Ortadoğu savaş sanatıdır!
DIŞ POLİTİKASavaş, şiddet ve çatışma üretmek konusunda çok bereketli olan Ortadoğu kimliklerinin ve kültürlerinin, barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü, çatışma çözümü konularında hiçbir yetenekleri, kapasiteleri ve kaynakları bulunmamaktadır. Ortadoğu’da barış sanatı yoktur, savaş sanatı vardır. Ortadoğu’nun acı, üzücü ve yıkıcı gerçekliği maalesef budur.
7 Ekim’de 2023 tarihinde HAMAS, Aksa Tufanı adını verdiği operasyonla paramotorlarla İsrail’e girerek bin iki yüzden fazla İsrailli sivili öldürmüş ve üç yüze yakın sivili de rehin almıştır. 7 Ekim saldırısından sonra İsrail, Gazze ve Batı Şeria başta olmak üzere HAMAS’ın hakim olduğu yerlere yönelik uzun sürecek bir savaşa girişmiştir. İsrail saldırıları sonucu Gazze’de binlerce kişi hayatını kaybetmiş, HAMAS’ın askeri ve siyasal örgütlenmesinin etkisiz hale getirilmesi amaçlanmıştır. HAMAS’ın siyasi lideri İsmail Heniyye, 31 Temmuz 2024 tarihinde İsrail’in füze saldırısı sonucu Tahran’da öldürülmüştür.
7 Ekim’den sonra İsrail, yeni bir savaş ve güvenlik doktriniyle hareket etmektedir. İsrail, başdüşmanları olarak gördüğü HAMAS’ı, Hizbullah’ı, Yemenli Husileri ve İran’ı nerede olursa olsun vurmayı, İran ve vekil güçlerini bir bütün olarak etkisizleştirmeye dayanan yeni bir güvenlik ve savaş doktrinini uygulamaya koymuş durumdadır. Kısa sürecek savaşlarla sonuç alma anlayışını terkeden İsrail, çok cephede tamamen modern ve siber teknolojilerin kullanıldığı ve uzun sürecek savaşlarla düşmanlarını etkisiz bırakma doktrinini benimsemiştir. İsrail, İran’ı yılanın başı ve asıl düşman olarak görmektedir. İsrail, 25 Aralık 2023 tarihinde İranlı General Razi Musavi’yi, 20 Ocak 2024 tarihinde ise İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü komutanlarından Tuğgeneral Sadegh Omidzadeh’yi füze saldırılarıyla öldürmüştür.
İsrail-HAMAS savaşının yoğunlaşması üzerine Hizbullah, İsrail’e roket ve füze saldırılarında bulunarak İsrail’in Gazze’de HAMAS üzerindeki baskısını azaltmaya çalışmıştır. Hizbullah’ın füze saldırıları sonucu Lübnan’a yönelik operasyonlara başlayan İsrail, Lübnan’la olan sınırını boşaltmış ve buraya büyük bir askeri yığınak yapmıştır. İsrail, Hizbullah’ın en üst düzey komutanlarından Fuad Şükür’ü 20 Temmuz 2024 tarihinde öldürdü. Daha sonra İsrail, siber savaşın en yıkıcı pratiklerinden birini uygulamaya soktu. Hizbullah’ın önemli kadrolarının kullandığı pager ve walkie-talkie tarzı iletişim cihazlarına 17-18 Eylül 2024 tarihlerinde siber saldırılarda bulundu.17-18 Eylül siber saldırıları sonucu Hizbullah kadrolarından 37 kişi ölmüş ve üçbine yakın kişide yaralanmıştır.
27 Eylül 2024 tarihinde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Beyrut’aki karargahında İsrail tarafından düzenlenen bir hava saldırısıyla öldürülmüştür. Nasrallah’ın öldürülmesinden sonra İran, iki yüze yakın balistik füzeyle İsrail’in tümüne yönelik saldırılar yaptı. Demir Kubbe olarak adlandırılan İsrail hava savunma sistemi, İran’ın attığı füzeleri havada büyük ölçüde etkisiz hale getirmiştir. İran’ın İsrail’e yaptığı saldırı, mevcut çatışma halinin açık bir şekilde İran-İsrail savaşı aşamasına evrildiğini göstermektedir. Nasrallah’ı öldürmekle İsrail, istediğini elde etmiştir. İsrail, artık İran’ın Hizbullah, HAMAS ve Husiler gibi vekil güçleriyle değil, direkt olarak İran’la savaşacaktır. Bundan sonra dünya, İsrail-İran savaşında daha çok saldırıya, şiddete, suikaste, katliama, ölüme ve yıkıma şahitlik edecektir.
Yaşadıkları yerleri çatışma ve savaş etrafında kurgulayan taraflar, yapmış oldukları kavramsallaştırmaya uygun olarak savaş ve şiddet üretmektedirler. Savaş yapmakta çok usta olan tarafların şiddet pratikleri ve operasyonları ışığında Ortadoğu’nun savaş sanatı olduğu tesbitini yapmak mümkündür.
TARAFLAR, KAVRAMSALLAŞTIRMALARINA GÖRE ŞİDDET ÜRETMEKTE
Bir yıldan fazla süren çatışma ve savaş durumuna baktığımız zaman tarafların, klasik ve modern savaş yöntemlerini ustalıkla kullandıklarını görmekteyiz. 7 Ekim’de HAMAS’ın İsrail’e yönelik düzenlediği düzenlediği paramotor saldırısı, bütün dünya için büyük şok edici bir sürpriz olmuştu. İsrail’in Hizbullah kadrolarına yönelik gerçekleştirdiği pager and walkie-talkie dijital saldırıları, siber savaş alanında bir ilki oluşturmaktadır. İran, İsrail’e yaptığı hava saldırılarında hipersonik Fettah füzelerini kullanmıştır. Taraflar, savaş sanatının bütün imkanlarını ve araçlarını birbirlerine karşı kullanmaktadırlar. Taraflar, Ortadoğu’yu bir savaş ve çatışma coğrafyası olarak kavramsallaştırmaktadırlar.
Direniş Ekseni kavramıyla Lübnan, Suriye, Yemen ve Filistin şeklinde Ortadoğu’yu kendisine göre haritalandıran İran, Ortadoğu’da egemenliğini ve nüfuzunu korumaya çalışmaktadır. İran, Lübnan, Suriye, Yemen, HAMAS, Hizbullah, Husiler, İslami Cihad ve İŞİD gibi kendisine tehdit gördüğü güçlere göre Ortadoğu’yu haritalandıran İsrail, ne olursa olsun varlığını ve gücünü korumaya çalışmaktadır. Kendi siyasal ajandalarına göre Ortadoğu’yu haritalandıran İsrail ve İran, bölgeyi dinselleştirilmiş ve güvenliksiz bir bölge olarak kurgulamaktadırlar ve kullanmaktadırlar. Yaşadıkları yerleri çatışma ve savaş etrafında kurgulayan taraflar, yapmış oldukları kavramsallaştırmaya uygun olarak savaş ve şiddet üretmektedirler. Savaş yapmakta çok usta olan tarafların şiddet pratikleri ve operasyonları ışığında Ortadoğu’nun savaş sanatı olduğu tesbitini yapmak mümkündür.
Kültürleriyle, kimlikleriyle, mezhepleriyle, mitolojileriyle, kabileleriyle, örgütleriyle, aile-akrabalık ilişkileriyle, doğal kaynaklarıyla Ortadoğu, şiddet üretmektedir. İsrail-Arab çatışmasını ve İsrail-İran çatışmasını, bir güç savaşı olduğu kadar bir kültür savaşı olarak değerlendirmek mümkündür.
ORTADOĞU ŞİDDET ÜRETMEKTEDİR
Ortadoğu’nun savaş ve şiddet demek olduğunun çok derin sosyal, kültürel, dini, mezhebi, coğrafi, stratejik ve jeolojik kaynakları vardır. İran, HAMAS ve Hizbullah, siyasal İslam ideolojisi ışığında kontrol ettikleri yerlerde teokratik bir şeriat düzeni kurmkta ve uygulamakktadırlar. Şia-Sünni ayırımı, mezhep kaynaklı çok derin bir çatışma dinamiğidir. İsrail, Yahudileri ve Yahudi devletini koruma adına ne olursa olsun düşmanlarını yok etme politikasını uygulamaktadır. Ortadoğu’da kültür ve kültürel farklar, çatışmanın ve savaşın bizzat kaynağıdır. Kültürleriyle, kimlikleriyle, mezhepleriyle, mitolojileriyle, kabileleriyle, örgütleriyle, aile-akrabalık ilişkileriyle, doğal kaynaklarıyla Ortadoğu, şiddet üretmektedir.
İsrail-Arab çatışmasını ve İsrail-İran çatışmasını, bir güç savaşı olduğu kadar bir kültür savaşı olarak değerlendirmek mümkündür. Ortadoğu kültürleri ve kimlikleri, bütün katılıklarıyla ve kapalılıklarıyla, sürekli olarak savaş, şiddet ve çatışma üretmektedirler. Savaş, şiddet ve çatışma üretmek konusunda çok bereketli olan Ortadoğu kimliklerinin ve kültürlerinin, barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü, çatışma çözümü konularında hiçbir yetenekleri, kapasiteleri ve kaynakları bulunmamaktadır. Ortadoğu’da barış sanatı yoktur, savaş sanatı vardır. Ortadoğu’nun acı, üzücü ve yıkıcı gerçekliği maalesef budur.
İlginizi Çekebilir