© Yeni Arayış

Resmi verilerle yoksulluğumuzun fotoğrafı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hazırladığı 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nada yer alan “Rakamlarla Türkiye’de Sosyal Yardım (2023)” tablosuna göre; toplam sosyal yardım harcaması tutarı 305,9 Milyar TL.  Sosyal yardımlardan faydalanan toplam hane sayısı 4,989,456. Türkiye’deki hane sayısının 19 milyon 481 bin 678 olduğunu düşündüğümüzde bunun yüzde 25’i devletten yardım alıyor demektir. 

TÜİK açıkladığı enflasyon oranlarıyla, sadece toplumu aldatmıyor aynı zamanda milyonlarca insanın yaşamlarının kalitesini de düşürüyor.TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına göre milyonlarca işçi ve emeklinin maaşı belirleniyor.

Düşük gösterilen her oran, milyonların biraz daha fakirleşmesine, yoksullaşmasına yol açıyor.Şimşek, eğer henüz birinci yılın başında olduklarını söyledikleri ekonomik programın başarısı istiyorsa, bunun temel koşullarından birisi TÜİK başta olmak üzere tüm ekonomideki verilerin, rakamların şeffaflığı konusunda adım atmalıdır.

Ama bunun yapılmayacağını da biliyoruz. Dahası Şimşek istese de bu yapılmayacağını da biliyoruz.

Atılmayan bu adımların sonuçları ne yazık ki karşımıza fakirleşen, yoksullaşan Türkiye olarak çıkıyor.

Geçen yılın sonunda, 2024 Bütçe görüşmelerinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı yaptığı sunumda; sosyal yardımları değişen ihtiyaç gruplarına göre çeşitlendirdiklerini ve 2022 yılı itibarıyla sosyal yardımlardan yaklaşık 50 kalemde 4,4 milyon hanenin yararlandığını söyledi. Bu rakam, 2017’de 3,2 milyon hane idi. Yani 5 yılda yardım alan hane sayısı yüzde 38 artış göstermiş.Ancak son rakamlar tablonun daha da vahimleştiğini gösteriyor.

TÜİK’e göre hane halkı büyüklünün 3,8 olduğunu göz önüne aldığımızda bu yardımlardan yaklaşık 18,6 milyon insan yararlanıyor demektir.  Özetle Türkiye’de 4 haneden birinin sosyal yardım aldığını söylüyor. Bu rakamlara, parti teşkilatlarından, yerel yönetimlerden ve ilgili sivil toplum kuruluşlarından yapılan yardımlar dahil olmadığını ekleyelim.

RAPOR NE DİYOR?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hazırladığı 2023 Yılı Faaliyet Raporu’na göz attığımızda bu vahim tabloyu görüyoruz.Raporda yer alan “Rakamlarla Türkiye’de Sosyal Yardım (2023)” tablosuna baktığımızda karşı karşıya olduğumuz durumu görmekteyiz.Buna göre;Toplam sosyal yardım harcaması tutarı 305,9 Milyar TL.Sosyal yardımların GSYH içindeki payı yüzde 1,20.Sosyal yardımlardan faydalanan toplam hane sayısı 4.989.456.Evet 4 Milyon 989 bin 456 hane doğrudan sosyal yardım alıyor.

Rakamlar yukarıda.

Bu tablo bize devletten doğrudan yardım alan hane sayısının son 4 senede 1,7 milyon, 1 yılda ise yaklaşık 500 bin arttığını gösteriyor. Bunun anlamı 4 yılda yardım alanların oranında  yüzde 52 artmış olduğudur.TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki hane sayısının 19 milyon 481 bin 678 olduğunu düşündüğümüzde 4,9 milyon hane yüzde 25 anlamına geliyor.Yine TÜİK’e göre hane halkı büyüklünün 3,8 olduğunu göz önüne aldığımızda bu yardımlardan yaklaşık 18,6 milyon insan yararlanıyor demektir.Özetle Türkiye’de 4 haneden birinin sosyal yardım aldığını söylüyor.Bu rakamlara, parti teşkilatlarından, yerel yönetimlerden ve ilgili sivil toplum kuruluşlarından yapılan yardımlar dahil olmadığını ekleyelim.

Görünen o ki siyasi iktidar için yoksulluk, azaltılabilecek değil "yönetilebilecek” bir alan. İktidarın yoksulluğu yönetmesi ise, yardıma muhtaç ettiklerini kendine mecbur bırakarak “oy sadakati sağlama” şekilde kendini gösteriyor. Yoksulluk, insanları iktidara mecbur ettikçe, bu insanların risk alarak siyasi iktidarı değiştirme imkanları da azaldığını düşünüyor.

YÖNETMENİN ARACI OLARAK YOKSULLAŞTIRMA

Bütün bu veriler, üstelik resmi veriler, yoksulluğun büyüklüğünü göstermektedir.

Oysa iktidarların görevinin, devletten yardım alan hane ve kişi sayılarını azaltmak olduğunu düşündüğümüzde, bu durum siyasi iktidarın başarılı olamadığını da göstermektedir.

Yoksulluk ancak, ülkenin zenginleşmesi, gayri safi milli gelirin artması ile ortadan kalkar.

Görünen o ki siyasi iktidar için yoksulluk, azaltılabilecek değil "yönetilebilecek” bir alan. İktidarın yoksulluğu yönetmesi ise, yardıma muhtaç ettiklerini kendine mecbur bırakarak “oy sadakati sağlama” şekilde kendini gösteriyor. Yoksulluk, insanları iktidara mecbur ettikçe, bu insanların risk alarak siyasi iktidarı değiştirme imkanları da azaldığını düşünüyor.

Dahası son dönemde izlediği politikalarla, emekliler başta olmak üzere çalışanları yoksullukta birleştirme hedefi gütmektedir.

Emekli maaşları arasındaki farkın azalması, memur ve çalışanların maaşları arasındaki farkın azalması bunun işaretidir. 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER