Metal işçileri Hitachi'de grevi başlattı
GÜNDEMArzu Çerkezoğlu: "Sendikalı sendikasız tüm sınıf kardeşlerimizi açlık sınırının altında ücretlere mahkum etmek istiyorlar"
MESS üyesi 5 fabrikada 2 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamasının ardından, Hitachi Energy’nin 4 fabrikasındaki 500 işçi greve çıktı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, ''Bütün Türkiye işçi sınıfını, sendikalı sendikasız tüm sınıf kardeşlerimizi açlık sınırının altında ücretlere mahkum etmek istiyorlar" dedi. Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, "Greve çıkacağımıza sayılı saatler kala lütfedip bize dil ucuyla yüzde 40 ücret artışını teklif ediyorlar. Biz karşımıza getirdikleri bu sefalet ücretlerine dönüp bakmayız" diye konuştu.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) üyesi Grid Solutions, Hitachi Energy, Schneider Elektrik ve Arıtaş Kriyojenik ile kısa süre önce MESS üyeliğinden ayrılan Green Transfo işletmelerinde örgütlü olan Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine söz konusu işletmelere bağlı toplam 11 fabrikada grev kararı alınmıştı. Birleşik Metal-İş Sendikası, kademeli olarak gerçekleştirilecek olan grev kararını bugün Hitachi Energy’de uygulamaya başladı. Bu kapsamda Hitachi Energy’ye bağlı 4 fabrikada çalışan 500 işçi grev başlattı.
Hitachi Energy’nin Kartal’da bulunan fabrikası önünde toplanan işçiler halay ve ''Sözleşme hakkımız grev silahımız", ''Direne direne direnişte zafere'' ve "Sadaka değil, toplu sözleşme" sloganları eşliğinde greve başladı.
Fabrika önünde işçilerle bir araya gelen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Özkan Atar açıklamada bulundu. Çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü de greve destek verdi.
"Bugün bir kalifiye metal işçisinin almış olduğu ücret ev kirasını dahi karşılamaktan aciz noktaya gelmiştir"
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, şunları söyledi: "Orta vadeli ekonomik program adı altında uygulanan ekonomik girişimler sonucunda, milyonlarca emekçi gibi metal işçileri de adeta açlık ve sefaletle karşı karşıya kalmıştır. Bugün ortalama bir kalifiye metal işçisinin almış olduğu ücret asgari ücretin bir parça üzerinde, neredeyse ev kirasını dahi karşılamaktan aciz noktaya gelmiştir.
Toplu sözleşme kapsamındaki iş yerleri, hepsi de önemli uluslararası sermaye tekellerinin iş yerleri. Bunların yakın ve orta geçmişlerine baktığımızda hem ülkemizde hem de dünyada önemli ölçüde kârlar yaptıklarını, önemli ölçüde büyüdüklerini, kasalarını doldurduklarını görüyoruz. Ülkemizde yaklaşık üç yıl öncesinden başlayan, enflasyonun yükselme süreci içerisinde biz ne kadar iyi toplu sözleşmeler yapmış olursak olalım, TÜİK'in sahte rakamları açıklaması doğrultusunda yine biz mevcut reel ücretlerimizden kaybetmeye devam ediyoruz.
"Karşımızdaki gücün herkes tarafından bilinmesini istiyoruz"
Bugün biz grev noktasında üretimden gelen gücümüzü kullanıyorsak, bunun sorumluları başta doymak bilmeyen kâr hırsıyla hareket eden sermaye kuruluşlarıdır, para babalarıdır, işverenlerdir. Diğer taraftan metal işçilerinin reel ücretlerini baskılamak, düşürmek ve genel anlamda metal patronlarının ve Türkiye sermayesinin kârlarını artırma çabası içerisinde olan MESS'in kurumsal kimliğidir, Türkiye burjuvasisidir. Bir diğer taraftan da, Orta Vadeli Programla IMF direktifleri doğrultusunda, önümüzdeki yılın ve sonraki yılların sahte enflasyonları, öngörülen enflasyonlarına milyonlarca asgari ücretliyi, milyonu aşan kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesini, emekçi kamu çalışanı memurların zamlarını, kısacası milyonlarca emekçinin ücretlerini düşürme baskısı içinde olan AKP siyasi iktidarının ortak hareketi ve ortak olarak karşımızdaki gücün herkes tarafından bilinmesini istiyoruz.
''Greve çıkacağımıza sayılı saatler kala lütfedip bize dil ucuyla yüzde 40 ücret artışını teklif ediyorlar''
Dünden beridir Çalışma Genel Müdüründen Çalışma Bakanına kadar, Sayın Konfederasyon Başkanımıza, bana da dahil olmak üzere değişik defalarda, değişik girişimlerde bulunarak bu grevlerimizi baskılandırmak ve bizim mücadelemizi sekteye uğratmak için birtakım girişimler içerisine kendi akıllarınca giriyorlar. Greve çıkacağımıza sayılı saatler kala lütfedip bize dil ucuyla yüzde 40 ücret artışını teklif ediyorlar. Biz karşımıza getirdikleri bu sefalet ücretlerine dönüp bakmayız. Bunu fabrika ziyaretlerinde bütün üyelerimize de söyledik. Bu süreçte karşımızda nasıl baskılar olursa olsun hangi girişimlerle karşı karşıya kalırsak kalalım üyelerimizin içine sinecek ve kabul edebilecekleri bir toplu iş sözleşme ortaya çıkmadığı müddetçe, biz bu fabrikalara girerek o fabrikaların şalterlerini açmayız.
"Yetkililere sesleniyoruz: Bizler üretiyoruz; bu ülkenin ekonomisi bizim alın terimizle ayakta duruyorsa karşılığını siz isteseniz de, istemeseniz de söke söke almasını biliriz"
Buradan Çalışma Bakanlığı'nın yetkililerine de sesleniyoruz. Hükümetin yetkililerine de sesleniyoruz. MESS’in yetkililerine de sesleniyoruz. Fabrikaların patronlarına da yöneticilerine de buradan sesleniyoruz. Bizler üretiyoruz. Bu fabrikalara kazandırıyoruz. Bu ülkenin ekonomisi bizim alın terimizle bizim emeğimizle ayakta duruyorsa, gelişiyorsa biz bunun karşılığını siz isteseniz de, istemeseniz de söke söke almasını biliriz."
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da şöyle konuştu: "İstiyorlar ki hepimiz yoksullukta eşitlenelim.Burada, bu fabrikalarda metal işçilerinin mücadeleyle elde edeceği haklardan da korkuyorlar. Bütün Türkiye işçi sınıfını, sendikalı sendikasız tüm sınıf kardeşlerimizi açlık sınırının altında ücretlere mahkum etmek istiyorlar.
"Orta vadeli program, 12'nci kalkınma planı, bütün politika belgelerinde süslü lafların arkasında tek bir şey var"
Türkiye'nin en iyi toplu iş sözleşmelerini imzalıyor DİSK'e bağlı sendikalarımız. Ama öyle bir düzen kurdular ki, daha imzaladığımız sözleşmenin mürekkebi kurumadan, var olan ücret artışları, sosyal haklar bu ekonomi politikalar nedeniyle uçup gidiyor. Bu politikalar karşısında, hani hep yazıyorlar ya Orta Vadeli Program, 12'nci Kalkınma Planı, bilmem ne diye, işte o bütün politika belgelerinde süslü lafların arkasında tek bir şey var. Bizi her gün daha fazla yoksullaştıracak olan, sürekli olarak işçiden emekçiden, yoksuldan alıp zengine, patronlara veren düzenin ifadeleri var bütün o yazdıklarında.
''Yaşadığımız bu karanlık tabloyu değiştirmek mümkün''
Biz de diyoruz ki işçi sınıfı olarak, yaşadığımız bu karanlık tabloyu değiştirmek mümkün. Bu yaşadıklarımızın hiçbiri tesadüf değil, kader falan hiç değil. Bu düzeni değiştirmenin yolu, Türkiye işçi sınıfının, DİSK'in çatısı altında örgütlülüğünü ve mücadelesini büyütmektir. Bu ülkede, ürettiğimiz değeri hakça paylaştığımız bir düzen kurmanın yolu işçi sınıfının mücadelesini ve örgütlenmesini büyütmektir. O nedenle burada Hitachi işçilerinin yaptığı bu mücadele, bu grev ve buradaki kazanımlar bilelim ki sadece Hitachi işçilerinin, metal işçilerinin değil, Türkiye'nin işçi sınıfının kazanımı olacaktır.
"Bizleri açlığa yoksulluğa mahkum eden bu politikaları değiştirme mücadelemizi büyüteceğiz"
Daha fazla kâr için, bu aşırı kar ortamında bile bize dayatmak istedikleri bu sefalettir. O nedenle biliyoruz ki bir yandan bu tek tek iş yerlerinde yaktığımız çoban ateşlerinin başarısı, imzalayacağımız toplu sözleşmeler, bu mücadeleler, örgütlenmeler; diğer yandan da bütün bunların sebebi olan, bizleri açlığa yoksulluğa mahkum eden bu düzeni, bu politikaları değiştirme mücadelemizi büyüteceğiz."
Açıklamaların ardından fabrikanın girişine ''Bu işyerinde grev var'' yazılı pankart asıldı.
Öte yandan, 5 işletmede toplam 2 bin işçiyi ilgilendiren sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanmaması durumunda, kademeli olarak diğer diğer fabrikalarda da greve gidileceği açıklandı.
Hitachi Energy işletmesine bağlı 4 fabrikada @BirlesikMetal üyesi 500 işçi hakları için bugün greve çıktı!
Hitachi Kartal fabrikasında kol kola, omuz omuzayız! pic.twitter.com/Ftr8SYq31m
İlginizi Çekebilir