Ne oldu, ne olacak?
DOSYA>Seçimin ArdındanNe oldu, ne olacak?
KILIÇDAROĞLU’NUN SÜRDÜĞÜ TARLA HASAT VERMEYE BAŞLADI
Veri analizinin siyasal okumasına gelince… Sefalet ve baskıdan bezmiş görünen halk, devletin hukuk ve ekonomi bacaklarını kırarak ülkeyi kötürüm bırakmasına ciddi tepki verir hale gelmiş gözüküyor. Bu tepkilerin bir bölümü sandığa gitmeyerek gösterilmiş. Sandığa giden seçmenlerin ilk adresi de CHP olmuş. Bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürdüğü tarlanın hasat vermeye başladığını gösteriyor. CHP’nin ulaştığı başarı kalıcı olabilir mi? Bundan sonraki seçimlerde bu partiyi iktidar yapar mı? En çok tartışılan konu bu olmaya devam ediyor. Bu soruların cevabı öncelikle CHP’nin yerel yönetimlerdeki performansına bağlı. Köhnemiş ve çürümüş rant siyaseti yerine, kazandığı belediyelerdeki devasa nüfusun temel dertlerinin çözümü esas ve temel alınırsa CHP’nin şansının artacağı açık. Ayrıca CHP’nin, klasik seçmeninin yanısıra diğer partilerden gelen seçmenlerin ve gençlerin taleplerine uygun bir siyasal netleşmeye ihtiyacı var. CHP’nin “insan, temel hak ve özgürlükler, demokrasi” üçgenindeki programı tüm üyeler tarafından içselleşebilirse bu netleşme başarılır. Ama bir yanda Bolu ve Afyon, diğer yanda Van’a giden heyet, siyaseten bir arada barınacak bir bütünlük göstermiyor şu anda. CHP’nin gelecekteki daha büyük başarısı için demokratikleşme tek anahtar bence. Ama daha önce sözü edilen kimi hedefler şu sıralar sırra kadem basmış durumda… “AB, Avrupa Konseyi normları, cumhuriyetin demokratikleşmesi, parlamenter sistem hedefleri” duyulmaz oldu. Bunların hatırlanması halinde siyaset kurumunun demokratikleşmesi ve cumhuriyetin nasıl demokrasi ile taçlanacağı sorusu sahne alacaktır. CHP’nin herkesin “umudu” olmasıyla birlikte sorunları da büyüyor. Çünkü ondan beklentiler ve talepler büyük farklılıklar gösteriyor. AKP’den gelen seçmenin talebi farklı, benim gibi Avrupa standartlarında demokrasi isteyenlerin talepleri farklı, ulusalcıların talepleri farklı… Farklı farklı talepleri “demokratik” bir çerçeve içine oturtup, ümit veren bir ekonomik program ortaya koymaları, parti içindeki savrulmaları toparlamaları gerekiyor. Çok kolay değil… Ama imkansız da değil. Aniden parlayan iktidar umudunun CHP yönetimini “demokrasi” yönünde ilerleteceğini ümit ediyorum. AKP ise siyaset sahnesini terk etmeye hazırlanır gibi gözüküyor. Bu partinin temel sorununun “paraya olan tutkusu” kadar içine düştüğü psikolojik çıkmazı olduğunu düşünüyorum. AKP ve yöneticileri kendilerini kendi zihinlerinde öyle bir konuma oturtmuşlar ki “artık siyaset yapmak” istemiyorlar. “Emretmek” ve bu emirlere mutlak şekilde uyulduğunu görmek istiyorlar.AKP SİYASET SAHNESİNİ TERK ETMEYE HAZIRLANIR GİBİ GÖZÜKÜYOR
AKP ise siyaset sahnesini terk etmeye hazırlanır gibi gözüküyor. Bu partinin temel sorununun “paraya olan tutkusu” kadar içine düştüğü psikolojik çıkmazı olduğunu düşünüyorum. AKP ve yöneticileri kendilerini kendi zihinlerinde öyle bir konuma oturtmuşlar ki “artık siyaset yapmak” istemiyorlar. “Emretmek” ve bu emirlere mutlak şekilde uyulduğunu görmek istiyorlar. Bunun dışındaki her tutum onlara “geri adımmış” gibi gözüküyor sanki. Başka partilerin seçmenlerini kendilerine çekmekten vazgeçtiler, kendi seçmenlerini tutmak için bile uğraşmıyorlar. Gösterdikleri adaylar, Gazze konusundaki aldırmazlıkları, emeklilerin çilesine kulaklarını tıkamaları “siyasetten vazgeçtiklerinin” işaretleri gibi. “Padişah” olduklarına inanıyorlar ve padişah gibi korkutup ezmek istiyorlar. Bu yoksullukla ve adaletsizlikle padişahlık yürümüyor. Psikolojilerini de değiştiremiyorlar. Oraya takılıp kaldılar. Siyasette yeni bir döneme girdik. Küçük partilerin bir kısmı silinecek. Bu partilerin seçmenlerinin CHP’ye gideceğini varsayabiliriz sanıyorum. AKP’den çok daha radikal olan Yeniden Refah Partisi yeni bir aktör olacak gibi gözüküyor. DEM seçmeninin sayısı Güneydoğu’da arttı. Büyük şehirlerde seçmen CHP’ye kaydı. Bu kayış “stratejik” bir hamle mi yoksa DEM içindeki yol ve yöntem tartışmalarına şehirli seçmenin cevabı mı bilmiyorum. Bu konuda henüz bir araştırma görmedim. Ama demokrasinin gelişimi için DEM’in politikalarının hayati bir önemi olduğu da tartışmasız. Bu seçim sonuçlarına göre CHP ve DEM geleceği belirleyecek iki ana aktör gibi gözüküyor. İzleyecekleri politikalar kendi siyasi geleceklerini de Türkiye’nin geleceğini de belirleyecek. Açlığa, adaletsizliğe, sefalete aldırmıyormuş, “yaşama isteğini” kaybetmiş, kendi nefretinde boğulurmuş gibi gözüken Türkiye açlığa ve sefalete daha fazla dayanamayacağını gösterdi. Güçlü bir “yaşama isteği” belirdi bu seçimlerde. Bence en büyük ümit de toplumun bu “yaşama” isteğinden besleniyor. Herkese ümitli, güzel, iyi bir bayram diliyorum.İlginizi Çekebilir