© Yeni Arayış

Sera Kadıgil: Erdoğan Meclis'teyken orada olmayı kendimize yediremiyoruz

Türkiye İşçi Partisi dün TBMM'nin yeni yasama yılı açılışı için düzenlenen özel oturuma katılmadı. Bugün katıldığı televizyon programında açıklamalarda bulunan TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, "Erdoğan Meclis'teyken orada olmayı dahi kendimize yediremiyoruz" dedi.

Kadıgil şunları söyledi:

"SİYASETEN" LAFINA TUTULMUŞ DURUMDAYIM

Ben ‘siyaseten’ lafına fena halde tutulmuş durumdayım. Çünkü tam olarak Türkiye'de siyasetle ilgili ne ‘leş’ olduysa onu özetleyen bir kelime bu ‘siyaseten’ kelimesi. Sanki böyle bir grup imtiyazlı erkeğin oynadığı bir oyun, söyledikleri yalanlara da ‘siyaset’ adını vermişler, ‘Kendi düşüncelerimizi değil, kendi tabanımızın hoşuna gideceğini düşündüğümüz, Recep Tayyip Erdoğan'ı o sarayda tutacak, çatışmaya, kutuplaşmaya hizmet edeceğini düşündüğümüz birtakım laflar ediyoruz ve aslında biz bunlara inanmıyoruz’ demek. Ben dün meclis çatısı altında biraz sürreel bir gün geçirdiğimizi düşünüyorum. Biliyorsunuz, biz Türkiye İşçi Partisi olarak açıklamamızı yaptık. Anayasa’yı ayaklar altına alan, seçilmiş bir milletvekilini, haklarını gasbederek hala içeride tutmaya devam eden, barınma sorunundan eğitim sorununa, sağlık sisteminden… Okulları pislik götürürken açıkçası bunlarla ilgili hiçbir şey yapmayıp hala kendi şovunun peşinde koşan bir insanın yalanlarını bu meclis çatısı altında dinlemeyi biz kendimize yediremiyoruz. Değil ayağa kalkmak, değil alkışlamak, o salonda olmayı dahi Meclis’te, TBMM'de, Recep Tayyip Erdoğan gibi biri varken kendimize yediremiyoruz.

"HANGİ MAKAMA SAYGI?"

Dün Sayın Özel'in ‘Şaşırmasın kimse’ gibi bir ifadesi oldu, ancak üzülerek ifade etmem gerekiyor ki artık ben çok şaşırıyorum. Meclis’te mesela dün hala, Numan Kurtulmuş bizim yokluğumuzu resmen fırsata çevirip utanmadan laf sokmaya devam ediyor. Ahmet Şık'a yönelik bu linçin cesaretlendirilmesinin kaynaklarından biri, ana muhalefet partisinin liderinin konuşması olunca biz ister istemez şaşırıyoruz. Ya da şu anda Türkiye'nin itibarı yerlerde sürünüyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ‘rüşvetçi’ diye yabancı basında kapak olurken, bu ‘jest’ diye nitelendirilince biz biraz şaşırıyoruz.

‘Makama saygı’… ‘Hangi makama saygı?’ diye ben sormak zorundayım. Çünkü hafıza kıymetlidir, bir şeyleri hatırlamak önemlidir. Cumhuriyet Halk Partisi ayağa kalkmayı niye bırakmıştı Recep Tayyip Erdoğan geldiğinde? Çünkü 2017 yılında yaptığı bir referandumda yine bu ülkenin yasalarını, Anayasa’sını ayaklar altına alarak, mühürsüz oyları geçerli sayarak kendine bir padişahlık sistemi ihdas etti Recep Tayyip Erdoğan. Ve bu ihdas ettiği sistemle bu memleketi mahvetti. Az önce fiyatlardan bahsettik değil mi? Markete gidemiyor insanlar, emekliler evden çıkamıyor. Bir sürü kız çocuğu ‘tasarruf’ adı altında okula gidemiyor. Az önce bir yurttaşımız geçti, arkamdaki polis barikatlarına bakarak şöyle dedi bize, ‘Bak bunlardan tasarruf etmiyorlar, yeni boyamışlar’. Yani işçilerin önüne çekecekleri polis barikatlarından tasarruf etmiyorlar, ama okulların tuvaletlerini temizlemeye gelince ya da kız çocuklarına bir servis sağlamaya gelince bundan tasarruf ediyorlar. O yüzden bu sistemde artık Recep Tayyip Erdoğan gibi bu ülkeyi mahvetmiş birinin ‘makamına saygı’ adı altında ayakta karşılanmasını ben kendime yediremiyorum, biz kendimize yediremiyoruz çünkü unutmuyoruz.

"HALA BU ZAT-I MUHTEREMDEN UMUDU OLAMAZ"

Bu insan hiçbir şey olmasa Berkin Elvan'ın annesini meydanlarda yuhalatan bir insan, Ali İsmail Korkmaz için ‘Emri ben verdim’ diyen bir insan. Bugün yaşadığımız bütün sıkıntıların, bütün mutsuzlukların kaynağı bu insan. O yüzden isteyen affetsin, isteyen unutsun. Biz ne unutacağız ne de affedeceğiz çünkü böyle bir lüksümüz yok bizim. Şu açıklamaya da şaşırdığımı ifade etmem gerekiyor, ‘Cumhurbaşkanlığı makamına yakışan bir konuşma yapacağını umarak böyle bir karar aldıklarını’ ifade ettiler. Hala bu zat-ı muhteremden bir umudu olamaz hiçbir insanın. Yani böyle bir umut nasıl beslenebildi, nasıl böyle bir şey yapılabildi? Evet, ‘Şaşırmayın, bir nezaket’ dediler ama hayır, üzgünüm, biz buna şaşırmaya devam edeceğiz. Çünkü defalarca söylediğim gibi bir kez daha ve yüksek sesle söyleyeceğim: Bu ülkenin, cumhuriyetin, bütün kurucu değerlerin düşmanı olan ve aslında bunları yıkmak için var olan Siyasal İslamcılarla herhangi bir düzlemde müzakere edilmez, yalnızca mücadele edilir. Eğer ki normalleşmeden kasıt AKP'nin suçlarının normalleştirilmesi ise biz buna ne destek oluruz ne sessiz kalırız ne tepkisiz kalırız. Biz bunun için oy almadık.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER