Öz şefkat depresyondan korur mu?
KÖŞE YAZILARIÖz şefkat depresyondan korur mu?
STRES YAŞAYAN HERKES DEPRESYON GELİŞTİRMEZ
Ancak depresif duygu durumu incelerken bir şey daha gözümüze çarpar: Pek çok kişi hayatında stresli yaşam olayları deneyimlemiştir, pek çok kişi kayıplar ve ayrılıklar yaşar, ancak bu kişilerin hepsi her zaman bu ve benzeri olaylar sırasında ya da sonrasında depresyon geliştirmez. Bireysel farklılıklar bu durumların ya da olayların algılanışını, yorumlanışını ve kişi üzerindeki etkisini değiştirebilmektedir. Bu noktada "koruyucu faktörler" ve "risk faktörleri" kavramlarıyla karşılaşırız. Bazı kişilerin sahip oldukları kimi özellikler onları depresyon ya da başka psikolojik problemlere karşı daha dayanıklı hale getirirken, bazı kişilerin bazı özellikleri depresyona girme ya da başka bir psikolojik problem geliştirme risklerini arttırabilir. Bu faktörleri tanımak ve bilmek önemlidir. Çünkü herkes, öyle ya da böyle olumsuz düşüncelere sahiptir, ama herkes bu olumsuz düşüncelere kapılıp gitmez. Kapılıp gidenler, genellikle ruminatif düşünme biçimine sahip olanlardır. Ruminasyon en genel anlamıyla, kişinin içinde bulunduğu olumsuz durumu ve bu durumun ortaya çıkma sebeplerini kendini tekrarlayan, devamlı başa saran bir biçimde düşünmesi haline verilen isim. Bazı akademik çalışmalarda ruminasyonun, depresif hissetmenin altındaki temel bilişsel özellik olarak tanımlandığında dahi rastlayabiliriz. Ruminatif kişi, kendisini dış dünyadan soyutlayarak olumsuz içerikli düşüncesini, duygusunu ya da geçmiş olayı tekrar tekrar yoğun bir biçimde aklından geçirirken bulur ve böylelikle sorunuyla ilgili rahatlayacağını, bir sonuca/çözüm varacağını varsayar. Bu varsayım, kişinin ruminasyon döngüsünden çıkmasını zorlaştırır.Oysa ki bu zihinsel uğraş sırasında kişinin odaklandığı ve zihninde tekrarladığı şey, hoşnut olmadığı durumla ilgili şimdi ya da ileride ne yapabileceği değil, hoşnut olmadığı durumun ta kendisi ve bu durumun onda yarattığı duygulardır. Bu yüzden de ruminasyonun depresyonun başlamasında ya da sürmesinde etkisi olan risk faktörleri arasında gösterilmesi şaşılası değildir. Kristin Neff, öz şefkati en genel anlamıyla, kişilerin zorluklar, olumsuzluklar ya da başarısızlıklar karşısında kendilerini yaralayıcı bir biçimde eleştirmek ve yargılamak yerine, kendilerine gösterdikleri nezaket, anlayış ve farkındalık olarak ifade etmiştir.NEFF VE ÖZ ŞEFKAT
Bazı kişiler, yaşadıkları olumsuzluklar karşısında yoğun şekilde ruminasyon yapmak gibi stratejileri kullanırken ya da kendilerine karşı acımasız bir yargılama hali içinde olurken, bazıları daha farklı yollardan gider. Bu yollardan birisi ise kesinlikle öz şefkattir. Kristin Neff, öz şefkati en genel anlamıyla, kişilerin zorluklar, olumsuzluklar ya da başarısızlıklar karşısında kendilerini yaralayıcı bir biçimde eleştirmek ve yargılamak yerine, kendilerini gösterdikleri nezaket, anlayış ve farkındalık olarak ifade etmiştir. Bu kavram aynı zamanda, çabalamaya devam etmek için ihtiyacımız olan cesaretlendirici tutumu da içerisinde barındırır. Öz şefkat düzeyi yüksek bireyler, hata yaptıklarında, başarısız olduklarında ya da bir durum karşısında zorlandıklarında bunun tüm insanlara dair olduğunu düşünebilmekte ve kendilerine tıpkı yakın bir arkadaşlarına davrandıkları gibi şefkat ve destekle davranabilmektedirler. Bu beceriyi öğrenmenin ve geliştirmenin önemi pek çok akademik çalışmayla gösterilmiştir. Örneğin, Neff, Kirkpatrick ve Rude, 2007 yılında yaptıkları bir çalışmada, katılımcılarda öz şefkat düzeyinin artmasıyla birlikte ruminatif düşüncelerinin ve depresif semptomlarının azaldığını bulgulamışlardır. Kişinin kendisiyle olan ilişkisinde öz şefkatli bir tutum içerisinde olmasının, olumsuz duygulanım ve depresyon karşısında koruyucu bir işlevi olduğunu söylemek mümkündür. Bizim için yararı olmayan zihinsel uğraşlarımızı değiştirmenin ilk adımı, içinde bulunduğumuz kısır döngüyü fark etmektir. Bir başarısızlık ya da olumsuzluk sonrasındaki sebep ve sonuç ekseninde saplanıp kalmaya neden olan, devamlı aynı soruları sordurup çözüme dair yeni bir bakış açısı sunmayan ruminasyondan uzaklaşmak mümkün. Öz şefkat öğretileriyle birlikte, başarısızlıkları tüm insanlığa ait bir olgu olarak görebilir, içinde bulunduğumuz olumsuz durumu değiştirmek için yollar varsa aktif bir biçimde bunları arayabilir ve tüm bunları yaparken kendimize nazik davranarak ruminatif düşünme biçimi değiştirebiliriz. Sorunlarımız karşısında geliştirdiğimiz yoğun düşünme hali yerine “şimdi ve burada” noktasında kalarak geçmişteki olayın sebeplerini sorgulamayı bırakabilir, sadece soruna odaklanan ve kendini çevreden izole eden halimizde kalmak yerine, geçmişteki sorunun ya da olayın artık gerçekleşmiş olduğunu kabul edebilir ve kendimiz için ileriye yönelik işlevsel adımları atmaya başlayabiliriz.İlginizi Çekebilir