© Yeni Arayış

Siyasetsizliğin siyaseti: Kırmızı Kart

Özel’in sabah açıkladığı büyük sürpriz açıkçası siyaseten ne işe yarayacağını bilmediğimiz “kırmızı kart” kampanyası imiş. Bu durum açıkçası siyasetsizliğin siyasetinden başka bir şey değildir. Gerçekten insan sormadan edemiyor, başka sürprizler gelecek mi?

AKP kuruluşunda 15 ay sonra katıldığı ilk seçimde yüzde 34’ün biraz üzerinde oy almasına rağmen yüzde 10’lu seçim barajının altında kalan ANASOL-M koalisyonu ortakları sonucunda Meclis’te yüzde 66’ya yakın milletvekili elde etti. Meclis’in diğer partisi ise CHP oldu.

2001’de başlayan ve sonrasında hızlanan AB sürecinde AKP, bazı alanlarda demokratikleşme yolunda bazı adımlar attı. Bu süreç 2010-2011 yılına kadar sürdü.

Bu dönemde Meclis’te bulunan CHP, 367 krizinin başrolünü oynayarak o dönemde bir anlamda Türkiye’de iktidar değil “muhalefet sorunu” olduğu gündeme gelmişti.

2010-2011 sonrasında AKP, ilk dönemin tersine otoriter sulara açılırken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başına geçtiği CHP ise demokrat ve çoğulcu sulara açıldı.

Bugün geldiğimiz noktada ise 2018’de hayatımıza giren "Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi" ile AKP-MHP iktidar bloku, siyasi alanı daraltırken demokrasi ve özgürlüklerin alanı da daraldı.

14-28 Mayıs 2023 Genel Seçimleri iktidar bloku tarafından kazanılması sonrasında, CHP’de Ekrem İmamoğlu, 29 Mayıs sabahı “değişim” söylemiyle başlattığı süreç, Özgür Özel’in adaylığının yolunu açtı.

5-6 Kasım 2023’’de yapılan 38. Olağan Kurultay’ında Özel, CHP’nin yeni Genel Başkan’ı oldu. Aynı kurultayda PM ve yeni MYK da belirlendi.

Takip eden süreçte 31 Mart 2024 yerel seçimlerde CHP, neredeyse yarım yüzyıl sonra büyük bir başarı elde etti. Sadece ilk parti olmakla kalmadı, pek çok çok büyükşehir olmak üzere belediye sayısını büyük ölçüde arttırdı.

CHP’nin elde ettiği bu başarı, 29 Mayıs’ta İmamoğlu’nun ifade ettiği “değişim”in değil, iktidar blokunun özellikle ekonomi alanında başarısızlığının sonucu olarak, toplumun bir verdiği bir kredinin sonucudur.

İtiraf etmemiz gereken bir gerçek şudur ki, CHP 31 Mart’ta elde edilen krediyi ne yazık ki, bugüne kadar kullanılamamıştır.

“Normalleşme” söylemi ile başlayan süreç, sonuç olarak iktidar ve muhalefet liderlerinin asgari siyaseti nezaket içinde olması gereken diyalog kurmasından başka bir şey değildi.  Bu açıdan siyaseten hiçbir karşılığı yoktu.

Peki nasıl oluyor da, içerde tüm krizler ağırlaşırken, muhalefet değil iktidar hem moral hem de anketlerde yükselmektedir? Bu açıdan yeniden 2000’lerin başlarına dönüp aynı şeyi, tek farklı söylemek durumundayız; Türkiye’de iktidar sorunumuz var ama muhalefet sorunu da var.

İNİSİYATİF YENİDEN İKTİDAR BLOKUNDA

Sonuç olarak CHP, 31 Mart’ta elde ettiği moral üstünlüğü ne yazık ki, siyasi olarak sürdürememiştir.

Bunun temel nedeni ise partinin genel merkezinin Türkiye’nin yaşadığı ağır krizlere karşı temel bir program, söylem ortaya koyamamasından kaynaklanmaktadır.

Son olarak iktidar blokunun başlattığı adı konmasa da yeni çözüm süreci ve sonrasında Suriye’de Esad’ın devrilmesi ile sonuçlanan süreç ile iktidar bloku yeniden moral üstünlüğü ele geçirmiştir.

Üstelik bu ekonomi başta olmak üzere içerdeki tüm sorunlar çözülmediği, iyileşmediği gibi daha da ağırlaşmıştır.

Peki nasıl oluyor da, içerde tüm krizler ağırlaşırken, muhalefet değil iktidar hem moral hem de anketlerde yükselmektedir?

Bu açıdan belki yeniden 2000’lerin başlarına dönüp yeniden aynı şeyi, tek farklı söylemek durumundayız; Türkiye’de iktidar sorunumuz var ama muhalefet sorunu da var.

Bu açıdan CHP’nin temel sorunu, yaşanan onca ağır krize karşı alternatif bir siyasi program, söylem ve kadro ile toplumun karşısına çıkamamasının sonucudur.

Bunun son örneğini dün gördük.

CHP lideri Özel, Mersin ziyaretinin sabahında; “Bugün saat 15.00'te bir büyük açılış töreninde buluşacağız. Orada Türkiye gündemine dair ne varsa konuşacağız. Hatta oradan uzun süredir beklenen bir başlangıcı yapacağız. Bir büyük sürpriz yapacağız.” açıklaması yapmıştı.

Kuşkusuz “büyük sürpriz” söylemi kabul edelim ki, iddialı bir çıkıştı.

Gün içinde muhtemelen bu büyük sürprizin ne olduğunu merak eden herkes saat 15.00’te Özel’in konuşmasını bekledi.

Sonuç?

Sonuç mu, Özel miting sırasında, ceketinin cebinden kırmızı kart çıkardı ve ‘kırmızı kart kampanyası’ başlattı. Özel, “Mersin'den başlıyoruz ve bütün Türkiye'deki emeklileri, asgari ücretlileri, tüm ezilenleri bu iktidara kırmızı kart göstermeye davet ediyorum!... Bundan sonra elimizde kırmızı kartlar, meydan meydan gezeceğiz. Bu milleti hafife alanlara bu milletin gücünü göstereceğiz, kırmızı kartı göstereceğiz.” ifadelerini kullandı.

Evet, Özel’in sabah açıkladığı büyük sürpriz açıkçası siyaseten ne işe yarayacağını bilmediğimiz “kırmızı kart” kampanyası imiş.

Bu durum açıkçası siyasetsizliğin siyasetinden başka bir şey değildir.

Gerçekten insan sormadan edemiyor, başka sürprizler gelecek mi?

Geçmişte yazdım bir kez daha yazma gereği duyuyorum:

"CHP’nin bulunduğumuz konjonktür ve siyasi iklimde bir Türkiye ve dünya analiz yaparak, partiyi bu Türkiye’de nerede; Türkiye’yi bu dünyada nasıl konumlandırdıklarını içine alacak temel bir siyasi analiz metni ortaya konulmasıdır

Bu çerçeve metnin içinde ayrıca;

CHP’nin;

* Kürt sorununa bakışı ve çözüm önerileri nelerdir?

* Eğitimde yaşanan sorunlara bakışı ve çözüm önerileri nelerdir?

* Dış politikaya bakışı nedir, şu anda yaşanan kritik sorunlara nasıl yaklaşmakta, ne düşünmektedir?

* Ekonomide enflasyon, işsizlik başta olmak üzere temel sorunlara yaklaşımı nedir, çözüm öneriler nelerdir?

* Yargı alanında yaşanan sorunlara yaklaşımı ve çözüm önerileri nelerdir?

* Mevcut sistemle mi devam edilecek yoksa parlamenter sisteme geçiş mi öngörülmektedir?

gibi temel sorunlara cevap verecek yaklaşım da olmalıdır.

Dahası CHP bunu hızla üretmenin yanında yerelden yani mahalle örgütlenmesinden başlayarak yukarıya doğru tüm topluma anlatabilmedir.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER