© Yeni Arayış

Sera Kadıgil, öğretmenlik meslek kanunu hakkında konuştu

Sera Kadıgil, öğretmenlik meslek kanunu hakkında konuştu

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, Meclis Genel Kurulu’nda düzenlenen Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin oturumda konuştu. Kürsüden Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) sıralarına seslenen Kadıgil, “Sizin derdiniz laik ve bilimsel eğitimle, sizin asli derdiniz kamusal eğitimle” ifadelerini kullandı. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de teklifin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesi üzerine konuştu. Kadıgil, Kanun’da geçen “öğretmen, öğretmen adayı, veli, bakan” gibi tanımların, 20 yıllık AK Parti iktidarı sürecinde ne anlama geldiğini dile getirdi.

"Sizin derdiniz laik ve bilimsel eğitimle"

Çalışma barışını ve eşit işe eşit ücret ilkesini ihlal eden tasarının, “Kaldıracağız” denilen mülakatın “ağa babası” olduğunu belirten Kadıgil, sözlerine şöyle başladı: “Önümüzde bakanın hazırladığı, hazırlamaktan gurur duyduğu ve duyurduğu ama o sonra da getirip vekillere imza attırdığı sözde bir yasa var. Ne yapıyorsunuz siz bu yasayla? Öğretmenleri şu öğretmen, bu öğretmen, o öğretmen diye ayırıp çalışma barışını dinamitliyor, ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesini ayaklar altına alıyorsunuz. Seçim meydanlarında ‘Kaldıracağız, kaldıracağız’ diye en yüksek perdeden atıp tuttuğunuz mülakatın ağa babasını getirip yasa diye önümüze koyuyorsunuz. Ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? ‘Tek bir mülakat yetmez’ diyorsunuz, ‘2 yıl boyunca biz bir öğretmen adayını akademide tutalım ki, Allah muhafaza aradan yanlışlıkla bir solcu kaçar, bir demokrat öğretmen kaçar, birini atarız da gider orada Mustafa Kemal Atatürk ilkelerini anlatır. Ne gerek var böyle şeylere’ diyorsunuz? Çünkü sizin derdiniz laik ve bilimsel eğitimle, çünkü sizin asli derdiniz kamusal eğitimle.

"Yoksul çocuğunun zengin çocuğundan 100-0 geride başladığı bir sistemi nasıl içinize sindiriyorsunuz?"

Bakın, AKP iktidara geldiğinde bu ülkedeki her 100 okuldan 2’si bile değil, sadece 1.8’i özel okul. Sizin iktidarda olduğunuz 20 yılda her 100 okuldan tam 10’u özel okul ya! Bakın, şimdi size buradan ben bir sorsam, ‘Buradaki milletvekillerinin kaçı ilkokulu devlet okulunda okumuştur’ desem eminim yüzde 95’iniz el kaldıracak. Aynı soruyu şimdi şöyle sorsam,‘Kaçınızın çocuğu ya da torunları şu anda özel okulda okumuyordur’ desem, 5 kişi bile el kaldıramaz burada. Sizin yaptığınız şey tam olarak bu. Siz sermayeye teslim ettiniz eğitim sistemini 20 yılda. Okula aç giden çocuklara bir öğün yemeği, devletin okullarına bir tuvalet kağıdını bile çok gören Saray Rejimi özel okullara teşvik vermeye doymadı, doyamıyor. Ya el insaf, soruyorum burada, her şeyin özelini yaptınız, eğitimin özeli mi olur ya? Okulun özeli mi olur? Yoksul çocuğunun zengin çocuğundan 100-0 geride başladığı bir sistemi nasıl içinize sindiriyorsunuz? Siz gece nasıl rahat uyuyorsunuz? Ben hakikaten anlamakta güçlük çekiyorum bunu.”

Sera Kadıgil, MESEM’i ele aldı

Konuşmasında, kanun teklifinde yer alan tanımların 20 yıllık AKP iktidarında nasıl değiştiğini açıklayan Sera Kadıgil, sözlerine şöyle devam etti: “Komisyon burada, Sayın Bakan tenezzül edip gelmemiş. Nasıl olsa hazırladı, verdi. Nasıl olsa el kaldırıp el indirip geçireceksiniz. Madem tanımlar üzerine konuşuyoruz, komisyon not alırsa sevinirim, biz önerge veremiyoruz çünkü grubumuz yok. Önerge mahiyetinde ben anlatayım size bu tanımları, eklerimizi. Öğretmen adayı ne biliyor musunuz sizin için? Asgari ücretin altında maaşla farklı bir şehirde yaşamaya zorlayıp 2 sene boyunca her adımını takip etmek, sonra da kaderini AKP'li bir bakanın iki dudağı arasına terk etmek suretiyle hayatını karartmayı hedeflediğiniz gencecik insanlar. Öğretmen adayının tanımı bu. Öğrenci tanımı yapalım, bu ülkenin gerçeklerini konuşalım. Çalışmaktan fırsat bulduğu zamanlarda aç acına okula gidenler öğrenciler. ÇEDES adı altında Yeni Yüzyıl Maarif Modeli adı altında kafası siyasal İslamcı saçmalıklarla allak bullak olsun istenenler. MESEM var ya, takip ediyor musunuz o MESEM'i? Son bir yılda 9 çocuk öldürüldü biliyor musunuz? Bir patronun insafında günde 12 saat, haftada yeri geliyor 6 gün asgari ücretin üçte birine çalıştırılıyor çocuklar. Öğrenci kim biliyor musunuz bu ülkede? Kendinden büyük makinelerle cebelleşirken daha 14’ünde feci şekilde can veren Arda Tombul, artık bu ülkede öğrencinin adı. Üstüne devrilen sunta blokların altında kalan 15 yaşındaki Erolcan Yavuz, artık öğrencinin tanımı bu.

"Velileri çocuğunun beslenmesine koyacak bir meyvenin bile hayalini kuramaz hale getirdiniz"

Bir tanım daha var burada, eksik bırakmışsınız, velilerden hiç bahsetmemişsiniz. 3 tür veli var artık bu ülkede biliyor musunuz? Bir parası çok olanlar var, onlar böyle yılda bir milyonu bastırıyor, eğitimin en kralını çocuğuna aldırıyor. Doğuştan şanslı doğanlar var ya, onlarla ilgili bir dert yok. Sizin de onlarla ilgili bir derdiniz yok, çünkü iddia ettiğiniz gibi ne Müslümanlar ne Türkler, sizin temsil ettiğiniz tek kesim bu. Bu ülkenin yüzde 1’lik kesimi olmalarına rağmen ülkemizin varlıklarının yüzde 50’sini elinde tutanlara çalışıyorsunuz. Bunun farkındasınız ve bilerek yapıyorsunuz. Bir de parası az olanlar var. Kıt kanaat geçilmesine rağmen yemeyen, içmeyen, tatilinden kahvesinden ayırıp kredi çeken, borç alan yaşamayı bırakıp çocuğu laik ve bilimsel bir eğitim alsın diye özel okullara bütün alın terini akıtanlar var bu ülkede. Bir de üçüncü grup var, bu halkın çoğunluğu var. Değil özel okul, çocuğunun beslenmesine koyacak bir meyvenin bile hayalini kuramaz hale getirdikleriniz var. Okulların kapısında kuyruk olanlar, ‘Şurada bir tane kaliteli öğretmen kalmış, çocuğum oraya gitsin’ diye astronomik bağışları karşılamaya çalışanlar, ‘Tuvalet kağıdı ücretini, deterjan parasını ben nasıl ödeyeceğim’ diye gece uyuyamayanlar, çocuğuna bir sırt çantası alamayanlar var. Veliler var, yazın bu kanunun içine o tanımı, o velileri koyun bu kanunun içine.

"Bu ülkenin öğretmenleri üç kuruş maaşla çalışıyor"

Bir de öğretmenler var, bu konunun asıl muhatabı olan öğretmenler. Dünyadaki en önemli meslek olmasına rağmen tarafınızdan ne kendileri ne sendikaları asla kale alınmayan öğretmenler. Ayda üç kuruşa köle gibi hiçbir iş güvencesi olmadan çalıştırılan, yıllarca okusa da atanamayan kişiler öğretmenler. Açık açık yazın bunları tanıma. Bu yasanın Saray’dan yola çıkıp geldiği günlerde, çok değil 10 gün önce av tüfeğiyle atanamadığı için kendini vuran Furkan Güneş, bu ülkede öğretmenin tanımı bu artık. Ya da kendi topraklarımızda Ruslar nükleer santral işletsin diye yapılan inşaatta katledilen, çocuklara İngilizce öğretemediği için inşaatta çalışıp katledilen İlyas Bul, bu ülkede öğretmenin tanımı artık bu. ‘Ücretli öğretmen’ adı altında yılda 10 ay, ayda 10 bin liraya çocuk eğitmeye çalışan kimseler. Öğrenci başına 500 bin, bir milyon haraç kesen özel okullarda ayda 20-30 bin liraya köle gibi çalıştırılan, 2014’te kaldırdığınız yasa yüzünden kamudaki komik maaşlara bile erişemeyen, buna rağmen canla başla mücadele edip tam 46 gündür sokaklarda nöbet tutan özel okul öğretmenleri. Her şeye rağmen çocuklarına laik ve bilimsel eğitim vermek için gece gündüz mücadele eden, üç kuruş maaşıyla sınıfındaki aç çocukları doyurmaya çalışanlardır bu ülkenin gerçek öğretmenleri. Son olarak da bir bakan tanımı yapayım ben size ki konu yerini bulsun. Milli eğitimi bitirmeye ant içmiş, cumhuriyete ve tüm değerlerine alenen savaş açmış, tarikatlarla iş tutmaktan gurur duyan, eğitim sistemini sermayeye peşkeş çeken, sözde kendi mahallesine yaranmak için İslamcılık yapan, özde özel okul patronlarına hizmetkarlık eden kişidir sizin bakanınız."

Parti Sözcümüz Sera Kadıgil, TBMM Genel Kurulu'nda Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin oturumda konuştu:

Sizin derdiniz laik ve bilimsel eğitimle, sizin derdiniz kamusal eğitimle! AKP iktidara geldiğinde bu ülkedeki her 100 okuldan sadece 1,8'i özel okuldu. Şimdiyse her 100… pic.twitter.com/1pNJtOTJcx — Türkiye İşçi Partisi (@tipgenelmerkez) July 10, 2024 https://yeniarayis.com/gunalkursun/acik-radyo-karari/

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER