Samos’ta iki gece
GENELSamos’a ilk gelişimde Pagondas’ı Sevan ve Ira’yla birlikte gezmiştik; bu sefer, tabii onlar yoktu, sadece Angelos, Ira’nın oğlu, anahtarı ondan aldım… Pagondas bir dağ köyü, yolları da otomobil değil eşekler için. Ev de dağın tepesinde.
Beş sene sonra yeniden, üç günlüğüne Samos’tayım.
Nişanyanların Pagondas köyündeki evlerinde kalıyorum -konağın hemen altındaki müstakil ev.Samos’a ilk gelişimde Pagondas’ı Sevan ve Ira’yla birlikte gezmiştik; bu sefer, tabii onlar yoktu, sadece Angelos, Ira’nın oğlu, anahtarı ondan aldım…
Pagondas bir dağ köyü, yolları da otomobil değil eşekler için.Ev de dağın tepesinde.Arabayla tırmanıyorum ama yol git git sıkışıyor, iki kulaç açıklığında bir sokak olduğuna bakmadan bir de araba park etmişler.
Neyse öyle bir yere geldim ki çakıldım kaldım; ciddi bir rampa var önümde, yokuş yukarı çıkmam, eşzamanlı olarak da direksiyonu sağa kırmam lazım ama eğer açıyı ayarlayamazsam duvardı, arabaydı, evdi ne bulursam çarpacağım.
Allah yardım ediyor bazen: El frenini indirip gaza kökledim ve lastikleri yakma pahasına arabayı o sıkıştığı yerden çıkardım.Meğer az ileride bir park yeri varmış.
Ben ne bileyim, evin önüne kadar arabayla çıkabileceğimi sanıyorum.
Sonra köyün ana caddesi dedikleri bir yerden geçtim arabayla.
Ana caddenin de maşallahı var, şöyle enlemesine bir uzanayım desem ayaklarım sığmaz.
Aynaları kapatıp sigara kâğıdı geçmeyecek yerlerden arabayı geçirerek park alanına ulaştım.
Bir musibetin bin nasihattan faydalı olduğu fehvasınca ben de köye geliş ve çıkışlarımda bu berbat yokuşu bir daha kullanmadım.
İşte bu Samos gezim Pagondas’ta ne kadar sıkışık başladıysa sonrasında bir o kadar açık devam etti. Bir kere bu Samos’un denizi fevkalade güzel, nereden denize girersen gir bu kural değişmiyor. İlk gün, köyden Pythagorion istikametine giden yol üstündeki Mare Deus diye bir plajdan girdik denize.
SAMOS’UN DENİZİ FEVKALADE
O yokuşun en başından sağa saparsanız hemen meydana geliyorsunuz.
İşte bu Samos gezim Pagondas’ta ne kadar sıkışık başladıysa sonrasında bir o kadar açık devam etti.Bir kere bu Samos’un denizi fevkalade güzel, nereden denize girersen gir bu kural değişmiyor.
İlk gün, köyden Pythagorion istikametine giden yol üstündeki Mare Deus diye bir plajdan girdik denize.
Tabii yerli değil de turist olunca insanın hovardalık yapası daha çok geliyor, birer şezlong seçip uzandık.
İnsanın böyle tatile de ihtiyacı var; bütün senenin derdini sıkıntısını bıkkınlığını unuttururcasına sadece deniz ve güneş.
Denizin tadını çıkardıktan sonra Ira’nın tavsiyesi üzerine Ireon’daki Akrogiali diye bir lokantaya oturduk.
Bu da deniz kıyısında hoş bir lokanta, fiyatı da makul.Bir sonraki gün ise adanın diğer tarafına gittik: Tsamadou Plajı, Kokkari’ye çok yakın.Şimdi matrak bir şey oldu, önce onu anlatayım.
Tsamadou’dan denize girmek için arabayı park edip bir yamacı yürüyerek inmek gerekiyor.
Bu koyda gözümüze kestirdiğimiz yer Navagos diye bir işletme, oraya yollanacağız.Ama inerken gözümüze bir kadın takıldı, derken bir adam, bir başkası, bir…
Meğer biz çıplaklar plajına gelmişiz!Hilal şeklindeki koyun bir ucu bizim Navagos, diğer ucu da burası; biz iki saf ellerimizde havlularla burada -tabii üstümüzde de mayo.Ne yalan söyleyeyim, ben bu plajları duymuştum da hiç görmemiştim.
Hatta ben bu plajların yüksek paravanların ardında olduğuna, içerde güvenlik personeli bulunduğuna, hatta hatta cep telefonu gibi kayıt alabilecek âletlerin de içeri alınmadığına nedense emindim.
Bu faslı kapatmadan şunu da ekleyeyim; insanın düşündüğü ile bizzat gördüğü bazen ne kadar da tezat olabiliyor.
İşte plajın bu ucu, insanı kışkırtan onca tantanasına rağmen, ancak bir romanın en hüzünlü bölümü olarak yazılabilir.
Tsamadou’daki her yer gibi Navagos’un plajı da taşlık, dolayısıyla insan suya girerken ayağı acıdığı için çeşitli akrobatik hareketler yapmak zorunda kalıyor.
İzlemesi komik ama girmesi ve çıkması bir dert, şuraya tahtadan küçük bir iskele yapmak bu kadar zor mu?
Akşam yemeğini Kokkari’deki bir balıkçıda yedik.
Sardalya ısmarladım, garson da bu tercihim için beni tebrik etti, çünkü dolunayda sardalya tutulmazmış.Dolunaya da birkaç gün varmış.Sardalya benim çok lezzetli bulduğum ve sevdiğim bir balık, hele Yunanistan’da.
Samos’un yerel şarabı ve uzosu da var.Şarabını içmedim, ama tatlı olduğunu ve kiliselerde kullanıldığını öğrendim.
Uzo olarak ise Frantzesko içtim.Bunun da iki çeşidi varmış; biri yüzde kırk alkol oranına sahip normali, diğeri ise kırk altılık oranıyla yüksek alkollüsü.
Yeni başlayanlar için olanın tadı nasıl, bilmiyorum.
İlginizi Çekebilir