Sadece Instagram\'a girebilenlere hayırlı cumalar
GENELErişim engeli artık bu konuya hiç ilgi duymayan insanların bile kavradığı ve şaşırtıcı olmayan bir durum haline geldi. Ancak itiraf etmek gerekir ki buna ilgi duyanlar, yani ifade, basın ve düşünce özgürlüğünü savunup da internet sansürünü izleyenler için bile Instagram’ın erişime engellenmesi sürpriz oldu.
Geçmişte Wikipedia, Youtube, Twitter, GitHub, Google Drive, OneDrive ve Dropbox'a erişim engeli getirilmiş olsa bile hem o dönem sansüre karşı kamuoyunun bu kadar güçlü olmaması hem de kullanıcı sayısının günümüzde eskiye oranla bir hayli artması sebebiyle hiçbirinin bugün Instagram’a erişimin engellenmesi kadar ses getirmediğini söylemek mümkün.Diğer platformlar için verilen erişim engeli kararlarında olduğu gibi Instagram’ın erişime engellenme nedenine dair de hükümet kanadından bir açıklama gelmedi. Bürokratlar konuyla ilgili “Değerlerimize saygı duyan, dezenformasyonsuz, daha temiz ve güvenli bir sosyal medya tesis etmek için ne gerekiyorsa yapacağız” gibi muallak, hangi içeriğin dezenformasyona neden olduğu ve/veya güvenliği tehlikeye attığı belli olmayan açıklamalar yaptı.Bu sebeple iş yine başa düştü ve Instagram’ın neden engellendiğini çeşitli kulisler ve/veya “üst düzey yetkililer” ile görüşmeler vasıtasıyla öğrenebildik. Yani iktidar her zaman yaptığı gibi yine şeffaflık ve hesap verilebilirlik kavramlarını hiçe sayarak “yaptım, oldu” dedi.
Instagram’a Türkiye’de erişim engeli getirilmesinden sonra, platform Türkiye’de erişime engelliyken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, resmi Instagram hesabından "Hayırlı Cumalar" yazı bir hikaye paylaşması ise durumun komik olmasından da öte, trajikomik olduğunu gözler önüne serdi.
Türkiye’de yasak, Filistin’de serbest
Instagram, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8’inci maddesi olan “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişime engellendi.
Haklı olarak “Instagram’daki hangi içerik Türkiye’deki milli güvenliği ve kamu düzenini tehlikeye attı ve söz konusu içerik gerçekten bu tehlikeleri barındırıyor muydu” diye sorabilirsiniz. Ancak batı medyası ve sosyal medya platformlarını “sansürcü” olmakla suçlayan hükümetiniz, bu gerekçeyle haber, internet sitesi, sosyal medya hesabı ve sosyal medya paylaşımları için verilen kararlarda olduğu gibi Instagram için verilen kararda da söz konusu içeriği ve öne sürdüğü tehlikeyi barındırıp barındırmadığını açıklamadı.
Hâl böyle olunca bunu öğrenmek yine biz gazetecilere düştü ve ulaştığımız cevap bize gösterdi erişim engeli kararına gerekçe gösterilen paylaşımlar Türkiye’deki milli güvenlik ve kamu düzenini zerre kadar tehlikeye atmadığı gibi paylaşımlar Türkiye’yle hiçbir alakası da yok.Zira erişim engeli kararı, Instagram’ın Hamas lideri İsmail Haniye'nin suikast sonucu öldürülmesi ve Filistin'e destek içeren gönderileri kaldırması nedeniyle verildi.
Haniye’ye taziye mesajı içeren gönderilerin Instagram tarafından "Tehlikeli olarak tanımladığımız kişi ve kuruluşların sembollerini paylaşmak, göndermek, övmek veya takip etmek" gerekçesiyle kaldırılması karşısında Türkiye’den erişime engellenen Instagram’a erişimin Filistin’de serbest olması, herhangi bir engel barındırmaması ise durumun ne kadar komik olduğunu gösteriyor.
Instagram’a Türkiye’de erişim engeli getirilmesinden sonra, platform Türkiye’de erişime engelliyken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, resmi Instagram hesabından “Hayırlı Cumalar” yazı bir hikaye paylaşması ise durumun komik olmasından da öte, trajikomik olduğunu gözler önüne serdi.Yani Cumhurbaşkanı, başkanlık ettiği hükümete bağlı bir kurumun verdiği kararı tanımamış oldu.
Instagram’ın engellendiği ülkenin İletişim Başkanı, Meta’yı “sansürcü” olmakla suçladı
Türkiye’yle hiçbir alakası olmayan bir konu sebebiyle 80 milyon yurttaşın düşünce, ifade, basın özgürlüğü ve haber alma hakkı başta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 29’uncu Başkanı Mustafa Şentop’un kişisel hırsı ve ego tatmini nedeniyle ihlal edildi. Bu durum Altun’u bu kadar öfkelendirdiyse bunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aynı şekilde öfkelenmesinden kaynaklandığını tahmin etmek de güç olmamalı.
Zira Altun, 31 Temmuz Çarşamba günü Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Heniye'nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram'ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir” ifadelerini kullanarak bugünkü sansürün sinyallerini vermişti.Altun’un paylaşımından bir saat sonra Mustafa Şentop’un yaptığı “Şehid İsmail Haniye için yapılan taziye mesajlarını bile silip kullanıcılarını güya "cezalandıran" META'ya gerekli cevap ilgili makamlarımızca verilmelidir #MetaSansürü” paylaşımı da Instagram’ın Türkiye’de neden erişime engellendiğinin itirafı oldu.
AYM, kararı apar topar sildi; internet sitesi ise erişilemez hale geldi
Yasalar gereği Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Instagram için aldırdığı idari tedbir kararını bir sulh ceza hakimliğine onaylatmak, yani bir karar aldırmak zorunda. Herhangi bir açıklaması ve gerekçesi olmayan, tamamen keyfi olan bu sansür kararını demokratik ve yargı bağımsızlığının olduğu bir ülkede hiçbir hakimin onaylaması, böyle bir kararı yazmaması gerekiyor.
Ancak bu sabah Instagram’ın erişime engellenmesine paralel olarak yaşanan bir başka hukuk garabetinden hareketle hepimiz biliyoruz ki herhangi bir hakimin BTK tarafından alınan bu idari tedbir kararını onaylamaktan başka seçeneği yok.Anayasa Mahkemesi (AYM), Instagram’ın sabaha karşı saat 03.00 sularında erişime engellenmesinden yaklaşık altı sat sonra, saat 09.36’da resmi Twitter hesabından attığı bir tweetle, İletişim Başkanlığının iki yetkisini iptal ettiğini duyurdu.
İptalin gerekçesi olarak “basın özgürlüğü ile ifade özgürlüğüne müdahale etmesine imkan tanınması”nı gösteren AYM, İletişim Başkanlığının "Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak" ve "Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak" gibi yetkilerini iptal etti.
İptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçesinde "temel haklar, kişi hakları ve ödevleri" ile "siyasi haklar ve ödevlere" ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamayacağı belirtildi ve ne olduysa ondan sonra oldu. Söz konusu hukuk garabeti de bundan sonra başladı.
Zira AYM’nin resmi Twitter hesabından yapılan bu paylaşım, yaklaşık 40 dakika sonra apar topar silindi. Bununla da kalmadı ve AYM’nin resmi internet sitesi olan anayasa.gov.tr’de erişilemez hale geldi. Bu da tabii ki akla, bu kararın Instagram’ın erişime engellenmesinden sonra yayımlanması sebebiyle bazı yerlere telefonların gittiği şüphelerini doğurdu ancak bunun gerçekten böyle olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
AYM, internet sitesi çökmüş durumdayken Twitter hesabından bir açıklama yaptı ve bunun “internet trafiğindeki yoğunluktan” kaynaklandığını belirtti. Ancak AYM’nin internet sitesi yeniden erişilebilir hale geldiğinde bunun böyle olmadığı ortaya çıktı. Zira AYM’nin 2 Ağustos tarihli söz konusu kararı internet sitesinden kaldırılmıştı.
Cumhurbaşkanının, emrindeki bir kurumun verdiği kararı tanımayarak Instagram’da paylaşım yaptığı bir ülkede Yüksek Mahkeme ile bir devlet kurumunun çatışması, daha doğrusu hükümetin AYM’nin kararlarını çiğnemesi hiç şaşırtıcı değil.
AYM ve İletişim Başkanlığı arasında güç savaşı
Ancak AYM ilgili kararı ve kararın duyurulduğu tweeti apar topar silse de 2020/88 esas sayılı karar, gece 2 Ağustos tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmıştı. Yani kararın iptali söz konusu değil.
İletişim Başkanlığı, iptal edilen düzenlemeyi dayanak yaparak bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) kurmuştu. Bu merkez, her hafta "dezenformasyon bülteni" isimli bir bülten yayımlıyor, bültende o hafta gündem olan haberlerin hangilerinin doğru olup hangişlerinin doğru olmadığı belirtiliyordu. Daha doğru bir ifadeyle İletişim Başkanlığı, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veriyordu.
DMM, bununla birlikte bünyesinde görevli editörlere 24 saat esasıyla sosyal medya taraması yaptırıp yayımlanan haberleri inceletiyor, bazı mesajların doğru olup olmadığına yönelik sosyal medya üzerinden açıklamalarda yaptırıyordu.
AYM kararı, DMM’nin, Dezenformasyon Bülteni çıkarmak da dahil olmak üzere tüm faaliyetlerine son vermesi gerekiyor.
Ancak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, AYM kararının "doğrudan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanına bağlı bir koordinatörlük olarak faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin çalışmaları açısından herhangi bir sonuç doğurmadığı" belirtilerek AYM ve İletişim Başkanlığı arasındaki güç savaşının fitili ateşlendi.
Cumhurbaşkanının, emrindeki bir kurumun verdiği kararı tanımayarak Instagram’da paylaşım yaptığı bir ülkede Yüksek Mahkeme ile bir devlet kurumunun çatışması, daha doğrusu hükümetin AYM’nin kararlarını çiğnemesi hiç şaşırtıcı değil. Hele ki bunun ilk olmadığı göz önünde bulundurulduğunda bu durum normal bile kabul edilebilir.
Hükümet ‘Meta bizi dinlemiyor’ dedi, Meta hükümeti verilerle yalanladı
Fahrettin Altun, Mustafa Şentop ve Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, her ne kadar Instagram’ın çatı şirketi Meta’yı çifte standart uygulamak ve Avrupa ülkelerinin yasalarına uyup Türkiye adli makamlarını ciddiye almamakla suçlasa da Meta bunun böyle olmadığını erişim engelinden iki gün önce ispatladı.
Zira Meta, 31 Temmuz’da yayımladığı Şeffaflık Raporu’nda Türkiye'deki yasalara uygun hareket ettiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.Rapora göre Meta, 1 Ocak-31 Temmuz 2024 tarihleri arasında Türkiye adli ve idari makamlarından 2 bin 953 farklı kaldırma talebi aldı. Üstelik bunların bin 849 tanesi, Instagram için erişim engeli kararı veren Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan geldi ve bunların gerekçesi de yine milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması oldu.Bu taleplerle toplamda 2 bin 580 içeriğin kaldırılması istenirken Meta bunların bin 941 tanesini hükümet kanadının iddiasının aksine yerel yasaları dikkate alarak kaldırdı.
Bir sabah ansızın WhatsApp mesajlarımız dahi erişime engellenmeye başlayabilir ve o gün de bu şaşırtıcı olmaz.
Instagram hikayesinin dahi erişime engellendiği bir ülkede şaşırtıcı değil
Direkt olarak Instagram’ın erişime engellenmesi beklenen bir gelişme olmasa da yargıdaki çürüme; muktedirlerin sansür konusundaki kimseyi tanımazlığı, vurdumduymazlığı ve keyfiyeti; iktidarlarına zarar verecek en ufak şeyi dahi kural, kanun, düzenleme, kişi, platform, içerik tanımadan sansürlemesi dünyanın en popüler sosyal medya platformlarından birinin sansürlenmesi şaşırtıcı olmadı.
Zira bu ülkede maksimum yayında kalma süresi 24 saat olan Instagram hikayesi bile erişime engellendi.
İnternet sansürünü izleyip raporlayan Free Web Turkey’nin internet sitesi ile Free Web Turkey 2023 İnternet Sansürü Raporu’nda yer alan habere göre Avukat Feyza Altun’un, bir tweet'inin erişime engellendiğini duyurduğu Instagram hikayesi, maksimum yayında kalma süresi olan 24 saatin dolmasına sayılı saatler kala erişime engellendi.
Dolayısıyla hiçbir sosyal medya platformu, internet sitesi ve/ya dijital materyalin erişime engellenmesi şaşırtıcı olma boyutunu zaten geçmişti.Bir sabah ansızın WhatsApp mesajlarımız dahi erişime engellenmeye başlayabilir ve o gün de bu şaşırtıcı olmaz.
İlginizi Çekebilir