Ne bekliyorduk?
KÖŞE YAZILARINe bekliyorduk?
IŞİD’İN, TÜRKİYE YAPILANMASI GELİŞİRKEN SADECE “İZLENDİ”
Ve, Suriye’de devletleştiği dönemdeki IŞİD’a en iyi ihtimalle “mücadelesizlik” olarak adlandırılabilecek atalet, göz yumma veya hatta “teşvikin”, Türkiye içindeki Kürtlerle ilişkiye verdiği zararı da… 1 Temmuz’da, “10 Ekim 2015” Ankara Garı Saldırısı’nın davasının son duruşmasında da, bir kez daha nasıl bir “anormali” yaşadığımızı hatırlamış olduk. IŞİD’ın Türkiye yapılanması, Türkiye’nin Gaziantep’i, Adıyaman’ı gibi yerlerde, budak budak gelişirken, sadece “izlendiler”. Gaziantep gibi bir yerin dönem valisi de, bugünkü İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya idi. “Olağan seyrinde” gibiyken herşey, aslında Türkiye’nin Suriye’nin savaşına ile müdahilliği ile iyice “anormal” oldu. Ve her bir domino taşı, daha büyüklerini devirerek hayatımızı “gümletmeye” devam ediyor… Ve de; her seferinde ya “teröre çözüm” veya “Suriyelileri göndereceğiz” diye girişilen askeri operasyonlar-Suriye içinde “genişlenen alanlar” var. Türkiye’ye ne faydası oldu? Bugün oralarda, Beşar Esad ile girişilecek diyaloga karşı protestolar var. Suriye Savaşı’nın çıkması ve dünyaya, uluslararası ilişkilere etkileriyle o kadar iç içe geçtik; o kadar negatif bir simbiyotik evrime geçtik ki, nereden nasıl çıkacağımız belli değil. Evet; ekonomik krizin ve kalıcı bir ekonomik krizden bahsediyoruz-öyle “Dolce Vita” tahayyülüne dönüş yok. Hiçbir sınıf için, kendi standardında yok… “Tatlı hayat” yok: o zaman “Tatsız hayat” var… Ve pembe gözlükler çıktıkça; pembe gözlüklerin dönüş ümidi de sıfırlandığı için, önce bir oturup anlamak lazım. Türkiye’de yerel yönetimlerin, bugün baş veren ama çoktandır “geliyorum” diyen krizle ilgili, bir seçmenlerine; yönettikleri kamuoyuna kulak vermeleri, araştırmaları, sokağa inip dinlemeleri gerek. Ne oluyor; dertleri nedir? Yoksa; ekonomik krizle beraber tahammülsüzlükler doğal olarak büyüyecek.EKONOMİK KRİZLE BERABER TAHAMMÜLSÜZLÜKLER BÜYÜYECEK
Belli ki, bu “anlama” işini iktidar yapmayacak. O zaman, “çatışma çözümünde” hep olduğu gibi, “yarası olanı” veya “olduğunu düşüneni” bir dinlemek gerek. Türkiye’de yerel yönetimlerin, bugün baş veren ama çoktandır “geliyorum” diyen krizle ilgili, bir seçmenlerine; yönettikleri kamuoyuna kulak vermeleri, araştırmaları, sokağa inip dinlemeleri gerek. Ne oluyor; dertleri nedir? Yoksa; ekonomik krizle beraber tahammülsüzlükler doğal olarak büyüyecek. Dünyada her yerde böyle oluyor. İktidar da, şimdi yapmaya çalıştığı gibi; “Dış mihraklar”, “terör örgütleri” vesaire deyip, kendi tabanını bile ezmeye çalışacak. İşte, tam da bu noktada; kötü yönetimin, kötü politikaların faturasını doğru adrese kesen siyaset olacak mı? O siyaset, sadece sokakta olmak değil; “yarayı” dinleyecek mi? Önce siyasetin, Kayseri’de, Kilis’te, Gaziantep’te, Hatay’da (ve daha çok ötesinde) sokakta olması, dinlemesi lazım ki, çare de üretilsin…İlginizi Çekebilir