Özdemir Asaf ve yapay zeka
KÖŞE YAZILARIÖzdemir Asaf ve yapay zeka
DİSTOPİK BİR YAKIN GELECEK
Evrim teorisini İslam bakışından açıklayan yazarlar Adem’in Maymundan dönüşen ilk insan olduğunu söylerler. Kendinin bilincine varan ve çıplaklığının ayırdına varan maymun artık maymun olmaktan çıkmıştır. Yani “Elma” aslında bilinçtir. Hegel de bilmek mutsuzluk dememiş mi? Filmin kurduğu çerçevede ütopik olmaktan çok distopik bir yakın gelecekteyiz. Yapay zekanın bugün gelebildiği düzeye bakarsak 2024’ten daha bir geç tarih olmalı. Yapay zekanın dışında İnsanlık çok da fazla ilerleme kaydetmemiş görünüyor. Işınlanma yok, uçan arabalar yok, hap yiyecekler yok. Seks bugünden bir tık daha sanal. Mektup yazmanın nostaljik tadı tekrar keşfedilmiş. Ancak yeni teknolojiler mektup yazmak için kağıt ve kalemi dışlamış. Sizin adınıza eski usül mektup yazan şirketler var. Spike Jonze’un gelecek kurgusunda tüm parasını yapay zekaya yattığını söyleyebilirim. Jonze; Yapay zekanın insanlığın son icadı olduğuna emin. 1910’larda Amerikan Patent Enstitüsü başkanına atfedilen “icat edilecek her şey icat edildi” söyleminin yapay zeka hariç her şey için geçerli olduğuna inanıyor olmalı. Yapay zekayı programlayan yazılımcının tam da bugünün 4.0’ına eklendiği söylenen sezgisel yeteneklerin zirvesinde olduğu bir kurgu ile karşı karşıyayız.SEZGİSEL YETENEKLERİN ZİRVESİNDE OLDUĞU BİR KURGU
Aşk/Her kendisi de başka insanların duygularına aracı olan bir mektup yazıcının kendi duygularını keşfetmek için bir yapay zekayla buluşmasını anlatıyor. Yapay zekayı programlayan yazılımcının tam da bugünün 4.0’ına eklendiği söylenen sezgisel yeteneklerin zirvesinde olduğu bir kurgu ile karşı karşıyayız. Kahramanımız yoğun bir aşkın sonunda gelen hayal kırıcı bir boşanma ile yüzleşmektedir. Mektupları başka insanların arasındaki iletişime kapı açarken kendi dünyası anonim, kimliksiz ve içtenlikten kopuktur. Bu donuk hayatına renk katan yapay zekaya kadın sesi yüklemesi olur. Scarlett Johannson’un can verdiği bu ses sezgisel kapasitesi ile kısa sürede kahramanımızın duygu dünyasında yer alır. (GPT 4.0’ın seslerinden biri Scarlett’e benzediği için çıkan tartışmayı da kenarda tutalım) Programlanmış bir zekanın katıksız bir sezgisel güçle donatılmasının sonucu hayatın her anına çözüm bulan bu yapay zeka ile onu kullanan doğal zeka arasındaki yakınlaşma olur. Sizi anlayan bir sesin arka planında sadece 1 ve 0’lardan oluşan bir algoritmanın olması ne anlama gelir? Programlama kapasitesi sınırsız bir yazılımcının sizinle sonsuz olasılıkları içeren bir konuşma yapmaya hazır bir program yazmış olmasını göz ardı ederek buna bir gerçeklik atfedebilir misiniz? İşin bu kısmını fütüristlere bırakıp filmin kadın erkek ilişkisine dair söylediklerine bakalım. Filmi izleyen bir arkadaşım (ki sıkça gönül kırıklığından muzdariptir) filmin ana temasını şu cümleyle özetledi: İşletim sistemi de olsa, kadın kadındır. Canınıza okur, mevta eder. Erkek bakış açısından bu yorum kulağa hoş gelse de Joaquin Phoneix’in can verdiği ana karakterin pek de kolay bir erkek olmadığı ve işletim sistemi de olsa bir kadını mutsuz edebildiğini göz ardı etmemek gerek. İnsanların birbirlerini mutlu etmelerinin imkansızlığı üzerine bir hikaye bence Aşk. Kendi zihnimizle yön verdiğimiz bir yapay zeka ile bile bir süre sonra çatışıyorsak başka bir insandan bizi anlamasını beklemek hayalcilik olur. Yada başka bir insanı anlamaya çalışmak. Hayat insanları anlamaya yada kendimizi anlatarak üstesinden gelebileceğimiz bir şey değildir. İnsanlar birbirine teğet geçebilir en fazla. O kesişen tek noktayı büyütebilirseniz o tek noktanın içine ortak hayatınızı doldurabilirsiniz. Onun dışında aşkı anlatmak için yapay zekaya gerek yok Özdemir Asaf’ın dizeleri kafidir. Geleceğim, bekle dedi, gitti... Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu... Ama kimse ölmedi.İlginizi Çekebilir