© Yeni Arayış

Narin Cinayeti ve Erdoğan’ın tutumu

Erdoğan’ın ima ettiği “kutuplaştırıcı” yorumlar, bu cinayetin arkasında Kürt özgürlük hareketine ve seküler dünyaya geçmişte meydan okumuş, bu uğurda çok sayıda insanı öldürmüş İslamcı “Hizbullah” gibi bir örgütün devamı olduğu iddia edilen “HÜDA PAR”ı hedef almış yorumlar. Peki ama bu tür yorumları yapanlar haksız sayılırlar mı?

Erdoğan demiş ki: “Birileri bu cinayeti (Narin Cinayeti) bir kamplaşma bir kutuplaşma aracına dönüştürmek için her yola başvurdular”. 

İnsan gerçekten aklıyla alay edildiğini düşünür böyle cümleleri gördüğünde. Yahu siz “birilerinin” bu olayı toplumun zararına kullandığını iddia ettiğinizde zaten sizin yaptığınız bir kutuplaştırma değil midir? Yani toplumda “birileri” var ve bunlar toplumu kutuplaştırmak istiyorlar. Ama “siz” o sözünü ettiğiniz “birilerinden” değilsiniz! Yani toplumda “birileri” var toplumu kutuplaştırmak istiyorlar; öte yandan sizin gibi “birileri” de var buna karşılar. Demek ki toplum siz bu cümleyi böyle kurduğunuzda zaten “kutuplaşmış”! Yani toplum, birilerinin böyle söylediğinden dolayı kutuplaşmamış, toplum, zaten kutuplaşmış ve siz de dahil olarak bu kutuplaşmışlığın içinden konuşuyorsunuz.

İşte bu nedenle kutuplaşmış bir toplumda “Narin cinayeti” gibi bir cinayetin yorumu da kaçınılmaz olarak bu kutuplaşma çerçevesinde olacaktır. Nitekim, Erdoğan’ın ima ettiği “kutuplaştırıcı” yorumlar, bu cinayetin arkasında Kürt özgürlük hareketine ve seküler dünyaya geçmişte meydan okumuş, bu uğurda çok sayıda insanı öldürmüş İslamcı“Hizbullah” gibi bir örgütün devamı olduğu iddia edilen “HÜDA PAR”ı hedef almış yorumlar. Peki ama bu tür yorumları yapanlar haksız sayılırlar mı?

Yirmi küsur yıldır Erdoğan bir mücadele sürdürüyor. Bu mücadele, onun ifadesiyle onun için bir kutsal “dava”. Bu “dava” Cumhuriyetin kurucu ilkelerinin İslami toplum ilkeleriyle uyuşmadığını düşünen ve bu nedenle de Cumhuriyeti kapatılması gereken bir parantez olarak gören bir dava. İşte toplumun “kutuplaştırılmasının” arkasında bu “dava” yatıyor. Narin cinayeti ise HÜDA PAR ve İslamcı siyasete kadar uzanma olasılığından dolayı Erdoğan’ın “dava”sına zarar verebilir. Sıkıntısı da burada bence.

Olabilir! Toplumda birileri de böyle düşünüyor olabilir. Kendi davalarına toplumu ikna etsinler ve toplum da onların arzuladığı gibi İslami ilkelerle yaşayan bir toplum olsun denilebilir. Ama iş o kadar kolay değil! Çünkü kutuplaşmanın ayakları “fikirlerden” çok “değerlere” dayanıyor da ondan. Fikirler üzerinde anlaşmak belli bir ölçüde mümkündür ama “değerler” üzerinden anlaşmak pek öyle değildir. (Örneğin 9 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesi konusundaki kutuplaşmayı düşünün!)

Erdoğan “kutuplaşmaya” karşı gibi konuşurken aslında yaptığı, toplumu kutuplaştırmak. Oysa kutuplaşma dozu acilen düşürülmesi gereken bir konu. Bu da bir an önce bu toplumda “eşitlik ve adaletin” sağlanıp farklı kimlikler arasındaki yabancılaşmaları hafifletmek, mümkünse gidermek olmalıdır.

ERDOĞAN’IN YAPTIĞI KUTUPLAŞTIRMAK

Kaldı ki bu farklı değerlere sahip insanlar Cumhuriyetin kuruluşunda beri var olmuş sosyal gruplar. O nedenle de tartışma bir fikir tartışması değil birbirini dışlayan bir tartışma. Zaman zaman yazıyorum; bir toplumda bir takım sosyal gruplar varsa, bu grupların her birinin kendi içlerinde “biz” duygusu gelişmişse ve gruplar arasında yabancılaşma (sosyal mesafe) artmışsa, o toplumda gerilim ve çatışma kaçınılmaz demektir. Bu üç kabulün birlikte gerçekleşmesi halinde çatışmanın kaçınılmaz oluşu dünyada birçok gözlemle de doğrulanabilen bir durum. Dolayısıyla bugünün Türkiye’sine bu gözle bakarsak ne denli tehlikeli bir yerde durduğumuz da kendiliğinden anlaşılır. Bugün Türkiye’de çeşitli toplumsal gruplaşmaların varlığı giderek açığa çıktı. İslamcılar, laikler, Kürtler ve Aleviler. (Daha da başka gruplar da var kuşkusuz ama onların durumlarında sanırım bu üç koşul tam olarak gerçekleşmediğinden onları konu etmemiz gerekmiyor).

Özetle, Erdoğan “kutuplaşmaya” karşı gibi konuşurken aslında yaptığı, toplumu kutuplaştırmak. Oysa kutuplaşma dozu acilen düşürülmesi gereken bir konu. Bu da bir an önce bu toplumda “eşitlik ve adaletin” sağlanıp farklı kimlikler arasındaki yabancılaşmaları hafifletmek, mümkünse gidermek olmalıdır. Onun için iktidarın yapması gereken böyle kutuplaştırmaya hizmet eden sözler söylemek değil bir an önce doğru dürüst bir çalışma yapıp “adaleti” sağlamak ve Narin’in kanını yerde bırakmamak. 

Yapabilir mi dersiniz?

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER