Nato Zirvesi ve Suriye
GENELSuriye ile ilişkilerde yeni döneme geçilirken, terör ile mücadelenin amacının doğru tanımlanması gerekiyor. Başka bir anlatımla, Esad’ın isteği bazı NATO büyüklerinin kurarak donattıkları, radikal İslamcı örgütlerin bu ülkeyi terk etmeleri.
Ekonomisi kural dışı uygulamalar yüzünden, güç bir dönemden geçen Türkiye , Ortadoğu’da giderek daralan ateş çemberinden uzaklaşmaya çalışıyor. Suriye’de izlenen ABD çıkarlarına uygun dış politika çizgisinin, maliyeti giderek ağırlaşıyor.
Dönemin Başbakanının; Şam’daki Emevi Camisinde kılınacak,Cuma Namazı özlemini gideremediği ortada. Ama Edirne dışına gönderilmemeleri karşılığında alınan nakdi yardımlarla,Türkiye’de yerleşmelerine izin verilen, milyonlarca Suriyeli yurdumuzda.
Yaklaşık 13 yıl boyunca gerilen, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğinin değerlendirilmesinde, henüz en belirgin kriter; Sayın Cumhurbaşkanının Suriye Devlet Başkanının adını nasıl söyleyeceği? Değişmedi ama “Esed” önümüzdeki süreçte yeniden Esad’a evrilirse, iyi yolda olunduğuna ilişkin yorumları duyabiliriz.İçinde bulunduğumuz kritik dönemde, Suriye ile ilişkilerin hangi koşullarda yeniden iyi komşuluk temeline oturabileceği, henüz bilinmiyor. Ancak Suriye tavrını belli ediyor. Dışişleri Bakanlığı kısa süre önce yaptığı açıklamada; "arzu edilen sonuçlara ulaşılmasını sağlamak için bu konudaki her türlü girişimin, açık temeller üzerine inşa edilmesi gerektiğini " vurguladı. Bakanlığa göre; bu temellerin başında; yasa dışı olarak bu ülkede bulunan güçlerin, Suriye topraklarından çekilmeleri, sadece Suriye’nin değil, Türkiye’nin de güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle mücadele gelmektedir.
İlişkilerde yeni döneme geçilirken, terör ile mücadelenin amacının doğru tanımlanması gerekiyor. Başka bir anlatımla, Esad’ın isteği bazı Nato büyüklerinin kurarak donattıkları, radikal İslamcı örgütlerin bu ülkeyi terk etmeleri.
“Yunanistan Bulgaristan ve Romanya arasında varılan üçlü bir anlaşmaya göre; Dedeağaç, Varna ve Köstence hattında, askeri ve enerji konularını kapsayan işbirliği yapılacak. Bu bağlamda işbirliğinin “Doğu Akdeniz’deki doğal gazın (Güney Kıbrıs, İsrail, Mısır) üzerinden Avrupa’ya taşınmasını amaçlayan, yeni güzergah belirleme çalışmalarıyla eş zamanlı ortaya çıkması da ilginç.
Suriye’den çıkartılacak bu örgütlerin üyelerinin, Türkiye’de geçici bir süre için bile olsa barındırılmalarının başımıza açabileceği sorunları düşünmek bile ürpertici. Uzlaşılabileceği haberlerinin duyulmasının ardından, Türkiye’nin denetimindeki bölgede yaşananlar belleklerimizden silinmedi.
Güney sınırlarımızdaki soruna çözüm aranırken, bu kez Batıda ilginç bir gelişme yaşanıyor. NATO ‘nun son Washington Zirvesinde Türk medyasında yer bulamayan bir gelişmeye tanık olunuyor.
Yunanistan Bulgaristan ve Romanya arasında varılan üçlü bir anlaşmaya göre; Dedeağaç, Varna ve Köstence hattında, askeri ve enerji konularını kapsayan işbirliği yapılacak.
Bu bağlamda işbirliğinin; Doğu Akdeniz’deki doğal gazın (Güney Kıbrıs, İsrail, Mısır) üzerinden Avrupa’ya taşınmasını amaçlayan, yeni güzergah belirleme çalışmalarıyla eş zamanlı ortaya çıkması da ilginç.
Hayata geçirilebilir ise Dedeağaç çok amaçlı kullanılabilecek bir terminale dönüşecek. Ancak doğal gaz hatlarından çok Boğazların by-pas edilerek, yeni alternatif geçitler aranması, Türkiye’nin stratejik önemine darbe vurabilir.
Gelişme Rusya açısından da önemli. Batının Nato desteğinde Karadeniz’e yönelik baskılarını arttırması, Rusya’nın güvenliği sarsacaktır.
Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ile başlatılan, üçlü oluşumun ardından Baltık Devletleri ve Polonya’nın da katılmaları, Ukrayna ile savaş sürecinde Karadeniz Havzasında Rusya’nın etki alanını daraltacaktır.
Balkanlar ve Rusya’nın Batısında kurulan yeni askeri güç dengesi, Kafkaslarda Gürcistan ve Ermenistan’ı da bir sonraki aşamada Batının stratejik parçaları haline getirebilir.
Washington’daki Nato zirvesinin; magazinsel yönüne değinen medyamızın, bu gelişmeleri yeterince önemsemeyişi, Bölgemizde yaklaşan tehlikenin boyutlarını küçültmeye yetmeyecektir.
Karadeniz’in Kuzeyi ve Batısındaki gelişmeler; Irak ile 1990 yılında başlatılan, Suriye ve son Gazze saldırıları ile tırmanan, Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmesi projesinin süreceğini gösteriyor.
İlginizi Çekebilir