Sokak hayvanları düzenlemesi ve Cumhurbaşkanı
KÖŞE YAZILARISokak hayvanları düzenlemesi ve Cumhurbaşkanı
FARKINDALIK İŞİN İLK ADIMI
Yaşam hakkının sadece insanlar için değil tüm canlılar için olduğunu bir defa daha hatırlayarak sormak gerekir, acaba sayın Cumhurbaşkanı türcülüğün çok derin bir ideoloji olduğunun farkında mı? Elbette bu ideoloji ile hesaplaşmak da uzun bir yol alıyor, ama farkındalık herhalde işin ilk adımı. Öncelikle belirtmek gerek ki, eşitsizler ve eşitsizlikler arasında hiyerarşi oluşturmamak gerekir. Kedilerin, köpeklerin, kuşların haklarıyla ayıların, aslanların, timsahların hakları eşittir. Eşitsizlik, sadece türler arasında değil cinsiyetler, sınıflar, kimlikler ve insanlar arasında da vardır ve karşı çıkılmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, “bir sonraki adıma ihtiyaç olmasın” diyerek aslında olacakları şimdiden açıklıyor. Yakala-kısırlaştır-sal metodunda başarısız olduklarını açıkça itiraf eden Cumhurbaşkanı, zannederim dinsel nedenlerle hayvanlara dokunmaktan hiç hoşlanmıyor. Bu kadar senedir iktidarda ve her gün poz poz fotoğrafı, videosu çekilen birinin bugüne kadar bir tek kez kucağında bir kediyle fotoğrafını göremedik. Benim anımsayabildiğim kadarıyla sayın Cumhurbaşkanının bir hayvanla en son anısı, seneler evvel bir at tarafından tepildiği karelerden ibaret gibi. Soruna gerçekçi çözüm bulmak isteyen bir iktidar için, yaşam hakkına saldırmaktan çok daha gerçek başlangıç noktaları elbette olabilir. En ufak bir protesto artışında hemen idam cezasını yeniden getirmeyi tartışmaya açan, pek çok farklı kimliği “af edersin” ön ekiyle telaffuz eden ve herkesi kendisi gibi düşünmez mecburiyetinde kabul eden tipik bir sağ iktidar, bu soruna çözüm bulabilir mi gerçekten?YAŞAM HAKKINA SALDIRMAKTAN ÇOK DAHA GERÇEK BAŞLANGIÇ NOKTALARI OLABİLİR
Çok uzun bir süredir, sayın Cumhurbaşkanı’nın Amerika'yı ve Avrupa'yı herhangi bir konuda bu derece örnek gösterdiğini hatırlayamıyorum. Gerçekten de oralarda, özellikle kentsel bölgelerde sokak hayvanlarını artık göremiyorsunuz. Peki, bu gerçekten de iyi bir şey mi? Gelişmiş ülkeler, sokak hayvanı sorununu uyutarak, yani öldürerek çözdüler. Yaşam hakkına yapılacak en net saldırı şeklinde tecelli eden bu işlemle sorun gerçekten de çözülmüş mü oldu? Kısırlaştırma konusunda Türkiye’de iktidar, özellikle belediyeler ne kadar bütçe ayırdılar? Üretim çiftlikleri ne kadar denetlenebildi? Türkiye’de kaç tane korsan üretim çiftliği var? Petshoplarda hayvan satışı neden yasaklanmıyor? Petshoplardaki “defolu” hayvanlara ne oluyor? Sorular daha da artırılabilir… Soruna gerçekçi çözüm bulmak isteyen bir iktidar için, yaşam hakkına saldırmaktan çok daha gerçek başlangıç noktaları elbette olabilir. En ufak bir protesto artışında hemen idam cezasını yeniden getirmeyi tartışmaya açan, pek çok farklı kimliği “af edersin” ön ekiyle telaffuz eden ve herkesi kendisi gibi düşünmez mecburiyetinde kabul eden tipik bir sağ iktidar, bu soruna çözüm bulabilir mi gerçekten? Yalnızca “kendine müslüman” iktidarımızın, Filistin protestolarında Amerika’daki akademik özgürlük ortamını kıyasıya eleştirip bizim üniversitelerimizdeki akademik özgürlük ortamına gözlerini kapatıvermesinin tersine, bu defa sayın Cumhurbaşkanı, hiç sokak hayvanı gezmeyen Batı sokaklarını özleyivermiş. Doğrudan ve kısa yoldan söyleyelim: Bütün hayvanları öldürseniz bile, bilimsel tedbirler almazsanız kısa sürede geri gelirler. Doğa boşluk kaldırmaz.İlginizi Çekebilir