© Yeni Arayış

Suriye, Güney Kore ve Gürcistan’dan demokrasi dersleri

Suriye, Güney Kore, Gürcistan: 2024 sona ererken bizlere 3 farklı dilde politikaya dair zaten bildiğimiz dersleri veriyor. Bütün bu dersleri çalışmak bize zaman kazandırır. Ülkeyi yönetenler ve yönetme hevesinde olanlar boş vakitlerinde bu konular üzerinde çalışsalar işler biraz olsun kolaylaşır.

Eski Suriye’nin son gününde Özgür Özel’in akla ziyan “Esad’la görüşme” önerisi ne kadar tuhafsa, Erdoğan’ın “diktatör nasıl olur gidin Suriye’ye bakın” konulu beyanı da o kadar tuhaftı.

Esad’ın “Parti rejimini” tanımak için Sednaya Hapishanesinin içine girmeye gerek yoktu. Esad Dünyadaki ilk diktatör değildi. Yıkılan son diktatör de o olmayacak. Julius Sezar’dan bu yana Dünya tarihi gücü elinde toplayan ve bunu gaddarca kullanmaktan çekinmeyen pek çok diktatör gördü ve görmeye devam edecek.

Özgür Özel’i 7 Aralık’taki söylemi için eleştirsek de Esad’ın babasından gelen iktidarı nasıl kötüye kullandığını teşhis etmek için 8 Aralık sabahına uyanmak zorunda değildik ifadesine de hak vermeliyiz.

Erdoğan ile Esad birlikte tatil yaptıklarında da Sednaya Hapishanesinde birilerinin tırnakları sökülüyordu.

Esad değişmemişti. Değişen arkasını dayadığı Rusya ve İran desteklerinin ortadan kalkmasıydı. Destek kalkınca Esad’ın güç ve denge politikası da varlık nedenini kaybetti. Uluslararası İlişkiler’de genel anlamıyla Power Politics olarak ifade edilen bu stratejinin başarısı dengelerin devamına bağlıydı. Kendi ülkesi olarak tanımladığı coğrafi bütünlüğün neredeyse yarısında otoritesini kaybetmiş bir siyasi güç için dengelerin korunmasının ne denli önemli olduğu açıktı.

Bağımsız bir devlet olmanın ödülü Dünya Kupası Grup Elemelerine kendi bayrağınla katılmak olsa da bedeli bu görece daha zayıf takımın yeşil sahada aldığı ağır mağlubiyetlerden ibaret kalmayabiliyor

1648’de Westphalia’da ve 1814’de Paris’te temelleri atılan, Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler’in kuruluşu ile tamamlanan modern Devlet sisteminde, devletlerin sınırları ve bölünmezlikleri bir tabu olarak tanımlanmıştır. Bu tabu 2 Kutuplu Dünyanın yıkılmasından sonra SSCB’nin ve Yugoslavya’nın dağılmasıyla 2 önemli sorgulamaya tabi oldu.

Eski Sovyetler’den ve Yugoslavya’dan türeyen devletler dünya sahnesinde yerlerini aldılar. Saraybosna ve Kosova savaşlarının dumanları artık tütmese de Ukrayna savaşı bu alt üst oluşun dumanı tüten emsali olarak karşımızda duruyor.

Bağımsız bir devlet olmanın ödülü Dünya Kupası Grup Elemelerine kendi bayrağınla katılmak olsa da bedeli bu görece daha zayıf takımın yeşil sahada aldığı ağır mağlubiyetlerden ibaret kalmayabiliyor. Ukrayna bu bedeli Rusya ile beraber ödüyor. Daha önce eski Yugoslavya’da da bu bedel ödendi.

Esad ülkesinin ancak bir kısmını kontrol ederek ayakta kalacağını umut ediyordu. Bu görüşünün arka planında tabii ki devlet sistemine olan inanç vardı.  Esad rejimi yıkıldı ama Suriye’nin mevcut temsilcileri doğal olarak uluslararası kabul görmüş sınırlarından vazgeçmeye niyetli değil. Bu da ek bilgi olarak kenarda dursun.

Suriye’de Esad rejimi çökerken, Dünyanın ilgisini çeken bir diğer ülke de Güney Kore olmuştu. Güney Kore Devlet Başkanı görevini bırakmamak adına ülkesinde sıkıyönetim ilan etti. Aslında elinde çok güçlü bir de argüman vardı. Ülkesi bir “Beka Sorunu” ile yüzyüze gelmişti. Kızıllar yani Kuzey Kore ülkesini işgal edecekti! Bu Beka meselesinin ne kadar sorunlu olduğunu gösteren hamle Halkın tepkisi ile karşılaştı. Halk asıl beka sorununun Kuzey Kore değil bu sıkıyönetim kararı olduğunu hızlı biçimde anlamıştı. Güney Kore Demokrasinin beşiği olmasa da Devlet Başkanının Parlementoyu fesh edip ülkenin iplerini tek eline alması kabul görecek bir şey değildi.

Diktatörlüğün kötü bir şey olduğunu öğrenmek için Suriye rejiminin yıkılmasına ihtiyaç yoktu. Bir ülkenin asıl beka sorunu gücü tekelinde toplamaya çalışanlardı. Bunu anlamak için Güney Kore Devlet Başkanının siyasi harakiri yapmasını izlemek gerekmiyordu. Bir ülke halkının sokaklarında protestolar yapılması, halkın bir kesiminin hain olduğunu değil sadece daha duyarlı olduğunu gösterir.

Güney Kore hızlıca “Beka” tehlikede diyerek kendisini yasaların üstüne çıkaran Başkanı paketledi ve tarihin geri dönüşüm kutusundaki hak ettiği yere yolladı.

Bugünlerde Gürcistan’da da gösteriler ve protestolar tam gaz devam ediyor. Rusya’dan en ağır biçimde dayak yemiş bu ülkede tartışmanın ana gündem maddesi Ruslardan kim daha çok nefret ediyor üzerine. Rusya’dan çok nefret edenler az nefret edenleri Rusya yanlılığı ile suçluyor. Gürcistan sokakları protestolarla yankılansa da herkes aslında aynı hedefi paylaşıyor. Bu nedenle çatışmalar olsa da ortak hedef Gürcistan’ı birleştiriyor.

Suriye, Güney Kore, Gürcistan: 2024 sona ererken bizlere 3 farklı dilde politikaya dair zaten bildiğimiz dersleri veriyor.

Diktatörlüğün kötü bir şey olduğunu öğrenmek için Suriye rejiminin yıkılmasına ihtiyaç yoktu.

Bir ülkenin asıl beka sorunu gücü tekelinde toplamaya çalışanlardı. Bunu anlamak için Güney Kore Devlet Başkanının siyasi harakiri yapmasını izlemek gerekmiyordu.

Bir ülke halkının sokaklarında protestolar yapılması, halkın bir kesiminin hain olduğunu değil sadece daha duyarlı olduğunu gösterir. Rusya’nın ülkelerini ele geçireceğinden endişe duyan Gürcüler bu endişeleri paylaşan ama reel politikayı gözeten yöneticiler kadar soğukkanlı olamayabilir.

Bütün bu dersleri çalışmak bize zaman kazandırır. Ülkeyi yönetenler ve yönetme hevesinde olanlar boş vakitlerinde bu konular üzerinde çalışsalar işler biraz olsun kolaylaşır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER