© Yeni Arayış

Ortadoğu coğrafyasında yabancı bir unsur: AKP

Ortadoğu coğrafyasında yabancı bir unsur: AKP

İki farklı dili konuşan ancak birbirlerine çok benzeyen toplumsal ve siyasal yapısı olan iki ülkedir Türkiye ve Suriye. Birçok unsurun ortak olduğu bu devlet için “yabancı” olan unsur nedir peki? AKP, yani Müslüman Kardeşlerdir, cihatçılardır. Tarihsel olarak bu toprakların, halkların dokusuna uymadı bu unsurlar, oluşumlar. Şimdi bunlardan siyasal olanın uyum sağlama, silahlı olanın bitme zamanı geldi artık. Suriye her zaman ve özellikle oğul Esad döneminde Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek istedi. Esad bu konuda adımlar attı da. 2011 öncesinde Suriye Türkiye’yi “Batı’ya açılan yolun kapısı” olarak görüyordu. Esad o dönemde AB üyeliği değil ama AB ile en azından gümrük birliği anlaşması yapmış olan Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri geliştirerek “AB’ye komşu olmak” istiyordu. Diğer yandan Baba Esad döneminde İran ile stratejik ilişkiye doğru giden bir süreç başlatılmış olsa da Oğul Esad’ın gönlünde “Türkiye modeli” yatıyordu. “İran modelinin” hiçbir zaman için Suriye’de şansı olmadı, Suriye yönetimi de kendisine sosyal, dinsel, yönetsel açıdan İran’ı hiç örnek almadı. Bundan bağımsız olarak da Beşşar Esad döneminde Suriye Türkiye’ye yönelimi stratejik bir hamle olarak gördü. İki ülke toplumunun birbirlerine benzer çok yanları var. Suriye diğer birçok Arap ülkesine göre Batı ve değerleri ile tarihsel açıdan da daha içli dışlı bir ilişkiye sahip. Selevkos kralının kızının (Europa) ismini alan Avrupa her zaman Suriye coğrafyası için yakın coğrafya oldu. Fransa, ABD ve diğer bazı batı ülkeleri imkanı olan Suriyeliler için yaşamlarının diğer ayağını oluşturuyordu. 2. Dünya savaşı sırasında Avrupalıların mülteci olarak sığındığı bir ülkeden bahsediyoruz. Arap dünyasının ilk parlamentolarından, ilk kadın milletvekillerinden, ilk komünist milletvekillerinden birinin ortaya çıktığı bir ülke burası. Kadının seçme ve seçilme hakkı, okuma yazma oranı, üniversitelerdeki ihtisas alanlarını da göz önüne aldığımızda Suriye’nin Ortadoğu’da Batı mantalitesi ve yaşam tarzına et yatkın ve yakın ülke olduğu söylenebilir. Bu özellikle 60-70’lerde daha çok görülen bir durumdu. Ancak 90’lardan itibaren Sovyetler ile ilişkilerin ve entellektüel birikimin kesilmeye başlaması, dünya konjonktüründeki ve toplumlardaki değişimden Suriye de nasibini aldı ve günümüzdeki profil ortaya çıktı. Türkiye Suriye için Batı’ya açılan kapıydı ve Esad bu esas üzerine hareket ediyordu. 2011’e kadar. Sonrası malum. 70’lerde sadece Ortadoğu’ya değil, dünyaya doktor ihraç eden ve şu anda sadece Almanya’da 6300 doktoru çalışan Suriye’nin bir kısmı harap edildi.

TÜRKİYE SURİYE İÇİN BATI’YA AÇILAN KAPIYDI

Yine de özet olarak Türkiye Suriye için Batı’ya açılan kapıydı ve Esad bu esas üzerine hareket ediyordu. 2011’e kadar. Sonrası malum. 70’lerde sadece Ortadoğu’ya değil, dünyaya doktor ihraç eden ve şu anda sadece Almanya’da 6300 doktoru çalışan Suriye’nin bir kısmı harap edildi. İdeal olana ne kadar yakındır tartışılır ancak iki ülke de laik sistemi muhafaza etmeye çalışıyor. İçeride AKP’nin politikaları elbette tartışmalıdır ancak Suriye yönetiminde bu kararlılığın devam ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İki ülkenin de “Kürt problemi” var ve ikisi de benzer yaklaşımlara sahip. Eskiden Türkiye parlamenter sistem ile yönetiliyordu, Suriye başkanlık istemi ile. Şimdi Erdoğan da başkanlık sistemine döndü. Parlamento bireylerin çatır çatır tartışıldığı ancak nihai kararın hakim parti ve onun lideri tarafından verildiği sistem Tek fark şu: Erdoğan parti genel başkanı, Esad parti genel sekreteri. İki devlet de tek parti sistemi ile yönetiliyor. Suriye’de bazı patilerin içinde olduğu “Ulusal İlerici Cephe” var, Türkiye’de Cumhur İttifakı. Bu cephe ve ittifakın dışında kalanlar iktidara göre genellikle “makbul değil.” Suriye’de bir zamanlar yarı - sosyalist sayılabilecek bir ekonomik sistem hakimdi (tarifi kolay değil). Türkiye piyasa ekonomisinin dışına çıkılma tehlikesinin belirdiği her zaman darbeler yaşadı ve piyasa ekonomisini kararlılıkla sürdürdü. Oğul Esad da 2000’de görev geldiğinde liberal ekonomiye geçmek için adımlar attı. Ancak Türkiye’deki Alaturka liberal anlayış hangi mahzurları getirdiyse Suriye’de de aynısı oldu ve 2011’in nedenlerinden biri de budur. İki ülkede de rüşvet ve yolsuzluk hatırı sayılır şekilde yaygındır. Birçok unsurun ortak olduğu bu devlet için “yabancı” olan unsur nedir peki? AKP, yani Müslüman Kardeşlerdir, cihatçılardır. Tarihsel olarak bu toprakların, halkların dokusuna uymadı bu unsurlar, oluşumlar. Şimdi bunlardan siyasal olanın uyum sağlama, silahlı olanın bitme zamanı geldi artık.

YABANCI UNSURLAR

Suriye sağlık ve eğitim bakımından Türkiye’den daha ilerideydi. Her köye yol, kreş, ilk okul, ortaokul, hemen hepsinde lise, sağlık ocağı, yerleşim biriminin büyüklüğüne göre ise hastane var(dı). Temel sağlık ve eğitim tamamen parasızdı. Türkiye’de hiçbir zaman öyle olmadı ve hatta AKP döneminde özelleştirme ile birlikte sağlık “lüks ürün” sayılmaya başlandı. Basın özgürlüğünde Türkiye geçmişte çok daha iyi durumdaydı. Ancak AKP dönemi ile birlikte Suriye’deki sıkı sansür uygulamasına geçildi ve böylece bir alanda daha Erdoğan BAAS’a yaklaştı. BAAS tüzüğüne bakılacak olursa çok ilerici bir parti ve gerçekten de konjonktürün değişik olduğu geçmişte aydınlanmacı bir politika izledi. Ancak daha sonra yavaş yavaş dejenere olduğu ve torpil partisine dönüştüğü eleştirileri yapılmaya başlandı - ki bu eleştiriler haklıdır. Askeri açıdan iki ülkenin de “ordusu” vardır. Suudi Arabistan’ın yoktur mesela, Libya’nın yoktu, ama Mısır’ın vardı, Suriye’nin de ordusu vardı. Zaten emperyal saldırıya karşı koyabilmelerinin temellerinden biri burada yatıyor. Bu yazı uzar, gider. Özet ile iki farklı dili konuşan ancak birbirlerine çok benzeyen toplumsal ve siyasal yapısı olan iki ülkedir Türkiye ve Suriye. Birçok unsurun ortak olduğu bu devlet için “yabancı” olan unsur nedir peki? AKP, yani Müslüman Kardeşlerdir, cihatçılardır. Tarihsel olarak bu toprakların, halkların dokusuna uymadı bu unsurlar, oluşumlar. Şimdi bunlardan siyasal olanın uyum sağlama, silahlı olanın bitme zamanı geldi artık. AKP’nin Ortadoğu hamlesi denemeydi. Olmadı, Suriye başta olmak üzere bölge buna izin vermedi. Şimdilerde Davutoğlu’nun itirafında olduğu gibi AKP, yenilgisini ve teslimiyetini Şam’a giderek tescil ettirecek. Olan Suriye’ye oldu. Erdoğan hiçbir şey olmamış gibi el sıkışacak ancak sebep olduğu acı daha yıllarca devam edecek, faturayı Suriye’de ölen, kalan, göçenler ödeyecek.  

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER