© Yeni Arayış

Siyasa yapımı ve değerlendirilmesi çok yönlü bir süreçtir

Bizde kamu siyaseti ve onun hayata geçirilmesi ile ilgili hukuki düzenlemeler yapılırken, çoğu zaman mantık eksersizleri yapılmakla beraber, ciddi araştırma ve belki de deneme yapılmadığını düşünüyorum. Bildiğiniz gibi, ülkemizde yasa tasarıları ve daha alt düzeydeki düzenlemeler genelde bakanlık bürokrasileri tarafından hazırlanır. Bu hazırlık aşamasında çoğu zaman düşünce ötesinde yeterli bir hazırlık yapıldığından emin olamıyorum. 

İnternette yer alan bir haber. Yeni yapılan bir düzenlemeye göre seksen yaşını geçmiş sürücülerin her iki yılda bir sürücü belgelerini yenilemeleri gerekiyormuş. Eğer doğru ise, ilk bakışta makul gözüküyor. Kişinin yaşlandıkça bedeni bakımdan yavaşladığı biliniyor. Herhalde görme, duyma, reaksiyon gösterme hassaları zayıflayan bir kişinin araba kullanıp kullanamayacağını daha sıkı denetlemek faydalı olacaktır diye düşünülmüştür. Ancak, biraz daha ayrıntılı düşünelim ve böyle bir tedbire gerek olup olmadığını değerlendirelim.

Ülkemizde her gün araç kazaları oluyor. Bu kazaları yapan kişilerin yaş gruplarına göre tasnif edildiğinde, 80 yaşından yukarı olan kişilerin, genel ehliyet sahipleri arasındaki yüzdesinden daha fazla kaza yaptıklarını görebilirsek, o zaman yapılan düzenleme doğrudur diyebiliriz. Buna karşılık, kaza yapanların yaşı kaza yapma olasılığını belirlemekte önemli gözükmüyorsa, hatta 80 üzeri sürücülerin kendi yaş gruplarının diğerleri ile karşılaştırıldığı zaman daha az kaza yaptıkları görülüyorsa, böyle bir düzenlemeye gerek yoktur. Tabii, bir de kazaların neden olduğunu incelemek, kimin kusurlu olduğunu incelemek gerek. 

Efendim, 80 üstü kişilerde bedeni zaaflar yok görüşünü mü savunuyorsunuz diye soranlar olabilir. Hayır, öyle bir düşüncem yok ama şunları söyleyebilirim. Bir kere, 80 yaşını geçen bazı kişiler eğer zaafa uğradıklarını hissederlerse, araba kullanmaktan zaten vazgeçebilirler.  Sonra, 80 üstü kişiler yaşın getirebileceği zaafları bildikleri için daha dikkatli araba kullanabilirler. Bunun yanında, herkes farklı yaşlandığı için bazı kişilerin, 80 yaşını geçseler de, araba kullanmalarını zorlaştıracak zaaflara sahip olmamaları da mümkündür. Ben, başka bir konuyu dile getirmeye çalışıyorum. Kamu politikasını belirlerken ciddi araştırmalar yapılması, bilgi toplanması ve bunların değerlendirilmesi gerekir. Aksi takdirde, çözüm diye önerilen düzenlemeler öngörülen etkiyi sağlamayabilir, daha da fenası, vatandaşları mağdur edebilir, sıkıntıya sokabilir.

Doğru bilgi ve yeterli bilgiye sadece kural yapımı sırasında ihtiyaç duyulmuyor. Uygulama sırasında da bilgi edinmek, bilgi derlemek, ona göre hareket etmek gerek.

UYGULAMA SIRASINDA DA BİLGİ EDİNMEK GEREK

Ben burada sadece basit bir örnek verdim. Daha geniş bir soruna işaret etmek istiyorum. Bizde kamu siyaseti ve onun hayata geçirilmesi ile ilgili hukuki düzenlemeler yapılırken, çoğu zaman mantık eksersizleri yapılmakla beraber, ciddi araştırma ve belki de deneme yapılmadığını düşünüyorum. Bildiğiniz gibi, ülkemizde yasa tasarıları ve daha alt düzeydeki düzenlemeler genelde bakanlık bürokrasileri tarafından hazırlanır. Bu hazırlık aşamasında çoğu zaman düşünce ötesinde yeterli bir hazırlık yapıldığından emin olamıyorum. Yine örnekle açıklamaya çalışayım. Sık sık vergi düzenlemeleri yapılıyor. Burada muhtemelen bir yandan devletin vergi gelirlerini arttırmak, diğer yandan yasal üretimi teşvik etmek, haksız kazancı engellemek, gelir dağılımını düzeltmek veya benzeri bir amaç güdülmektedir.

Buna karşılık, vergi mükellefleri en az vergiyi ödeyerek düzenlemeden kurtulmak isteyeceklerdir. Tabii, bir kısım mükellef bunu yasal sınırlar ve meşru kalıplar içinde yapmaya çalışırken, bir kısım mükellefin dolambaçlı yollara sapması, örneğin vergi kaçırması ya da işini başka türlü düzenlemiş gibi göstererek vergi ödememesi söz konusu olacaktır. Bu peşinen önlenebilir mi? Hayır ama karşılaşılacak olumsuz sonuçların önceden kestirilmesi için tedbir alınabilir. Nasıl mı? Örneğin, tasarladığınız kurallar karşısında bunlardan etkilenecek insanların nasıl davranacağını öngörmek için bir oyun kurabilir, buradaki oyunculara, artık emekliye ayrılmış, piyasayı iyi bilen (hatta kendisi de vergi kaçırmış) kişileri de dahil ederek onların akıllarından ve deneyimlerinden yararlanabilirsiniz. Böylece uygulamada karşınıza çıkacak sorunları öngörebilir, ona göre önlem alabilirsiniz.

Bu sistem bazı ülkelerde kullanılabiliyor, faydalı da oluyor. Bizim düşünce yapımızda yadırganacağı muhakkak ama, Amerikan şirketlerinin kendilerini dolandıran, zaaflarından yararlanarak şirkete zarar verip kendileri kazançlı çıkan kişileri işe aldıklarını duymuşsunuzdur. Şirketler böylece geliştirecekleri uygulamalardaki zaafları ve bundan doğabilecek zararları engellemeye çalışıyorlar. Kural koyarken devletin de benzer yöntemleri kullanmasının faydalı olacağı akla geliyor. 

Doğru bilgi ve yeterli bilgiye sadece kural yapımı sırasında ihtiyaç duyulmuyor. Uygulama sırasında da bilgi edinmek, bilgi derlemek, ona göre hareket etmek gerek. Sizlere kendi yaşadığım iki olayı aktarmak isterim. Bir dönemde ülkemizin Irak sınırına yakın bir bölgesindeki bir baraj inşaatı ilgili bakanlığın oluşturduğu bir danışma kurulunda görev almıştım. İnşaat sonucunda tarihi önemi de olan bir kasaba baraj suları altında kalacağı için yeni bir mekana taşınması öngörülmüş, yeni kentteki yerleşme birimlerini inşa görevi de devletin bu işle yükümlü kuruluşuna verilmişti.

Söz konusu kuruluş, mekanı inceleme, yani bilgi edinme zahmetine katlanmadan bir yerleşme planı yapmış, tek katlı binalardan oluşan eski kent yerine kendi kurumsal alışkanlığına uyacak şekilde on katlı binalardan oluşacak yeni bir kent tasarlamıştı. Eski kentte oturanlar, evlerinin bahçesinde kendi ihtiyaçlarına cevap verecek zerzevat yetiştiriyorlar, çoğu ayrıca sütü için bir veya iki hayvan besliyor, yaz mevsiminde de serin olsun diye damda yatıyorlardı. İnşası tasarlanan on katlı yeni yapıların bu kullanımları karşılayacak herhangi bir niteliği yoktu. Ahali zaten taşınmaktan memnun değildi, bir de kendi ihtiyaçlarına cevap vermeyen yapılara taşınmaya zorlanmaları büyük direnmelere sebep olabilirdi.

Benim de üyesi bulunduğum heyet, söz konusu kasabayı muhtelif defalar ziyaret etmiş, yerel yaşam biçimini ve tercihleri araştırmıştı. İlgili kuruluşun planlarını tamamen revize ederek, tek katlı yapılara geçmesi gerektiği konusunda üst kademeyi ikna etmeyi başardık. Yerleşme planı yeniden yapıldı. Anladığım kadarıyla, yeni kente taşınan ahali, kendi evlerine kıyasla daha da modern olan tek katlı evlerde şimdi mutlu biçimde oturuyor. Bahçesi ekili. Bahçenin bir kenarında hayvanını barındıracağı bir yeri de var. 

Aynı yerden bir başka örnek. Baraj gölü altında kalacak üç ayrı yerleşme birimi var. Her biri oldukça kalabalık yerler. Sorunca öğreniyorsunuz, geçmişte tüm köylü aynı köyde yaşarken, bilahare bir bölümü köyden taşınarak iki ayrı mezraya yerleşmiş, ortaya üç mezradan oluşan bir köy çıkmış. Yerleşme sorunları ile ilgili bakanlık, herhangi bir araştırma yapmaksızın, köylerin bütünleştirilmesi politikası uyarınca bu üç yerleşme biriminin aynı alana yerleştirilmesine karar vermiş. İlk bakışta anlaşılabilir bir karar gibi gözüküyor. Böylece ortaya daha büyük ve hizmet götürülmesi daha kolay bir köy, hatta belki bir belde çıkacak. Ancak, acaba başlangıçta neden üç mezra ortaya çıktı sorusunu sormamışlar.

Yaptığımız araştırma sonucu öğrendiğimize göre, köyün bölünmesi ve ayrı yerleşme birimlerinin ortaya çıkmasının sebebi kan davasıydı. Bu geçimsizlik günümüzde de devam etmekteydi. Dolayısıyla konsolidasyon amacıyla bu birimleri bir araya getirmek, sadece insanların birbiri ile daha kolay karşılaşarak kavga etmesi ve maalesef birbirini vurması ve öldürmesi ile sonuçlanacaktı. Ne mutlu ki, uyarımızı ilgili bakanlık yerinde buldu. Her birim zaten köy olacak büyüklüğe ulaştığı için, mezralar köye dönüştürüldü, her köyün de ayrı bir alana yerleştirilmesinin önü açılmış oldu. 

Bir kuralı ya da kuralların bir parçasını oluşturduğu siyaseti ne kadar itina ile hazırlarsanız hazırlayın, mutlaka beklenmedik ve istenmedik sonuçlar ya da iyileştirilmesi uygun olacak durumlar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bu faaliyetin bir işlev olarak kavramsallaştırılması, her icracı kurumda ona uygun bir örgütsel yapının geliştirilmesi lazımdır.

MUTLAKA İYİLEŞTİRİLMESİ UYGUN OLACAK DURUMLAR ORTAYA ÇIKABİLİR

Eğer, genel olarak kural yapımı ve uygulaması konusuna dönecek olursak, yapılanların sonucunu mutlaka incelemek, yapılanların öngörülen hedeflere hizmet edip etmediğini, beklenmedik olumsuz sonuçlara yol açıp açmadığını görmemiz gerekiyor. Bir kuralı ya da kuralların bir parçasını oluşturduğu siyaseti ne kadar itina ile hazırlarsanız hazırlayın, mutlaka beklenmedik ve istenmedik sonuçlar ya da iyileştirilmesi uygun olacak durumlar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bu faaliyetin bir işlev olarak kavramsallaştırılması, her icracı kurumda ona uygun bir örgütsel yapının geliştirilmesi lazımdır.

Burada sözünü ettiğim geleneksel anlamda teftiş değildir, izlenen siyasetin amacına ulaşıp ulaşmadığının ve nedenlerinin çözümlenmesidir. Bazı ülkelerde görevi siyasa analizi olan birimler kurulabiliyor. Bu işlevi yasa veya kural koyucu, örneğin parlamento da üstlenebiliyor, komisyonlar aracılığı ile işlevi yerine getirmeye çalışıyor.  Daha radikal bir yöntem ise, yasanın veya kuralın geçerli olacağı sürenin sınırlanması, süre sonu yaklaşırken, yapılanın değerlendirilmesinin bir mecburiyete dönüştürülmesi, böylece gerekirse değişiklik yapılması veya uygulamadan vazgeçilmesidir. 

Görüyorsunuz, siyasa yapımı, yasa ve kural koyma bilgiye, araştırmaya, değerlendirmeye açık yürütülmesi gereken bir süreçtir.  Sadece iyi niyet ve akıl yürütmeye bağlı tahminlerle başarılı olma olasılığı zayıftır. Yanılıyor olabilirim ama ülkemizde genelde iyi niyet ve sınırlı bilgiye dayanarak akıl yürütme fazlasıyla yaygındır. Bu yöntemle yapılan kamu politikalarının başarı derecesini okuyucularımız takdir edeceklerdir. Ben sadece siyasa yapımı ve değerlendirilmesinin çok yönlü ve karmaşık bir süreç olduğunu anlatmaya çalıştım.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER