© Yeni Arayış

Suriye’deki değişim iktidarın nesi olur?

Suriye’deki değişimi sadece Erdoğan’a mal etme, onun büyüklüğünü destansılaştırmaya girişmeleri gerçekçi olmak gerekirse başarılı bir algı operasyonu. Kuşkusuz bu tablo Erdoğan ve ona yakın medyanın başarısı kadar CHP başta olmak üzere muhalefetin dış politikada etkisizliğinden kaynaklanmaktadır.

Suriye’de HTŞ’li grupların Esad rejimi devirmesine en çok sevinenlerden birisi de kuşkusuz Erdoğan oldu. Bunda haksız da sayılmaz sonuçta 2012’den bu yana muhaliflerin Esad’ı devirmesini beklediler. Suriyeli muhalifleri gerek Türkiye’de gerekse Suriye’de siyasi, askeri olarak desteklediler.

Sadece Erdoğan değil, o dönem başbakanlık yapmış olan sonraki süreçte AKP’den koparak Gelecek Partisi’ni kurmuş olan Ahmet Davutoğlu bile muhaliflerin başarısından kendine siyasi pay çıkarmaya çalışıyor. Son günlerde AKP ile ilgili söylediklerinden de bunu anlamak mümkün.

Kuşkusuz Erdoğan iktidarı deviren HTŞ’den çok, Esad’dan çok Suriye’nin kuzeyinde kendisi için risk gördüğü SDG ve içindeki PYD/YPG’ye karşı mücadele eden SMO’yu destekledi.

Bu gruba olan desteği ideolojik olmaktan çok siyasi oldu. Hala da öyle.

Oysa Erdoğan’ın HTŞ ile olan bağı siyasi olmaktan çok ideolojik. Hatta 2018 yılında Soçi’de Putin’le yapılan anlaşmada Erdoğan İdlib’de sıkışan radikal grupların silah bırakması konusunda bir anlamda denetçi olmayı seçmişti.

Ancak bugün gelinen noktada HTŞ, Türkiye’den çok İsrail/ABD’ye siyasi olarak çok daha yakın.

Bu açıdan Esad’ın devrilmesi siyaseten Erdoğan iktidarının hedeflediği bir sonuç olsa da bunu sağlayan değil o değil, İsrail/ABD oldu.

Bu gerçeği sanırım Erdoğan iktidarı da biliyor.

SURİYE’DEN DEVŞİRİLEN GÜÇ

Erdoğan iktidarı da, iktidara yakın medyadaki yazar ve yorumcular bunu bilmesine rağmen, kamuoyunda oluşturdukları algı tam tersi.

Mesele sadece Erdoğan iktidarının tarihin doğru yerinde durması meselesi değil. Evet sadece Erdoğan değil, Türkiye’de pek çok toplumsal kesim, siyasi parti ve gruplar Esat rejimin sona ermesi için siyaseten yapılabilecekleri yaptılar. Ama Esad Rusya ve İran desteği ile direndi. Bu destek sona erince de rejim değişti.

Bu açıdan iktidar ve ona yakın medyanın Suriye’deki değişimi sadece Erdoğan’a mal etme, onun büyüklüğünü destansılaştırmaya girişmeleri gerçekçi olmak gerekirse başarılı bir algı operasyonu.

Hatta öylesine bir hava yaratıldı ki, iktidar tarafından hiç istenmeyen erken seçim bile konuşulmaya başlandı.

Hatta iktidara muhalif olanlar bile özel alanda Erdoğan’ın bir dönem daha Cumhurbaşkanı olabileceğini konuşmaya başladılar.

Kuşkusuz bu tablo Erdoğan ve ona yakın medyanın başarısı kadar CHP başta olmak üzere muhalefetin dış politikada etkisizliğinden kaynaklanmaktadır.

Erdoğan iktidarı, içerde demokrasi, temel hak ve özgürlükler, ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda yaşanan sorunların siyasi tercihleri kaynağı. Bu bir gerçek. Ancak başta bir gerçek de, dış politikada izlenen politikalar ile çoğunlukla oyun kurucu olmasa da, oyun bozucu bir ülke olarak dikkate alınıyor.

İKTİDARIN DIŞ POLİTİKADAKİ GÜCÜ

Daha önce birkaç yazıda ifade etmiştim; Erdoğan iktidarı, içerde demokrasi, temel hak ve özgürlükler, ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda yaşanan sorunların siyasi tercihleri kaynağı. Bu bir gerçek.

Ancak başta bir gerçek de, dış politikada izlenen politikalar ile çoğunlukla oyun kurucu olmasa da, oyun bozucu bir ülke olarak dikkate alınıyor. Etkili olmasa da kritik masalarda yer alıyor. Afrika’da önemli bir güçlerden biri oldu.

CHP ve muhalefetin temel sorunu bu gerçeklerin çok fazla farkında olmamaları. Farkındaysalar da, bunlara alternatif siyasi söylem, kadro ortaya koyamamalarıdır.

Bu açıdan özel olarak CHP’nin temel sorunu 31 Mart yerel seçimlerinden 1. parti çıkmış olmasına rağmen, bunun siyasi ağırlığını taşıyacak Türkiye’nin sorunlarına çözüm oluşturabilecek alternatif bir siyasi söylem seti ve o söylem serine temel olacak bir Türkiye ve dünya okuması üretememiş olmasıdır.

Evet her somut politik gelişme karşısında genel başkan ya da sorumlu vekillerin siyaseten cevap vermesi iktidarın belirlediği gündemin peşinden gitmesidir o kadar.

O yüzden bir kez daha yazıyorum; içerde yaşanan krizlerden dolayı erken seçim istemek tek başına yeterli değildir. Yapılması gereken; ülkenin yaşadığı sorunlara; dünyada olan biteni anlamlı hale getirecek temel çerçeve siyaset metni ve o metni siyaseten taşıyacak bir yönetim kadrosudur.

Ve itiraf edelim ki bugün CHP’de olmayan budur.

Not: Diğer yandan Suriye’de son 48 saatteki gelişmelere baktığımızda sadece üniter bir devletin imkansızlığını değil aynı zamanda potansiyel bir iç savaşın emarelerini de görmek mümkün

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER