Ortam ve yarattığı atmosfer
FELSEFE
Ortam ve yarattığı atmosfer
Ortam ve yarattığı atmosfer, hiçbir zaman kendiliğinden değildir, sürekli bir pazarlığın konusudur. Atmosfer yaratma kapasitesi, varlıkların etkinliğinin ve pazarlık güçlerinin ölçüsüdür.
Ortamlar, içlerinde yer alan bileşenlerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerin ürettiği atmosferlerdir. Atmosferler yalnızca duyusal maddi çevrelemeler yapmazlar, aynı zamanda çeşitli ruh durumları oluştururlar. Ortamların bağlamı tedirgin edici, mutluluk verici, heyecanlı, gergin, neşeli, kaotik, düzenli, sıkıcı ya da huzurlu olabilir. Her ortamın yarattığı duygu başkadır.
Ortamdaki ilişkiler ağı, nesnelerin ve öznelerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerin değişmez ve zorunlu bir sonucu değildir. Tüm ilişkiler her an dönüşme potansiyeli taşır. Bu potansiyel, ilişkileri alımlayan öznenin zihinsel ve ruhsal dönüşümü kadar, ortama yeni giren nesnelerin ve öznelerin de totaldeki ilişkiler ağını değiştirmesinden kaynaklanır. Yani ortam eş zamanlı olarak zihindeki izdüşümü ve maddi doku işbirliğiyle var olur. Nesneler ve özneler arası ilişkilerdeki her bir değişim, toplamdaki ilişkiler ağını değiştireceğinden, nesnelerin ya da öznelerin eksilmesi, artması ya da yerlerinin değiştirilmesi gibi maddi etkiler ve hiçbir şeyin yeri değiştirilmediği halde, gözlemci öznenin ortamdaki varlıklar arasındaki ilişkileri farklı biçimlerde algılaması gibi zihinsel/duygusal alımlama farkları atmosferi değiştirir. Maddi ve zihinsel/duygusal alımlamalar aynı anda da dönüşebilirler.
Dahası, dönüşüm bir yerden başladığında, sürekli olarak diğer bileşenlerin birbirleriyle kurdukları ilişkilere de bası yaptığından, her şey hızla değişme yoluna girer. Bu da değişimin başlangıcı ve sonu olmadığını gösterir. Çünkü hareket bir kez başladığında, sürekli olarak yeni hareketleri besleyeceğinden ve hareketin başlangıcı bilmediğimiz bir dönemden hızını aldığından, elimizde hareketini bir türlü yitirmeyen bir dönüşümden başka bir şey yoktur. Atmosfer sürekli değişir.
Ortamı – doğru olup olmaması gerekmez, önemli olan ikna ediciliğidir – en güçlü şekilde betimleyen, ilişkiler ağını görece daha basit şekilde açıklayan ve bu çözümlemeleri sürekli tekrarlayarak bir ezber kurmayı başaran öznelerin tasavvur ettikleri atmosfer, diğer özneleri de ele geçirir.
Ortam atmosferindeki bu sürekli değişim, zihinsel ve duygusal hallerimizin de sürekli değişmesine yol açar. Zihinsel ve duygusal olarak farklılaşan özne, ortama yeni motivasyonları çerçevesinde müdahale ettikçe, ortam atmosferi de maddi olarak yeniden dönüşür. Dahası, kendi zihinsel ve duygusal halleri değiştikçe, ortamı başka şekillerde betimleyerek, çözümleyerek, analiz ederek ya da kendi çıkarlarına uygun şekilde çarpıtarak dile getiren özne, dillendirme aracılığıyla ortamı farklı anlatılarla, bakış açılarıyla, kavrayışlarla, gelecek projeksiyonlarıyla çerçeveleyerek, başka öznelerin de, bu ortama kendi ürettiği söylem bağlamında bakmasına yol açar; ortamdaki ilişkiler ağının bazılarını öne çıkarır, bazılarını görmezden gelir, bazen olmayan ilişkilerin var olduğunu ileri süre(bili)r, çeşitli ilişki tiplerini kasıtlı olarak gizler, birçoğunu da kasıtsız olarak gözden kaçırır. Yani kendi zihinsel ve duygusal haline/konumuna/ideolojisine/gereksinimine göre ortamdaki ilişki ağlarını başkalarına başka türlüymüşçesine yansıtır.
Böylece ortama ilişkin bir giydirme yaparak, başka öznelerin içinde bulundukları ortamı değiştirmese de, o ortama ilişkin hissettiklerini değiştirerek atmosferi dönüştürmüş olur. Bu değişim ve dönüşüm, özneler arası söylemlerle hiç bitmeyen bir pazarlıklar silsilesine açılır. Ortamı – doğru olup olmaması gerekmez, önemli olan ikna ediciliğidir – en güçlü şekilde betimleyen, ilişkiler ağını görece daha basit şekilde açıklayan ve bu çözümlemeleri sürekli tekrarlayarak bir ezber kurmayı başaran öznelerin tasavvur ettikleri atmosfer, diğer özneleri de ele geçirir. Fakat bu atmosfer kurma becerisi, sürekli bir özneler arası pazarlığa tabi olduğundan, atmosfer her daim dalgalıdır ve üstünlük kuran atmosfer betimlemeleri her zaman değişir.
Sisteme dışarıdan enjekte edilen her büyük enerji, ortam içerisindeki ilişki ağlarını, hali hazırdaki duruma oranla - az ya da çok – değiştirir ve böylece ortam da geri dönüşsüz şekilde dönüşmüş olur.
Bu sürekli dönüşen özneler arası betimlemelere dayalı olarak değişen atmosfer, ortama yeni giren ya da ortamı terk eden her bileşenin, bileşenler arasındaki tüm ilişkileri bir şekilde etkilemesinden ötürü, maddi olarak da eş zamanlı şekilde dönüşmektedir. Yani ortamlar, barındırdıkları varlıklardaki değişimlere, öznelerin onlara ilişkin bakışlarına ve özneler arası söylemlerin baskınlığın değişmesine bağlı olarak değişen atmosferler üretirler.
Atmosfer kurucu bir özne olmak, ortamdaki ilişkiler ağını, başkalarını ikna edecek, onların ortama bakışını dönüştürecek biçimde betimlemekle ve bu betimlemeyi olabilecek en çok sayıda kişiye kabul ettirmekle mümkündür. Atmosfer yaratmak için önce betimlemek ve ardından ortamı betimlenen şekilde kurgulamak için ortama yeni nesneler sokmak, bazı nesneleri ortadan kaldırmak ve bazı ilişki biçimlerini yeniden kurgulamak da mümkündür. Fakat bu ancak, ortama çok büyük bir enerji sokmak ve bu enerji girdisinin sürekli olarak yoğun tutulmasıyla sürdürülebilir. O yüzden bir ortamın atmosferini sürekli olarak maddi bileşenlerin birbirleriyle olan ilişkilerinden çok daha farklı bir biçimde betimleyerek, diğer öznelere bu şekilde kabul ettirmek, sistemin ancak tansiyonunun her daim yüksek tutulmasıyla olabilir.
Hiçbir özne uzun süre böylesine yüksek tansiyon sağlayamayacağından, baskın olmak isteyen özneler, enerji sarfiyatının makul seviyelere çekilmesi adına ortamın maddi dokusunu, kendi tarif etmiş oldukları ilişkiler ağına uyacak şekilde yeniden düzenlemeye girişirler. Yani maddi ilişkiler ağına uygun olmayan fikir/betimleme/tasarı, önce yoğun bir dışsal enerji ile ortama enjekte edilir, ardından da ortamın kendisi bu isabetsiz fikir/betimleme/tasarı çerçevesinde yeniden yaratılmaya çalışılır. Bu girişimler hiçbir zaman tam bir başarı sağlamaz fakat neredeyse hiçbir zaman da tam bir başarısızlıkla sonuçlanmaz. Sisteme dışarıdan enjekte edilen her büyük enerji, ortam içerisindeki ilişki ağlarını, hali hazırdaki duruma oranla - az ya da çok – değiştirir ve böylece ortam da geri dönüşsüz şekilde dönüşmüş olur.
Ortam ve yarattığı atmosfer, hiçbir zaman kendiliğinden değildir, sürekli bir pazarlığın konusudur. Atmosfer yaratma kapasitesi, varlıkların etkinliğinin ve pazarlık güçlerinin ölçüsüdür.