© Yeni Arayış

Psikolojik olarak “default pozisyondan çıkmak”: Anne-Babadan ayrılış ve birey olma süreci

Psikolojik açıdan, “default pozisyondan çıkmak” insanın kendi kararlarını alabilmesi, hatalarını sahiplenmesi ve kendi hayatına yön verebilmesidir. Ebeveynlerin koruyucu çerçevesinden çıkmak zor olsa da, birey olmak için bu bağımlılıktan sıyrılmak gerekir.

İnsan, doğduğunda “default pozisyon” diyebileceğimiz bir başlangıç noktasında yaşar. Bu pozisyon, çoğunlukla anne ve babamızın değerlerinden, toplumun kurallarından ve çocuklukta öğrendiğimiz kalıplardan oluşur. Güvenli ve tanıdık bir yer gibi görünse de, bu pozisyonda kalmak birey olmayı engeller. Gerçekten kendi kararlarını alabilen bir insan olabilmek için, bu kalıpları sorgulamak ve kendi doğrularını inşa etmek gerekir.

Anne ve babadan ayrılış, yalnızca fiziksel bir mesafe değil, psikolojik bir özgürleşmedir. Onların öğretilerini sorgulamak, değerlerini eleştirmek ya da kendi yolumuzu bulmak, bir tür ihanet değil, büyümenin ve olgunlaşmanın gereğidir. Bununla birlikte, bu süreçte ebeveynlerin katkılarını yok saymak değil, onların bize kattığı temelleri kendi hayatımıza uygun şekilde yeniden düzenlemek esastır.

Bu bağlamda, Carl Jung’un şu sözleri dikkate değerdir: “Bir ağacın dalları ne kadar yükseğe uzanırsa, kökleri de o kadar derine iner.” Birey olmak, köklerimizi reddetmek değil, o köklerden beslenerek kendi dallarımızı büyütmektir. Anne-babamızdan aldığımız her şey, yaşam yolculuğumuzda birer yapı taşıdır; ancak hangi yapıyı inşa edeceğimiz, yalnızca bizim seçimimizdir.

Psikolojik açıdan, “default pozisyondan çıkmak” insanın kendi kararlarını alabilmesi, hatalarını sahiplenmesi ve kendi hayatına yön verebilmesidir. Ebeveynlerin koruyucu çerçevesinden çıkmak zor olsa da, birey olmak için bu bağımlılıktan sıyrılmak gerekir. Tıpkı bir kuşun uçmayı öğrenmek için yuvadan çıkması gibi, ilk adımlarımız sarsıcı olabilir. Ancak özgürlüğü ve kendi varlığımızı hissetmek, yalnızca bu cesaretle mümkün olur.

Bu süreç, bir kopuş değil, daha anlamlı bir bağ kurmaktır. İnsan, ailesinin doğrularını körü körüne takip etmeyi bıraktığında, onları daha derin bir şekilde anlayabilir ve hayatına bilinçli bir şekilde entegre edebilir. Anne-babadan ayrılış, bir yuvadan uzaklaşmak değil, kendi yuvamızı inşa etmenin başlangıcıdır. Ve bu başlangıç, bizi kendimize götüren en güzel yolculuktur.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER