© Yeni Arayış

Sosyal Demokratlar için aşırı sağ ile mücadele rehberi

Aşırı sağ tsunamisi karşısında iyi niyet, vicdan ve makul kalmak merkezli söylemlerin ötesinde sosyal demokratların pratiğe dökmesi gerekenler nedir?

Aşırı sağ söylemlerin ve siyasi hareketlerin günden güne ana akım hale gelip normalleştiği, özellikle sosyal medya mecralarında daha görünür hale geldiği bir ortamda sosyal demokrat hareketler bu teyakkuz haliyle nasıl mücadele etmeli? Bu aşırı sağ tsunamisi karşısında iyi niyet, vicdan ve makul kalmak merkezli söylemlerin ötesinde sosyal demokratların pratiğe dökmesi gerekenler nedir? 

Sosyal demokratların düşmemesi gereken ilk tuzak, özellikle söylemsel düzeyde aşırı sağ terminolojiyi ödünç almak üzerinden kurulan popülizm belasıdır. Seçim dönemlerinde daha sık görülebilen bu eğilim, kimi sosyal demokrat siyasetçiler tarafından küçük oy farklarının mühim olduğu seçimlerde milliyetçi seçmeni cezbetmek için işlevsel ve kolay bir yol olarak görülebiliyor. Bir sosyal demokrat siyasetçinin aşırı sağ referanslı popülist bir söylemi ya da tezi bir kez olsun bile sahiplenip kullanması, o söylemi ana akımlaştırmaya yarar ve siyasetin bütününü kayda değer şekilde sağa kaydırır, reel sosyal demokrat siyaset alanını daraltır.Dolayısıyla böyle bir tercihin vicdani ve ideolojik bir tarafı olmadığı gibi, stratejik bir yönü de yoktur. 

Sosyal demokratlara düşen, şartlar ne olursa olsun asla aşırı sağ söylemlere itibar etmemek, onları ödünç almamak ve özellikle seçim dönemlerinde bir ikna aracı olarak kullanmamaktır. Bu türden bir kolaycılık ve yapay konfor, sosyal demokrasinin kendi söylemlerini ve stratejilerini inşa etmesini adım adım imkansız kılacak bir döngü yaratacaktır.

Çoğu sosyal demokrat parti, kolay olana yönelerek merkez sağın zayıflayarak boşalttığı merkezi doldurmak için sağa kaymayı ve bu alanı böylece doldurmayı yeğliyor. Ve bu tercihin kaçınılmaz sonucu da toplumun "Tüm partiler aynı" yorumuyla aşırılıkçı partilere kayması, merkezin iyiden iyiye zayıflaması oluyor. Bunu engellemenin yolu ise politikaları bütünüyle sola kaydırmaktan geçiyor.

MERKEZDE BOŞLUK BIRAKMAMAK: SAĞA KAYMAMAK

Aşırı sağın yükseldiği farklı ülkelerdeki en temel benzerlik, merkez siyaset alanını paylaşan merkez sağ ve merkez sol partilerin zayıflaması, toplumsal taleplere yanıt vermekte tıkanmasıdır. Böyle bir denklemde sosyal demokrat partilerin alması gereken pozisyon, siyasal pozisyonlarını biraz daha sola kaydırarak topluma yeni ve hayata dokunan, sosyal adalet ve refah temelli politikalar önermesidir. Maalesef çoğu sosyal demokrat parti, kolay olana yönelerek merkez sağın zayıflayarak boşalttığı merkezi doldurmak için sağa kaymayı ve bu alanı böylece doldurmayı yeğliyor. Ve bu tercihin kaçınılmaz sonucu da toplumun "Tüm partiler aynı" yorumuyla aşırılıkçı partilere kayması, merkezin iyiden iyiye zayıflaması oluyor. Bunu engellemenin yolu ise politikaları bütünüyle sola kaydırmaktan geçiyor.

SOSYAL POLİTİKAYI DETAYLANDIRARAK MERKEZE ALMAK

Aşırı sağın en güçlü panzehiriö sosyal politikadır. Gelecek kaygısı en aza inmiş, gelir adaletsizliğinin azaldığı, istihdamın arttığı, devletin sosyal politika enstrümanlarıyla yurttaşların yanında olduğu bir düzende ortalama insanın aşırılıkçı partilere yönelten nedenler de en aza iner, böylesi partiler epey marjinalize hale gelir. Öte yandan kapsamlı ve etkin bir sosyal politikanın yolu, adil ve varlıklı kesimi daha yüksek oranlarla vergilendirmekten geçer. Bu nedenle aşırı sağ ile mücadele etmek isteyen bir sosyal demokrat parti, öncelikle bu amaca uygun bir vergi reformu planlamalı ve doğru bir sosyal politika planlamasını hayata geçirmeli. Güçlü bir sosyal politika savunusunun karşısında hiçbir aşırı sağcı hareket kolay kolay tutunamaz.

Aşırılıkçı fikirleri süslü ve etkili, vurucu cümlelerle, duyguları harekete geçirecek şekilde dillendiren aşırı sağcılara karşı sinik kalmanın mazereti de izahı da yoktur. Bir fikrin etkili ve vurucu şekilde ifade edilmesi, onun insanlık dışı olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmez. Sosyal demokratların, "Nasılsa ahlaki üstünlük bizde, doğru yerde duruyoruz" konforuna kapılmaksızın aşırı sağcı söylemleri ciddiye alması ve her platformda bu tezlere etkili yanıtlar vermesi elzem.

TEYAKKUZ HALİNDE OLMAK: AŞIRI SAĞI CİDDİYE ALMAK

Aşırı sağcı hareketlerin en önemli özelliği, öncelikle akla değil duygulara seslenmesi, içgüdüsel refleksleri ve fikirleri harekete geçirmeye çabalamasıdır. Aşırılıkçı fikirleri süslü ve etkili, vurucu cümlelerle, duyguları harekete geçirecek şekilde dillendiren aşırı sağcılara karşı sinik kalmanın mazereti de izahı da yoktur. Bir fikrin etkili ve vurucu şekilde ifade edilmesi, onun insanlık dışı olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmez. Sosyal demokratların, "Nasılsa ahlaki üstünlük bizde, doğru yerde duruyoruz" konforuna kapılmaksızın aşırı sağcı söylemleri ciddiye alması ve her platformda bu tezlere etkili yanıtlar vermesi elzem. Aşırı sağcılara verilecek her etkili yanıt, aynı zamanda o fikir dünyasının insanlık dışılığını ifşa eden bir adım olacaktır, onların toplumsal meşruiyetini daha da sorgulanır hale getirecektir.

Türkiye’de aşırı sağın adım adım yükseldiğini, özellikle 25 yaş altı grupta bu fikirlerin taban bulabildiğini görüyoruz. Henüz uç vermeye başlayan bu tehlikeli gidişi ciddiye almamız ve sosyal demokratlar olarak buna dönük somut, uygulanabilir bir strateji oluşturmamız gerekiyor. Bu konuda öncülüğü yapacak olan, şüphesiz ülkenin en büyük ve kurumsal sosyal demokrat partisi CHP’dir. Cumhurbaşkanlığı seçimi, belediyeler, parti içi denklemler vesaire derken ıskalanmaması gereken bir mesele bu. Umarım herkes, bilhassa CHP bunun farkındadır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER