Naci Görür, İliç maden sahasına yakın deprem fayı için “risk yok” demiş
EKOLOJİNaci Görür, İliç maden sahasına yakın deprem fayı için “risk yok” demiş
GÖRÜR’ÜN EUROGOLD’A ONAY RAPORU
Prof. Dr. Naci Görür’ün “TÜBİTAK Proje Yürütücüsü” olarak 1999 yılında Türkiye’nin ilk altın madeni Ovacık Altın Madeni’ne onay veren “Ovacık Projesi Çevre Faaliyetleri İncelemesi ve Strateji Raporu”nda imzası olduğu ortaya çıktı. Bu rapor sayesinde Eurogold Madencilik’in Ovacık Altın Madeni’nde kullanacağı üretim modeli “mümkün olan en iyi teknoloji” olarak nitelendirilirken, Türkiye’de yıllar içinde artarak yükselen sömürge madenciliği de bu rapordaki tezlerin üzerine inşa edildi. Görür, kendisine yöneltilen eleştirilere karşılık olarak Yılmaz'ın bu yazısı üzerine sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Görür, madenciliğin bir bilim dalı olduğunu ve sadece ideolojik nedenlerle madencilerin hain olarak gösterilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Maden ve madenci düşmanlığı yapıyorlar. Sırf ideolojik nedenlerle madencileri hain diye gösteriyorlar. Madencilik bir bilim dalıdır. Tarih boyunca çeşitli temel bilimler maden fakülteleri sayesinde gelişmiştir" dedi. Görür, Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde Bergama’daki Ovacık Altın Madeni’nin ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğunun incelenmesi ve durumun raporla Başbakanlığa bildirilmesi için TÜBİTAK'ın görevlendirildiğini ve o zamanlar TÜBİTAK MAM'ın Başkanı olduğunu ifade etti. Geçmişte Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) raporun içeriğine ilişkin eleştirilere yer veren detaylı bir açıklaması da oldu. Değerlendirme, raporun tek taraflı ve bilimsel tarafsızlık ilkelerine uygun olmadığı yönünde eleştiriler içerirken, “Raporun çeşitli yerlerinde en çok alıntılanan ve kaynak gösterilen Eurogold raporunun tarihi Haziran 1999'dur. Ovacık Projesi Çevre Faaliyetleri İncelemesi ve Strateji Raporu başlığını taşıyan ve Eurogold tarafından hazırlanan raporun, TÜBİTAK raporunun hazırlanması süreci içinde yazıldığı ve komisyon üyelerine sunulduğu anlaşılmaktadır. Zaten TÜBİTAK raporunun pek çok bölümü bu Eurogold raporunun kimi yerde bire bir alıntılanarak onaylanmasından oluşmaktadır” ifadeleri de dikkat çekiyordu. Gelelim konunun dokuz emekçiye mezar olan Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni ile ilişkisinin boyutlarına… Serpil Yılmaz yazısında, “Elçiye zeval olmaz; Hoca altından aktif fay hattının geçtiği 'haritalanan' Erzincan İliç’te bekleniyor” demişti. Aslında bununla ilgili daha önce İliç’te siyanür havuzunda sızıntı yaşandığı dönemde Görür’e konuyla ilgili görüşleri sorulmuş bile… Hatırlanacağı üzere, İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü solüsyon boruları patlamış, sızıntı sonucu şirketin beyanına göre 20 metreküp siyanürlü solüsyon içinde 8 kg saf siyanür ekosistemlere ve dolaylı olarak Fırat Nehri’ne karışmıştı. Yığın liçi sahasındaki siyanür karışımı çözelti götüren borularda yaşanan kırılma sonucu, zehir, yığın liçi sahasının hemen doğusundan geçen ve aktif bir fay tarafından (Munzur Fay Zonu) kontrol edilen Sabırlı Deresi’ne akmıştı. İşletme sahası içerisinde MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritası’nda aktif olduğu ifade edilen ve Munzur segmenti olarak tanımlanan bir fay hattının bulunduğu tespit edilmişti. Ancak bu fay hattının işletme projeleri hazırlanırken dikkate alınmadığı, hatta fayın inaktif olduğunun belirtildiği, hazırlanan atık depolama, üretim ve diğer tesis projelerinde ivme değerlerinin düşük gösterildiği görülmüştü. Avukat İsmail Hakkı Atal, Mayıs 2022 tarihinde Bingöl Yedisu fay zonundaki 4,1 büyüklüğündeki deprem sonrasında Prof. Dr. Naci Görür ile yaptığı telefon konuşmasının özetini aktardı: “Mayıs 2022 tarihinde Bingöl Yedisu fay zonunda 4,1 büyüklüğündeki depremden sonra Prof. Dr. Naci Görür, bir tweet paylaşarak, burada daha büyük depremlerin olabileceğini belirtmişti. O sırada biz 66 milyon tonluk siyanürlü atık havuzunun altından fay hattının geçtiğini bilmiyorduk. Fay hattının ana kolunun Çöpler Altın Madeni’nde 60-70 kilometre uzakta olduğu bilgisiyle ve Naci Görür’ün uyarı tweet mesajını dayanak yaparak, Erzincan Valiliği’ne madenin kapatılması yönünde talepte bulunduk.” Görür, o depremin ardından, “Yerleşim merkezlerinde deprem risk yönetimi ve zarar azaltıcı çalışmalar yapılmalı” diyerek, “Bingöl’de 4,1 büyüklüğünde deprem oldu. Deprem Erzincan Karlıova arasındaki Yedisu fay zonunda yer alıyor. Bu zonda en az 7 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. Bu zon içindeki ve yakınlarındaki yerleşim merkezlerinde deprem risk yönetimi ve zarar azaltıcı çalışmalar yapılmalı” ifadelerine yer verdi. Avukat İsmail Hakkı Atal, Görür’ün bu uyarılarının ardından kendisini aradığını ancak Görür’ün bu açıklamaların tersine yorumlanabilecek paylaşımlarda bulunduğunu dile getirdi: “Prof. Dr. Naci Görür’ün telefonda bana aktardıkları ise şöyle: Kuzey Anadolu fayının Erzincan Karlıova arasındaki 1794’ten sonraki kayıtlarına bakıldığında, 1939 depremiyle birlikte depremlerin batıya göç ettiğini, Karlıova’ya doğru hareket etmediğini görüyoruz. 1939 ve 1992’den sonra Yedisu fayında hareket yok. Risk Yedisu fayının üzerinde değil Kuzey Anadolu fayının üzerinde. Oysa 6 Aralık 2023 keşfinde mahkemeye sunduğumuz Prof. Dr. Cengiz Zabçı, Prof. Dr. Serdar Akyüz ve Prof. Dr. Taylan Sancar’ın bilimsel çalışması Bingöl Yedisu fayını Kuzey Anadolu fayının bir bölümü olarak değerlendiriyor ve bu akademik çalışma Yedisu fay zonunda uzun bir hareketsizliğin sonunda yakın bir gelecekte 7,2’den daha büyük bir deprem olasılığının çok yüksek olduğunu belirtiyor. Naci Görür'ün telefonda Yedisu fay zonu ile Kuzey Anadolu fayını birbirinden bağımsız gibi değerlendirmesine 6 Aralık 2023’teki keşifte de şahit olduk. Keşifte deprem ve sismoloji uzmanı olarak görevlendirilen ve iktidarın sürekli Karadeniz’de petrol-doğalgaz bulduk gibi açıklamalar yapmasına dayanak raporlar hazırlayan Prof. Dr. Nafiz Maden de aynı şekilde Naci Görür gibi iki fayı birbirinden bağımsız faylar olarak değerlendirdi. Biz de Cengiz Zabci gibi bilim insanlarının buraya özel çalışmasına dayanarak Nafiz Maden’in bilgisinin eksik olduğunu belirtip, keşif zaptına şerh düşerek bilirkişiyi reddettik.” “Havuz ağırlığı depremi tetiklemez. Büyük hidrolik barajlar tetikleyebilir. (…) Atıkları havuzda biriktirebilmek için belirli nitelikte kimyasal bileşime sahip olması gerekir. Buralarda biriktirilen atığın tehlikeli madde statüsünde belirli periyodlarda bertaraf edilmesi gerekir. Madenciliğin türü ne olursa olsun az veya çok zarar vermektedir.”‘DEPREMİ TETİKLEMEZ’ AMA ‘ZARAR VERİR’
Atal, Prof. Dr. Naci Görür’e Fırat’ın kot olarak 300 metre yukarısında ve Fırat’a 700 metre kuş uçuşu mesafede bulunan 200 futbol sahası büyüklüğünde 66 milyon tonluk siyanürlü-sülfürik asitli zehir havuzunun yerküre üzerinde yarattığı baskının bu bölgedeki depremleri tetikleyip tetiklemeyeceğinin sorduğunda ise şu yanıtı aldığını belirtti: “Havuz ağırlığı depremi tetiklemez. Büyük hidrolik barajlar tetikleyebilir. Bunlar gravitasyonel kayalar içindeki gözenek basıncını artırıyor. O basıncın artması stresi tetikleyeceği için büyük barajlarda olabilir. Atık havuzları veya iklim değişikliği depremleri tetiklemez. Bu havuzlara atıkların hangi standartlarda depolanacağı yönetmelikte mevcuttur. Atık havuzlarından örnekler alınır ve Bakanlık standartlara uygun mudur diye bakar. Atıkları havuzda biriktirebilmek için belirli nitelikte kimyasal bileşime sahip olması gerekir. Buralarda biriktirilen atığın tehlikeli madde statüsünde belirli periyodlarda bertaraf edilmesi gerekir. Madenciliğin türü ne olursa olsun az veya çok zarar vermektedir.” Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni sahasında siyanürlü liç yığının göçmesi sonucu göçük altında kalan işçilere hala ulaşılabilmiş değil. Emekçiler günlerdir dev kimyasal yığınların altındayken, deprem olması durumunda siyanür havuzunun nasıl bir faciaya yol açacağını düşünmek bile istemezken, Görür’ün deprem fay hattıyla ilgili çelişkili açıklamaları kafalarda soru işareti yaratıyor.İlginizi Çekebilir