© Yeni Arayış

Neşenin felsefesi

Neşenin felsefesi

Spinoza, varlığımızı sürdürme çabamızı conatus olarak adlandırdı. Marifet conatusumuzu güçlendirmek için yaşamda bizi daha canlı ve neşeli olanı seçebilmekti. İnsan doğasına ne kadar uygun davranırsa o kadar neşe hisseder diyordu Spinoza. Varoluşçu filozof Kierkegaard Kahkaha Benden Yana adlı kitabında şöyle yazar: Az önce insanların neşesine neşe kattığım bir partiden geldim; dudaklarımdan nükteler döküldü, herkes güldü ve bana hayran kaldı -fakat ben ayrıldım- bu çizgi dünyanın yörüngesi kadar uzun olmalı --------------ve kendimi vurmak istedim.[1] O, çelişki içindeydi; bir an neşe ve kahkaha içinde kalsa da eninde sonunda varoluşsal bir sıkıntıya doğru sürükleniyordu. Neşe bir varoluş hali olabilir mi? Hayat, bizi oramızdan buramızdan çekiştirirken sıkıntı bir anda çökünce, o kıpır kıpır biraz da haylaz neşeli çocuk olarak kalmak mümkün mü? Neşe deyince aklıma çocuklar geliyor heyecanlı meraklı, gülümseyen yüzleri ile. Korkuları anlık, sevinçleri baki sanki. Ağladıklarıyla gülmeleri bir oluyor. Ama zamanla her çocuk değişiyor, yetişkinlik kaçınılmaz kader. Atlas’ın sırtına vurulan yük insanın da sırtında: İçine girilen şablonlar ve artık çocuk olmadığımızı hatırlatanlar...Büyümek zorunda kalınca sanki neşe de ölmek zorunda. Ciddi adamlar ve kadınlar öyle çok gülmezler değil mi? Büyü de gel çocuk diyen şarkı fonda çalarken neşe yitip gitmeye başlar. Kendi cemaatinden daha yirmilerinde kovulan Spinoza, kendi insanlarınca sürgün edildi. Beş parasızdı. Henüz 44 yaşındayken muhtemelen mercek işlemekten dolayı akciğer yetmezliğinden öldü. Onu tanıyanların söyledikleri tek şey: Mutlu Spinoza idi. Spinoza yaşamdaki en büyük kusursuzluğun neşe olduğunu söylüyordu.

SPİNOZA EN BÜYÜK KUSURSUZLUĞUN NEYE OLDUĞUNU SÖYLÜYORDU

Kendi cemaatinden daha yirmilerinde kovulan Spinoza, kendi insanlarınca sürgün edildi. Üstüne üstlük beş parasızdı. Düşüncelerini özgürce ifade etmek için üniversitedeki profesörlük teklifini reddetti. Gözlük camı yaparak yaşamını kazanıyordu ama düşünmeyi ve yazmayı hiç aksatmadı. Henüz 44 yaşındayken muhtemelen mercek işlemekten dolayı akciğer yetmezliğinden öldü. Yatağı, elbisesi ancak cenaze masraflarını karşılıyordu. Onu tanıyanların söyledikleri tek şey: Mutlu Spinoza idi. Spinoza yaşamdaki en büyük kusursuzluğun neşe olduğunu söylüyordu: Neşe sonsuz mutluluğun kapısını aralayan şeydi. İnsan neşeyi kazandığında olduğundan daha büyük bir şey oluyordu. Spinoza, varlığımızı sürdürme çabamızı conatus olarak adlandırdı. Marifet conatusumuzu güçlendirmek için yaşamda bizi daha canlı ve neşeli olanı seçebilmekti.  Eğer bir kişi conatus’unu başarılı bir şekilde gerçekleştirebilirse neşe de peşi sıra gelirdi. İnsan doğasına ne kadar uygun davranırsa o kadar neşe hisseder diyordu Spinoza. Şu anda şu satırları okuyorsanız, var olma çabanızı sürdürmektesiniz demektir. Ama tek başına bu da yetmiyor. Bilincin gelişmesine yönelik çabanın da hakkını vermek zorundayız ki o neşeli hali yakalayabilelim.

BİLİNCİN GELİŞMESİNE YÖNELİK ÇABANIN HAKKINI VERMELİYİZ

Şu anda şu satırları okuyorsanız, var olma çabanızı sürdürmektesiniz demektir. Ama tek başına bu da yetmiyor. Bilincin gelişmesine yönelik çabanın da hakkını vermek zorundayız ki o neşeli hali yakalayabilelim. Spinoza, her şeyin gücü oranında varlığını sürdürdüğünü anlatır. Peki gücümüzü nasıl arttıracağız? Ethika adlı kitabında gücü arttırmak için aklın kullanımı şart koşar panteist Spinoza. Akıl, insanın bitmek bilmeyen tutkularına tek ket vuracak olandır. Akılsız insan arzularına teslim, neşeyi kaybetmeye hazırdır. Gücü arttırmak için erdemleri baş tacı etmeli! Adil ol, dürüst ol ve cesaretli ol. Spinoza neşeye giden kaldırım taşlarını erdemlerle donatır. Sokrates’ten Platon ve Aristoteles’e filozoflar erdemli olmanın önemine işaret ettiler. Ölçülü olmak, kötüyü iyiden ayırt etmeyi bilmek gerekirdi erdem için. Özetle sadece nefes almak değildir varolma çabası, üzerine etkinleştirilen edimlerle güçleniriz. Conatus arttıkça neşe de artar. Arkasından özerklik ve bağımsızlık gelir. Tüm bunlardan önceyse nefes alışverişlerimizi duyabilmek, hislerimizle bağlantımızı yitirmemek ve bedenimize yabancılaşmamak gerekiyor. Farkında kalarak adım adım neşeye...Yaşasın conatusumuz! [1] Kahkaha Benden Yana, Ayrıntı Yayınevi, 2000, s.32

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER