerde tüketim azalması yaşanabilir. Bu durum fiyat hareketlerinin dengeleyecektir. Tüketime dayalı bir büyüme modeline sahip olan ülkemiz açısından ekonomik büyümeyi kısa vadede negatif etkileyebilir. Ancak etkileri çok sınırlı olacaktır, çünkü tüketim azalırken, cari açık da azalacaktır, bu nedenle çok ciddi bir negatif etki beklenmemelidir. Tam tersine, Türkiye yaşadıkları dönemde kurulan bağlar nedeniyle, Suriye bölgesine ihracatımızın artma potansiyeli yüksektir.
KAMU HARCAMALARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Sağlık, eğitim ve sosyal yardım gibi hizmetlerde bütçe rahatlaması yaşanabilir. Böylece, enflasyonist baskıya neden olan bütçe harcamalarından tasarruf sağlanabilir.
KONUT PİYASASI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Kiralık konut talebinin azalması, konut kira fiyatlarındaki artış yönündeki baskıyı kısmen kısa vadeli hafifletebilir.
Sonuç olarak, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar homojen gruplar değildir. Gelir düzeylerine göre, Türkiye’de farklı pozisyonlarda ikamet etmektedirler. Suriye’ye geri döndüklerinde yaşayacakları hayat standartları düşecek olanlar, geri dönmeyeceklerdir. Bu durumda, Türkiye’de yaşam standartları düşük olan kesimler geri dönmek isteyeceklerdir. Bu nedenle, kısa vadede geri dönüşlerin çok ciddi düzeyde olacağı beklenmemelidir. Buna ek olarak, güçlü devletler ve ekonomiler gücünü kendi dinamiklerinden alırlar, Türkiye’nin güçlü bir devlet olduğu gerçeğinden hareketle, kendi ekonomisinin ve üretimini ucuz işçilik gibi geleneksel ve sürdürülebilir olmayan faktörlere dayandırması beklenemez; fakat bazı sektörler ve firmalar ucuz işçiliğe dayalı, Suriyeli göçmenleri bir fırsat olarak görüp üretim yapılarını ona göre kurguladıkları da gözlenmektedir. Bu firmalar için, kısa vadede sorunlar yaşanabilir. Bu nedenle, bu firmaların bir an önce, kendi çalışma sermayelerinin güçlendirerek, üretim yapılarını değiştirmeleri önerilir. Rekabet fiyat-maliyet avantajında değil; nitelik, kalite ve marka avantajında aranmalıdır.
İlginizi Çekebilir