Memnu haklar ve organize işler
HUKUKMemnu haklar ve organize işler
ZEYDAN VE “MEMNU HAKLAR” MESELESİ
Abdullah Zeydan, hakkıyla kazandığı başkanlığı ekstra bir mücadeleden sonra alsa da, şu “memnu haklar” konusunu biraz açıklamakta fayda var. Memnu haklar, bir diğer ifade ile yasaklanmış haklar, kişiye aldığı ceza mahkumiyeti nedeniyle ceza kanunu dışındaki kanunlarla getirilen kısıtlamaları ve yasaklamaları ifade eden bir ceza hukuku kavramıdır. Memnu hakların iadesi ise, bu hakları belli bir sürenin geçmesi üzerine başvurarak geri kazanabilmeyi ifade eder. Mesela, bu örnekte olduğu gibi, Adli Sicil Kanunu’nda belirlenen ve işlenen suça göre değişen sürelerin geçmesinden sonra, ceza hükmü veren mahkemeye başvurarak sabıka kaydını sildirmek mümkün olabilir. Olayın arka planı şöyle ki, Van Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilen Abdullah Zeydan hakkında Diyarbakır 5.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 07.01.2022 tarihli ve E.2021/194, K.2022/1 sayılı kararla terör örgütüne yardım ve propaganda fiillerinden ötürü mahkûmiyet kararı verilmiş. Yargıtay 3.Ceza Dairesi, ki bu daire aslında milletvekili Can Atalay’ın vekilliğini gasbeden daire, 20.12.2022 tarihli ve E.2022/24410, K.2022/9769 sayılı kararla yardım fiilinden ötürü verilen kararı bozmuş, propaganda fiilinden verileni ise onayarak kesinleştirmiş. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.04.2023 tarihinde, yani bundan yaklaşık bir yıl önce, Zeydan’ın yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar vermiş. Anlaşılan o ki, Diyarbakır mahkemesi burada bir hata yapmış, çünkü hem verdiği kararda hatalı olarak Zeydan’ın mahkûmiyet tarihini 07.01.2022 yerine 21.09.2021 olarak yazmış, hem de Adli Sicil Kanunu’nda belirtilen üç yıllık süre dolmadan bu karar alınmış. Hatalı olmakla birlikte, karar kimse itiraz etmediği için kesinleşmiş. Kesin hüküm niteliği kazanan bu karar, artık o karar veren makam tarafından “hatalı karar vermişim” denerek kaldırılamaz; Adli Sicil Kanunu m.13/A uyarınca süresi içinde olağan kanun yolu olarak temyiz yoluna gidilebilirdi, gidilmemiş. Temyiz süresi geçtikten sonra, artık yalnızca olağanüstü kanun yolu olarak “kanun yararına bozma” yolu izlenebilirdi, bu da izlenmemiş. Diyarbakır 5.Ağır Ceza Mahkemesi, kesinleşen kendi kararına karşı, Adalet Bakanlığı’nın yönlendirmesiyle, dosyayı adeta kendi kendine ele alarak, yeni bir karar vererek kesinleşmiş kararını kaldırma yetkisi olmadığı halde, 29.03.2024 tarihinde yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının kaldırılmasına karar vermiş. Hukuken bu kararın hiçbir geçerliliği yok, yok hükmünde. Amma ve lakin, konu DEM Partili seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı olunca akan sular duruvermiş. Olay bu! İlk yanlış kararı kaldırmak için ikinci ve daha yanlış bir karar vererek iyice sıvamak, ancak ve ancak bizim mahkemelerin üretebileceği bir eser! Yok hükmünde, hiç geçerliliği bulunmayan bir karara dayanıp mazbatayı ikinci gelen adaya vermek de yine ancak ve ancak bizim İl Seçim Kurullarının imza atabileceği bir başarı (!)İLK YANLIŞ KARARI KALDIRMAK İÇİN DAHA YANLIŞ BİR KARARLA SIVAMAK
İlk yanlış kararı kaldırmak için ikinci ve daha yanlış bir karar vererek iyice sıvamak, ancak ve ancak bizim mahkemelerin üretebileceği bir eser! Yok hükmünde, hiç geçerliliği bulunmayan bir karara dayanıp mazbatayı ikinci gelen adaya vermek de yine ancak ve ancak bizim İl Seçim Kurullarının imza atabileceği bir başarı(!) Van İl Seçim Kurulu’nun kararı da hukuka aykırı. Yüksek Seçim Kurulu, Van İl Seçim Kurulu’nun yok hükmündeki bir karar dayanarak mazbatanın ikinci seçilen adaya verilmesi kararını kaldırması ve mazbatayı Zeydan’a vermesi ise yegâne doğru işlem. Tabi bu karara da 11 üyenin 4’ünün karşı olduğunu not edelim. Not etmek gereken bir başka ilke ise hukuk güvenliği ilkesi. Bir hukuk hocası olarak benim bile anlamakta zorlandığım hadiseler zinciri, bir çorap gibi öyle incelikle örülebiliyor ki, çözebilene aşk olsun. Seçilme yeterliliğinin sağlandığı tespit edildikten sonra seçilme yeterliliğini kaybeden adayların seçilmesi durumunda, mazbatayı ikici seçilene vermeyi akıl etmek, ancak demokrasiden hiç nasibini almamış, seçme ve seçilme hakkının özünü hiç kavramamış zihinlerin üretebileceği bir çözümdür. Seçmenin büyük çoğunluğunun iradesini hiç tanımayıp, ancak ideolojik saplantılı tiplerin akıl edebileceği bir başka sıvama yöntemidir. Muhalefet birlikte durmasaydı, seçmeni DEM Partinin arkasında duvar örmeseydi, asla düşünülemeyen bir karara YSK imza attı diye YSK’yı kahraman ilan etmeye de gerek yok. O kararı yukarılara danışmadan alabileceklerine kimse de inanmıyor.YSK’YI KAHRAMAN İLAN ETMEYE DE GEREK YOK
Muhalefet birlikte durmasaydı, seçmeni DEM Partinin arkasında duvar örmeseydi, asla düşünülemeyen bir karara YSK imza attı diye YSK’yı kahraman ilan etmeye de gerek yok. O kararı yukarılara danışmadan alabileceklerine kimse de inanmıyor. Neticede mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayan bir kuruldan bahsediyoruz. Muhalefetin birleştiği durumlarda neler yaşanabileceğinin, ne başarılar elde edilebileceğinin, hangi güçlerin ne kadar tırsabileceğinin fotoğrafını gördüğümüz bir badireyi daha böylece atlatmış bulunuyoruz. Elbette insan sormadan edemiyor, acaba partilerin seçimde aldığı sıralamalar yer değiştirse, mesela AKP’nin adayı seçilme yeterliliğini kaybetse de DEM Parti adayı ikinci gelse, hatta Türkiye genelinde AKP birinci parti çıksa, yine aynı şeyler olur muydu diye… Yine pis bir organize işler kokusu almıyor muyuz topluca? Gezi direnişi döneminde çokça duyulan bir slogan ve güzel bir şiirden bestelenen şarkısında İlkay Akkaya der ki, kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz…İlginizi Çekebilir