© Yeni Arayış

Muhalifleri hapiste ölen ülkeler

Muhalifleri hapiste ölen ülkeler

Navalny’nin ölümünden sonra Kruşçeva, Putin’in zaten hapiste ve gözlerden uzaklaştırılmış bir muhalifini, her ne kadar güçlü kalsa da öldürmesinin dışarıdan bakınca mantıksız gözüktüğünü ancak şunun unutulmaması gerektiğini söyledi: “25 yıldır iktidardaki paranoyak bir zihniyetten söz ediyoruz. Böyle bir kafadaki biri için, mantık da devre dışı kalıyor”.

“Bebeğim, seninle her şey bir şarkı gibi; aramızda şehirler, havaalanlarının kalkış ışıkları, mavi kar fırtınaları ve binlerce kilometre var. Ama her saniye yakında olduğunu hissediyorum ve seni giderek daha çok seviyorum.”

Dünyada, sevdiğinde uzakta herhangi bir genç adamın yazabileceği bir Sevgililer Günü mesajı gibi gözüküyor. Belki bir iş seyahatinde, belki başka bir sebeple sevgilisinden uzak ve hislerini dile getiriyor… Fakat, bu mesajın yazarı, Rusya’nın Kuzey Kutbu Halkası içindeki Yamalo-Nenets’teki bir cezaevinden bu mesajı, eşine yolluyordu. Dahası, kendisi artık hayatta da değil. Bu mesajdan iki gün ve mahkemede yargıç karşısına çıktıktan bir gün sonra hayatını kaybetti. Rusya lideri Vladimir Putin’in kalan son en büyük muhalifi Alexey Navalny, 16 Şubat’ta hapiste şaibeli biçimde yaşamını yitirdi. 47 yaşındaki Navalny, ölümünden bir gün önceki mahkemesinin kayıtlarında gayet sağlıklı ve formunda gözüküyordu. Rus haber kuruluşu Sota tarafından yayınlanan, ölümünden yaklaşık 24 saat önceki son görüntülerde, mizahı ve karizmasıyla tanınan Navalny, davasına bakan hakimle dalga geçiyordu. Gülerek, "Sayın Yargıç; size kişisel hesap numaramı göndereceğim, böylece federal hakimlikten aldığınız devasa maaşınızı, benim suyunu çeken hesabıma destek atmak için kullanabilirsiniz” diyordu Navalny… İlk olarak 2017’de, “zelyonka” adlı antiseptik olarak da kullanılan yeşil bir boyayla hedef alındı. Zelyonka, Kremlin destekçisi troller tarafından, muhaliflere yapılan saldırılarda sıklıkla kullanılıyordu. Yüze atıldığında, yüzde ve gözde kimyasal yanıklar yaşatan bu boya, Navalny’nin gözlerini az kalsın kör ediyordu; sağ gözünde de kalıcı görme kaybı oluşturdu. Ağustos 2020’deyse Navalny, Sibirya üzerindeki bir uçuş sırasında bayıldı ve Omsk’ta hastaneye kaldırıldı. Uçağın pilotunun inisiyatif alarak, acil iniş gerçekleştirdi ve Navalny’nin hayatını kıl payı kurtardı. Almanya merkezli bir hayır kurumu, Rus yetkilileri Navalny’nin tedavi için uçakla Berlin’e götürülmesine izin vermeye ikna etti. Navalny’nin daha önce Rus muhalifleri öldürmekte kullanılan Novichok sinir gazıyla zehirlendiği tespit edildi. Rus muhalif, aylarca süren tıbbi tedavinin ardından Ocak 2021’de ülkesine geri döndü. Putin, Navalny’nin adını bile ağzına almadı; Kremlin çevrelerinde de adı hiç zikredilmedi. Bu da, Navalny’yi küçümsemeye yönelik bir tavır olsa da; aynı zamanda kendisinden ve temsil ettiğinden ne kadar korkulduğunu da gösteriyordu. Almanya’dayken Navalny’ye hayatı tehdit altında olduğu halde neden ısrarla Rusya’ya dönmek istediği çok sorulmuştu. Navalny de, Putin’e bu hediyeyi vermeyeceği yanıtını vermişti. Kasti şuydu: sürgünde bir muhalif olarak ağırlığı kalmayacaktı. “Taş yerinde ağırdır” misali, sağlığı elverince bir an önce dönerek mücadeleye devam etmek istiyordu. Döndükten sonra da tutuklandı ve ölümüne kadar 37 boyunca hapisten çıkamadı. Destekçileri, Rusya çapında kitlesel protestolar düzenlendi. Polis protestolara güç kullanarak karşılık verdi ve gösterilerin “izinsiz” olduğu gerekçesiyle, katılan binlerce kişiyi gözaltına aldı. Tutuklamalar, Navalny’nin ekibini caydırmadı. Zengin iş arkadaşları tarafından Putin’e hediye edildiği iddia edilen, Karadeniz kıyısındaki “sarayın” nasıl bir şatafat içinde olduğunu gözler önüne seren videoyu YouTube’da yayınladılar. Videonun görselleri, Saray’ın yapımında çalışan işçilerle görüşerek, malzeme kayıtlarını inceleyerek ve bölgede drone’lar uçarak oluşturulmuştu. Bu kayıt, 100 milyondan fazla kez izlendi. Daha sonra Putin'in en yakın arkadaşlarından biri olan milyarder işadamı Arkady Rotenberg, buranın kendi sarayı olduğunu açıkladı. Putin, Navalny’nin adını bile ağzına almadı; Kremlin çevrelerinde de adı hiç zikredilmedi. Bu da, Navalny’yi küçümsemeye yönelik bir tavır olsa da; aynı zamanda kendisinden ve temsil ettiğinden ne kadar korkulduğunu da gösteriyordu. Peki, Sibirya’nın unutulmuş, her şeyden kopuk bir köşesine hapsettiği Navalny’nin ortadan kaldırılması Putin’in işine yarar mı? Bu noktada, Sovyet lider Nikita Kruşçev’in büyük torunu Nina Kruşçeva’nın, geçen yılki şu sözleri önemli: “Navalny, Putin'in kişisel gücüne ve Putin'in kişisel itibarına yönelik bir tehdit. Ve Putin düşmanlarına pek de hafife almıyor ve Navalny ne yazık Putin’in kişisel düşmanı olarak hedefine girdi.” Navalny’nin ölümünden sonra Kruşçeva, Putin’in zaten hapiste ve gözlerden uzaklaştırılmış bir muhalifini, her ne kadar güçlü kalsa da öldürmesinin dışarıdan bakınca mantıksız gözüktüğünü ancak şunun unutulmaması gerektiğini söyledi: “25 yıldır iktidardaki paranoyak bir zihniyetten söz ediyoruz. Böyle bir kafadaki biri için, mantık da devre dışı kalıyor”. Türkiye’nin de, muhalifleri hapiste ölen bir ülke olmakla arasında çok bir mesafe yok. 31 Mart yerel seçimleri de, Türkiye’nin seçeceği yolu belirlemekte çok önemli olacak. Muhalefete yolsuzlukla mücadele kampanyalarıyla başlayan Navalny, Putin’in yönetimine meydan okurken ölen bir dizi önde gelen muhaliflerin sonuncusu. Ölümü halinde yayınlanmasını istediği videoda, "Kötülüğün zaferi için gereken tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır. Beni öldürecek kadar ileri giderlerse, ne kadar güçlü olduğumuzu hatırlayın" diyordu Navalny. "Gücümüzün farkına varmıyor ve bu kötülerin bizi ezmesine izin veriyoruz". Haksız mı? Muhalefet lideri Boris Nemtsov, 2015 yılında Kremlin'den bir taş atımı uzaklıktaki Moskova Köprüsü’nde vurularak öldürüldü. Paralı asker örgütü Wagner’in patronu Yevgeny Prigozhin, paralı askerlerine silahlı bir isyana liderlik ettikten haftalar sonra Ağustos 2023'te açıklanamayan bir uçak kazasında öldü. 15-17 Mart’ta Rusya başkanlık seçimleri için sandık başına gidecek. Navalny’nin seçim için önerdiği taktik, Putin dışındaki adaylara kim olursa olsun oy verilmesiydi. Aday gösterilen “kukla” adaylar dışındaki tek sistem dışı alternatif, savaş karşıtı aday Boris Nadezhdin’in, aday olmasını sağlayacak binlerce imza, geçersiz sayıldı. Ancak, Putin’i sandıkta utandırmak için Navalny’nin öne sürdüğü taktik hala geçerli. Malum: Navalny’nin ölüm haberinden bir gün önce açıklanan The Economist’in Demokrasi Endeksi’ne göre Türkiye, “hibrit rejimler” kategorisinin dibinde, “otoriter rejimden” bir tık uzakta. 31 Mart 2024 yerel seçimleri, belki de, Türkiye’nin “otoriter rejim” kategorisine kaymadan önceki son seçimi olabilir. En düşük skorumuz, tahmin edilebileceği gibi “hak ve özgürlükler” alanında. Bu notumuz, sadece 2.06: Rusya ile aynı. Türkiye’nin de, muhalifleri hapiste ölen bir ülke olmakla arasında çok bir mesafe yok. 31 Mart yerel seçimleri de, Türkiye’nin seçeceği yolu belirlemekte çok önemli olacak.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER