Oylar CHP’ye, oylar İmamoğlu’na!
SİYASETOylar CHP’ye, oylar İmamoğlu’na!
KOYU CHP’Lİ BİR AİLEYE MENSUBUM AMA HİÇ CHP’Lİ OLMADIM
Koyu CHP’li bir aileye mensubum, ama hiç CHP’li olmadım, hayatım ev/aile içi tartışmalarla geçti. Trabzonluyum, şehrimi çok severim, bağlantımı hiç koparmamaya özen gösteririm, ama siyasette hemşericilikten, hele Karadeniz taassubundan hiç hazzetmem. Bunu da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan hâlihazırdaki Başkan Trabzonlu olduğu için söylüyorum. Zira, zamanında AK Partisi içinde Gül-Erdoğan gerilimi çerçevesinde, Karadeniz dayanışması nedeniyle Erdoğan taraftarı olduğum bile söylendi. Tam da bu nedenle, şimdi söyleyeceklerimin de bu çerçevede algılanmasında kaygı duyuyorum. Maalesef, en aklı başında bildiğimiz insanların bile, söylenenden çok, ardında buzağı aramaya meraklı olduğu bir ortamdan bahsediyoruz. Bu mayın temizliğinden sonra, asıl konuya gelelim; yerel seçimlerde, CHP’nin, İstanbul’da İmamoğlu’nun desteklenmesi gerektiğini, hem de güçlü bir şekilde desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Aslında mevcut koşullar altında, bu konuda uzun boylu izahata gerek olmayabilirdi. Ancak, yakın çevremde bile bu konuda tereddütü olan pek çok insan var. Pek çokları gibi ben de CHP’nin sol siyasetin temsilcisi olmadığını, Kürt meselesi konusunda yeterince demokratik bir tavrı olmadığını düşünüyorum. Diğer taraftan, açık konuşalım, CHP içinde İmamoğlu-Kılıçdaroğlu rekabetinin gölgesi halen devam ediyor ve Kılıçdaroğlu’nun şahsından bağımsız da olsa, bu nedenle İmamoğlu’na destek vermekte tereddüt edenler var. Doğrusu, hangi gezegende yaşadıklarını merak ediyorum. ‘CHP’li belediyelerin yerel siyasetleri kötü, ama yine de desteklemeliyiz’ demek istemiyorum, sadece bu konuda kaygısı olanların dahi, bu seçimi yerel siyasetin ötesinde değerlendirmesi gerektiğini söylüyorum.BU SEÇİM YEREL SİYASETİN ÖTESİNDE DEĞERLENDİRİLMELİ
Normal koşullarda, yerel seçimlerin yerel siyasetleri öne çıkarması, genel siyasi tabloya ilişkin düşüncelerimizin arka planda kalması gerekirdi. ‘CHP’li belediyelerin yerel siyasetleri kötü, ama yine de desteklemeliyiz’ demek istemiyorum, sadece bu konuda kaygısı olanların dahi, bu seçimi yerel siyasetin ötesinde değerlendirmesi gerektiğini söylüyorum. Hâlihazırda, pek çokları gibi ben de, Türkiye’nin en önemli siyasi sorununun otoriter bir tek adam rejimi olduğunu düşünüyorum. Bu durumda, yerel seçimlerin bu tablonun değişmesi açısından önemi büyük. Malesef bu anlayış içinde olanlar da az değil, ama mesele ‘Erdoğan düşmanlığı’ değil, olmamalı. Mesele, muhalefet gücü ile dengelenmemiş bir iktidar yapısının otoriterlik yönünde başını alıp gitmiş olması. O nedenle, yerel seçimler, muhalefetin gücünü göstermesi, toplumun mevcut tablodan hoşnutsuz olan kesimlerinin sesinin duyulması, moral bulması açısından özel bir anlam taşıyor. Diğer taraftan, CHP’nin yerel seçimlerde başarılı olması durumunda, siyasal istikrarsızlık ortamı doğabileceği kaygısı yersiz değil. Ancak, böyle bir tablonun oluşmaması da, öncelikle iktidar partisinin tutumu ile belirlenecek. Sonuçta, iktidar partisinin CHP ve CHP’li belediyeleri, düşman olarak görmekten vazgeçmesi durumunda, ‘iki başlılık temelli’ istikrasızlık ihtimali ortadan kalmış olur. Dahası, siyasi kutuplaşmanın yarattığı toplumsal gerilim ve huzursuzluk yatışır. Dahası, muhalefetin gücünün artması, iktidar partisinin izlediği siyasetleri yeniden gözden geçirmesini sağlar. Son Başkanlık seçiminde muhalefet ittifakının seçimi kaybetmesine rağmen yüzde 48 gibi yüksek bir oy almış olması, bence Erdoğan tarafından iyi okundu ve yeni kabine bu zeminde şekillendi. Muhalefet cephesi ise tam tersi yönde bir okuma ile dağılıp, parçalandı. Bu açıdan da, hoyratça dağılan muhalefet cephesinin, yerel seçimlerde, bu kez seçmen tarafından oluşturulacak bir ittifakla, yeniden güç kazanması önemli bir fırsat sunuyor. Kısacası, ‘üzümün çöpü, armudun sapı’ demenin zamanı değil, gönül rahatlığı ile, oylar CHP’ye, seçmeni olduğum İstanbul’da oylar İmamoğlu’na diyebiliyorum. Son olarak, DEM Parti’nin bu seçimlerde siyasal bir aktör olduğunun altını çizecek ölçüde güçlenmesini de önemsemek gerekirdi, ancak ben otoriter bir rejimin pekiştiği bir ortamda Kürtlerin herhangi bir demokratik kazanımı olamayacağını düşünenlerdenim.İlginizi Çekebilir