Sinvar: Kahraman mı terörist mi?
SİYASET7 Ekim sürecini 7 Ekim’den başlatmak nasıl büyük bir budalalık ise Sinvar’ın savaşını 7 Ekim sonrasına sıkıştırmak da aynı budalalığın ürünü. İsrail Sinvar’ı 100 yıldır her gün öldürüyordu zaten, Sinvar 100 yıldır savaşıyordu İsrail’e karşı. Sinvar Katar ya da İstanbul’un lüks otellerinde mücadele veren İsmail Haniye ya da Halid Meşal gibi değildi.
Hamas’ın 7 Ekim saldırısı sonrası saldırının etik olup olmadığı halen tartışma konusu yapılmaya devam ediyor. Tartışma konusu yapılması, öyle olması gerektiğinden değil elbette. Aynı şiddette saldırıyı İsrail ya da ABD yapsaydı şimdilerde etik diye ortalığı inletenlerin umurunda olmazdı. Bunu Irak savaşında da başka savaşlarda da somut olarak gördük.
Hamas’ın saldırısı ile İsrail’in saldırısı arasındaki tek fark şu: dünyanın en ölümcül silahlarına sahip İsrail ordusu on yıllardır sistematik şekilde, çok ince planlayarak, bir halkın bebesine anasına, yaşlısına gencine, gece gündüz, sabah akşam işkence yaparak o halkı yavaş yavaş öldürüyordu. Hamas ölümü göze alan militanları ile bir huruç saldırısı denedi. Etik dışı davranışlar olmadı mı? Savaşın kendisi etik mi? Ya da neredeyse bir asır boyunca devam eden zulüm etik mi? Nihayetinde sorgulanması gereken bir soykırım varken etik gibi lüks kalemlere öncelik vermek riyakarlık değil mi?
O sistematik soykırım ki sol vicdanın, zaman zaman da diğerlerinin haykırması ile arada bir dünya gündemine geldi o kadar.
Bu mesele özelinde bilinen tek gerçek şudur: Vicdanlar her zaman riyakarlığın karanlık sularında boğuldu.
ORTADA BİR TERÖRİZM VARSA, BUNU YARATAN İSRAİL’DİR
Yahya Sinvar’ın ölümü sonrasında da aynısı oldu. “Ne kadar kötü, ne kadar terörist olduğunu” anlatmaya başladılar.
Oysa Sinvar öldürüldüğü sıralarda İsrail askerleri çadırları bombalamaya devam ediyordu, 6-7 yaşında bir kız çocuğu kız kardeşini 2 kilometre sırtında taşıyordu.
Eğer ortada bir terörizm ve teröristler varsa bunu yaratan İsrail’dir. Olasılıkları tartışmak çok saçma. Şiddet İsrail’in bugüne kadar yaptığı zulmün zorunlu sonucudur. Eğer ortada şiddet varsa onlarca yıldır biriken, biriktirilen öfkeye bakmak lazım, ki kimse bu öfkeden kaçamaz.
Sinvar 7 Ekim saldırısını yapmasaydı böyle olmazdı!
Evet olmazdı! Hiç de olmamıştı bugüne kadar!
7 Ekim sürecini 7 Ekim’den başlatmak nasıl büyük bir budalalık ise Sinvar’ın savaşını 7 Ekim sonrasına sıkıştırmak da aynı budalalığın ürünü.
İsrail Sinvar’ı 100 yıldır her gün öldürüyordu zaten, Sinvar 100 yıldır savaşıyordu İsrail’e karşı.
Sinvar Katar ya da İstanbul’un lüks otellerinde mücadele veren İsmail Haniye ya da Halid Meşal gibi değildi.
Kendisini her türlü işkence tezgahından geçirmiş İsrail ölüm makinesine karşı fiili savaşın içindeydi.
Sinvar’ın ölümü, öldürülme şekli, son ana kadar mücadele etmesi Filistin halkına etkisini on yıllar boyunca sürdürecek bir ders niteliğindeydi.
Sinvar ile aynı ideolojiyi paylaşmak zorunda değiliz, paylaşmıyoruz da, ancak hakkını teslim edelim: samimiyet testini geçti.
İlginizi Çekebilir