Ortadoğu’da üç ülke, üç Dürzî lider: Tarif, Hicri ve Canbolat
DIŞ POLİTİKAİsrail devletiyle yakın ilişkilere sahip olan ve Arap kimliğinin altını çizmekte ısrarcı olmayan Dürzîler, 1948 işgalinden sonra topraklarını terk etmemişti. Günümüzde İsrail ordusunda silah altına alına tek azınlık olan Dürzîler, devletle olan yakın ilişkilerinin faydasını hemen her alanda görüyor ki bunda en büyük pay kuşkusuz cemaat lideri Şeyh Tarif’e ait.
Sünni İslamcılara duydukları güvensizlik, İsrail’de yaşayan mezhepdaşlarının cazip teklifleri ve İsrail himayesi (hatta ilhak?) ihtimali, hâlihazırda Dürzîlerin Şam yönetimiyle ilişkilerinin daha hassas ve nazik kılıyor. İsrail’in “Dürzîlere dokunanı yakarım!” tavrı bu şartlarda Şam yönetiminin elini kolunu bağlıyor, ancak önümüzdeki dönemde bu çatışma dinamiği yakından takip edilmesi gereken yakıcı bir konu olmayı sürdürecek.
Bir önceki yazımda, Ortadoğu’da dört ayrı ülkede azınlık olarak yaşayan ve ana akım Şiilikten erken dönemde ayrışmış bir mezhepsel topluluk olan Dürzîlerin, İsrail’le Suriye arasındaki tartışmalı konumuna ve yeni Suriye’deki muhtemel geleceklerine değinmiştim.
Bu yazıda ise, Dürzîlerin hem nüfus hem de politik kompozisyon itibariyle etkili olduğu Lübnan, İsrail ve Suriye’deki cemaatlerinin üç ayrı liderine odaklanarak, bu isimler etrafında oluşan siyasi nüfuz alanlarına değineceğim. Bu isimlerin ikisi dini lider, biri ise siyasi bir figür: İsrail’de Şeyh Muvaffak Tarif, Suriye’de Şeyh Hikmet el-Hicri ve Lübnan’da Velid Canbolat.
İsrail’de halinden memnun bir Dürzî şeyh: Muvaffak Tarif
Son dönemde adı daha sık duyulur olan din adamı ve İsrail Dürzî Dini Konseyi Başkanı Muvaffak Tarif, 1963’te Filistin’in kuzeyindeki Celile bölgesinde yer alan Dürzî köyü Culis’te (Cols) doğdu. Dini eğitimini Lübnan’da alan Tarif ayrıca Kinyat Ono’da lisans düzeyinde hukuk öğrenimi de gördü. Ekim 1993’te saygın bir cemaat lideri olan dedesi Şeyh Emin Tarif’in isteği üzerine onun yerine getirildi, 1997’de ise İsrail Dürzî cemaatinin liderliğine seçildi. Tarif, Dürzîler için mukaddes kabul edilen Şuayb Peygamber Kabri, Hızır Türbesi gibi kutsal ziyaret yerlerinin muhafızı sıfatıyla prestijli bir konumda bulunuyor.
İsrail’deki Arap nüfusunun yaklaşık %10-15’ini oluşturan ve 140-150 bin civarındaki nüfuslarıyla ülkenin önemli azınlıklarından biri olan Dürzîler, İsrail nüfusunun da yaklaşık %1,6’sını temsil ediyor. Knesset için uygulanan %3,25’lik baraj, Dürzîleri politik sahnede önemli bir aktör haline getiriyor. Nitekim parlamento seçimleri öncesi Başbakan Netanyahu ile basına poz veren Tarif, kendi cemaatinin nüfusunun üzerinde bir oranla siyasette temsil edilmesini sağlıyor. Örneğin 2009 seçimlerinde 120 üyeli Knesset’e beş Dürzî milletvekili seçilirken, 2020 seçimlerinde bu sayı üç olmuştu.
İsrail devletiyle yakın ilişkilere sahip olan ve Arap kimliğinin altını çizmekte ısrarcı olmayan Dürzîler, 1948 işgalinden sonra topraklarını terk etmemişti. Günümüzde İsrail ordusunda silah altına alına tek azınlık olan Dürzîler, devletle olan yakın ilişkilerinin faydasını hemen her alanda görüyor ki bunda en büyük pay kuşkusuz cemaat lideri Şeyh Tarif’e ait. ABD’li senatör ve siyasetçilerden BAE lideri Muhammed bin Zayed ve Rusya’nın Ortadoğu Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov’a kadar çok sayıda uluslararası etkili aktörle temas halinde olan Muvaffak Tarif, şimdiden bölgedeki en önemli dini/politik liderler arasında yer alıyor. İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki işgali ve Suriye Dürzîleriyle yakın temaslarında da kilit isim yine Şeyh Tarif; ismini Ortadoğu sahnesinde önümüzdeki dönemde daha sık duyacağız.
Hikmet el-Hicri’nin son dönemde İsrail’le yakınlaşan ilişkileri, himaye-patronaj iddiaları ve İsrailli hükümet yetkililerinin Suriye Dürzîlerinin hamiliğine soyunan açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda, bu ziyaret sadece dini bir anlam taşımıyor ve yakın gelecekte sahada değişebilecek güç dengelerinin de işaretçisi olarak okunabilir.
İsrail’le Sünni İslamcılar arasında tedirgin bir Dürzî şeyh: Hikmet el-Hicri
2010 nüfus sayımına göre Suriye toplumundaki üçüncü büyük dini/mezhepsel topluluk olan Dürzîler, yaklaşık 700 binlik nüfuslarıyla ülkenin %3,2’sini oluşturuyor. Baas döneminde kimlik temelli belirli rahatsızlıkları olsa da genel anlamda merkezi yönetimle uyumlu yaşayan Dürzîler, 2011’de başlayan Suriye İç Savaşı’nda zaman zaman Şam’la arasına mesafe koyarak muhalefete daha yakın bir tutum takınsa da “yeterince muhalif davranmamakla” suçlandı. Bu nedenle kimi zaman IŞİD ve diğer İslamcı silahlı grupların saldırılarına uğrayan Dürzî topluluk için sınırın hemen güneyindeki İsrail Dürzîleri önemli bir destek işlevi gördü.
Dürzî cemaatinin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, Suriye İç Savaşı boyunca Dürzîlerin cemaat halinde bir arada tutulması ve silahlı çatışmalarda ağır yara almaması için büyük gayret gösterdi. Bu dönemde, Tarif’in İsrail’de dönüştüğü gibi etkili bir uluslararası diplomatik figür haline gelmese de, bilhassa Beşar Esad’ın 8 Aralık 2025’te ülkesinden kaçması sonrasında oluşan geçiş döneminde daha fazla ön plana çıkmaya başladı.
Yeni dönemde Şam’daki Sünni İslamcı yönetime dair endişelerini gizlemeyen Dürzîler, Süveyde merkezli de facto özerk bir yönetim kurmuş durumdalar ve tüm çağrılara rağmen silahlı yapılarını lağvetmediler. Ahmed el-Şara ve askeri yönetimin Şam ve Süveyde’de zaman zaman gerginleşen durum sonrası silah bırakma ve uzlaşı tekliflerini şimdilik geri çeviren Hikmet el-Hicri yönetimindeki Dürzîler, son dönemde İsrail’e daha sıcak mesajlar vermeye başladı ki bunun HTŞ ve yeni Şam yönetiminde ciddi bir tepki biriktirdiği sır değil.
Son olarak, geçtiğimiz günlerde (Mart 2025) Suriyeli Dürzîlerden oluşan yaklaşık yüz kadar din adamı ve cemaat ileri geleninden oluşan bir heyet, İsrail Dürzîlerinin ruhani lideri Şeyh Muvaffak Tarif’in daveti üzerine İsrail’e giderek Hz. Şuayb Peygamber kabrini ziyaret etti ve Şeyh Tarif ile de bir araya geldi. El-Hicri, Şam yönetimini “aşırılıkçı” olarak nitelendirirken, Netanyahu hükümetini “misafirperver bir ev sahibi” olarak gördüğünü ifade etti.
Hikmet el-Hicri’nin son dönemde İsrail’le yakınlaşan ilişkileri, himaye-patronaj iddiaları ve İsrailli hükümet yetkililerinin Suriye Dürzîlerinin hamiliğine soyunan açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda, bu ziyaret sadece dini bir anlam taşımıyor ve yakın gelecekte sahada değişebilecek güç dengelerinin de işaretçisi olarak okunabilir. Bugünlerde Şara yönetimi YPG ile imzalanan uzlaşıya benzer bir metni Dürzîler ile de imzalamak için girişimlerde bulunuyor, ancak Dürzîlerin İsrail’le ilişkileri bu uzlaşı görüşmelerinde belirleyici dinamiklerden biri olacak.
Canbolat, uzun yıllardır İsrail karşıtlığı ve işgale karşı duruşuyla tanınan bir isim. 3 Mart 2025’te yaptığı şu açıklama da Suriye’deki Dürzîlerin Şam’la ilişkilerine dair perspektifini yansıtıyor: “Siyonizm Dürzîleri kendi amaçları için kullanıyor. Şam'a giderek Suriye yönetiminin bölgedeki otoritesini ‘teyit edeceğim’, bazı zayıf iradeli insanları iç savaşa sürüklemek istiyorlar.”
Lübnan ve Ortadoğu siyasetinin gediklisi bir Dürzî lider: Velid Canbolat
1949 doğumlu Velid Canbolat, Lübnan siyasetindeki etkin aktörlerden biri ve kısa süre öncesine kadar İlerici Sosyalist Parti’nin başkanlığını yürüten, İsrail karşıtı çizgisiyle tanınan önemli bir politik lider. Anne tarafından, Osmanlı’nın son dönem önemli aydınlarından Emir Şekib Arslan’ın torunu olan Velid Canbolat, Filistinlilerin Lübnan’daki en büyük hamilerinden biri olan babası Kemal Canbolat’ın 1977’de suikasta kurban gitmesinin ardından Lübnan Dürzîlerinin liderliğini devraldı. Lübnan nüfusunun yaklaşık %5’ini oluşturan (yaklaşık 300 bin) Dürzîler, İsrail ve Suriye’deki mezhepdaşlarının aksine Arap kimliklerini daha fazla vurguluyor ki bunda Canbolat’ın kişisel otoritesinin ve politik yönelimlerinin payı büyük.
Siyasi kariyerinden önce bir dönem gazetecilik de yapan Canbolat, Lübnan’ın son yarım asırda karşılaştığı hemen tüm siyasi krizlerde kimi zaman aktif bir taraf, kimi zaman da arabulucu olarak önemli rol oynadı. İsrail işgali yıllarında Şiilerin güçlü temsilcisi Hizbullah ve Hasan Nasrallah’la işbirliğine giden Canbolat, uzun yıllar mücadele ettiği Baas ve Esad’ın devrilmesi sonrası Suriye Dürzîlerinin İsrail himayesine girme ihtimali belirdiğinde yine sahaya inerek aktif bir tutum takındı.
HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesi sonrası, Şam’ın Dürzî banliyölerinin yanısıra Havran ve Süveyde’de ortaya çıkan gerginlikler ve İsrail faktörünün etkisini azaltılması için çaba sarfeden Canbolat, Aralık 2024’te önce Şam’da Ahmed el-Şara ile sıcak bir görüşme gerçekleştirmiş, ardından Ankara’ya gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelmişti. Canbolat, uzun yıllardır İsrail karşıtlığı ve işgale karşı duruşuyla tanınan bir isim. 3 Mart 2025’te yaptığı şu açıklama da Suriye’deki Dürzîlerin Şam’la ilişkilerine dair perspektifini yansıtıyor: “Siyonizm Dürzîleri kendi amaçları için kullanıyor. Şam'a giderek Suriye yönetiminin bölgedeki otoritesini ‘teyit edeceğim’, bazı zayıf iradeli insanları iç savaşa sürüklemek istiyorlar.”
***
Suriye’deki Dürzîler, güneyde Golan’daki İsrail işgalinin Şam’a bu kadar yakınlaştığı bir dönemde iki ülke sınırında stratejik bir bölgede yaşadıkları için günümüzde her zamankinden daha fazla projektörleri üzerlerine çekmiş görünüyor. Sünni İslamcılara duydukları güvensizlik, İsrail’de yaşayan mezhepdaşlarının cazip teklifleri ve İsrail himayesi (hatta ilhak?) ihtimali, hâlihazırda Dürzîlerin Şam yönetimiyle ilişkilerinin daha hassas ve nazik kılıyor. İsrail’in “Dürzîlere dokunanı yakarım!” tavrı bu şartlarda Şam yönetiminin elini kolunu bağlıyor, ancak önümüzdeki dönemde bu çatışma dinamiği yakından takip edilmesi gereken yakıcı bir konu olmayı sürdürecek.
İlginizi Çekebilir