Şahin Alpay’ın anıları
KİTAPTürkiye’nin entelektüel hayatında ciddi bir yeri olan Şahin Alpay da Silivri esaretinden Bir Hikayem Var adlı iki ciltlik anılarıyla çıktı. Alpay’ın anılarını yayımlanmadan önce okuyan birkaç şanslı insandan biriyim. Müthiş bir hayat hikâyesi Şahin Alpay’ınki: Önce sıkı bir Kemalist, koleje başladıktan sonra solcu, Lenin’in Devlet ve İhtilal’ini okuduktan sonra komünist, Mao’nun kitaplarıyla tanıştıktan sonra radikal bir Maocu, derken Filistin’de gerilla… Ve, sonra bu radikalizmden vazgeçip liberal-demokratlığın yılmaz bir savunucusu.
Türkiye’nin en çorak alanlarının başında kamusal figürlerin neredeyse hiçbirinin anılarını yazmaması geliyor.
1950-60 arası gibi çeşitli dönemlerde çok sayıda hatırat yazılmış olsa da Türkiye’nin bu alanda epey geri kaldığı ortada.
Akademisyenlerin, gazetecilerin, yazarların, siyasetçilerin, hatta edebiyatçıların çoğu anılarını kaleme almadan vefat ediyor.
Oysa, işte en son Merkel’de gördüğümüz gibi, Batılı bir siyasetçi mutlaka anılarını yazıyor.
Sanki o kişinin hayatı kendisinindir.
Değildir.
O hayat artık kamusallaşmıştır, o yüzden de bedenle birlikte anıların da ölmemesi gerekir.
Üzücü olan, hatıratların bazılarının hapishanede, mecburi tutsaklık günlerinde yazılması.
Türkiye’nin entelektüel hayatında ciddi bir yeri olan Şahin Alpay da Silivri esaretinden Bir Hikayem Var adlı iki ciltlik anılarıyla çıktı.
Herhalde o korkunç günlerin yegane avuntusu bu kitaptır.
Şahin Alpay’ın anılarını yayımlanmadan önce okuyan birkaç şanslı insandan biriyim.
Müthiş bir hayat hikâyesi Şahin Alpay’ınki: Önce sıkı bir Kemalist, koleje başladıktan sonra solcu, Lenin’in Devlet ve İhtilal’ini okuduktan sonra komünist, Mao’nun kitaplarıyla tanıştıktan sonra radikal bir Maocu, derken Filistin’de gerilla…
Ve, sonra bu radikalizmden vazgeçip liberal-demokratlığın yılmaz bir savunucusu.
Anıları okurken, Şahin Alpay’ın solculuk döneminde sürekli en radikal olma çabasına yer yer güleceksiniz.
Bir şehirden bir şehre yürüyerek giderler, zira solcu dediğin hayatın zorluklarına meydan okuyacaktır, konformizme alışmayacaktır.
Bana en ilginç gelen, Şahin Alpay’ın bütün bu deli dolu hayatı yaşadıktan sonra mutedil bir liberal olması değil, bütün bunları otuz seneye sığdırması oldu.
Hayatı liberal-demokrat bir bakışla yaşamaya karar verdikten sonra da kenara çekilmemiş, fikirlerini sürekli toplumla paylaşmış: İsveç’te siyasetbilimi doktoru, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın danışmanı, Hasan Cemal’in Cumhuriyet’inin yazarı, Milliyet’in meşhur Entelektüel Bakış köşesini hazırlayan kişi, uzun akademisyenlik hayatı, televizyon yorumculuğu ve tabii Zaman macerası…
Şahin Alpay’ın anıları aslında bir dönemin bütün panoramasını sunuyor.
Müthiş bir idealizmle yola çıkan gençler, dönüp baktıklarında, büyük hayalkırıklıklarıyla karşılaşmışlar.
Kimisi Şahin Alpay gibi bu hayal kırıklıklarının üstüne gitmiş ve ezberlerini sorgulamaktan çekinmemiş.
Ne yazık ki, birçokları, bu sorgulamalara girişmek yerine o ezberde ısrar ederek sadece senelerini değil, belki de bir ömrü yitirdiler.
Gene de, hangi görüşten olursanız olsun, bu baş döndürücü idealizme hayranlık duymamak elde değil.
AKP’ye AB yolunda ilerlediği, Gülen hareketine de diyalogu ve ılımlı bir yaklaşımı benimsediği için verilen destek, 15 Temmuz’da ve Silivri hapishanelerinde son buldu. O ciltte, mektuplarda, şöyle yazıyor Şahin Alpay: “İnsan yalnız kendinden sorumludur.”
‘HER İNSAN YALNIZ KENDİNDEN SORUMLUDUR’
Anıların 2002’ye kadar olan ilk cildi yayımlandı, iki ay kadar sonra da ikinci cildi yayımlanacak.
Ben anıların tamamını okuduğum için ikinci ciltte anlatılanları da biliyorum.
Şu kadarını söyleyeyim, ikinci ciltte üç temel konu yer alacak: 2002 AKP’nin iktidara gelmesi, Şahin Alpay’ın gelen teklif üzerine Zaman’da yazmaya başlaması ve Silivri esaretinde tuttuğu günlük.
Benzer bir hayal kırıklığını orada da göreceksiniz.
AKP’ye AB yolunda ilerlediği, Gülen hareketine de diyalogu ve ılımlı bir yaklaşımı benimsediği için verilen destek, 15 Temmuz’da ve Silivri hapishanelerinde son buldu.
O ciltte, mektuplarda, şöyle yazıyor Şahin Alpay: “İnsan yalnız kendinden sorumludur.”
Maalesef böyle olmadı, darbecilik ve militarizm mücadelesiyle geçen bir ömre rağmen, Şahin Alpay, Silivri’ye gönderildi.
Bir Hikâyem Var’ı hararetle tavsiye ediyorum.
İlk cildi okuyanlar, eminim ki, ikinci cildi okumak için de sabırsızlanacaklardır.
İlginizi Çekebilir