Memleketimden siyaset manzaraları
DIŞ POLİTİKASon gelişme kamuoyunu etkileyecek seçenekler arasında, Emevi Camisi’nde kılınacak şükür namazının öne çıktığını gösteriyor.
İçeride ekonomiyi alt üst eden, başarısızlıklarını dış mihraklara yüklemekten kaçınmayan iktidar, bu ziyaret ile güçlenir mi? Bunu tahmin çok kolay değil. Ancak CHP’nin ülkenin dağ gibi sorunlarını salt eleştirmek yerine, hangi yöntemlerle ve nasıl çözeceğini, seçmene anlatması gerekiyor. Tek başına kırmızı kart göstermek, oylarını arttırmaya yetmeyecektir.
Türkiye’de siyasetin gündemi ilginç boyutlara ulaşıyor. İktidardaki “Cumhur İttifakı” nın, beklenmedik girişimiyle başlayan süreci izlerken, aklıma Nazım Hikmet’in ünlü kitabı geldi. Hayatını şiirle anlattığı ve yasaklar yüzünden ancak ölümünden sonra yayınlanan; Memleketimden İnsan Manzaraları.
“Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş.
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.” Şairin dizelerini başlattığı 1941, İkinci Dünya Savaşının giderek genişlediği, sınırlarımızda savaş tamtamlarının duyulmaya başlandığı yıldır.
Hitler’in yönlendirdiği Alman Silahlı Kuvvetleri, 1942 Ağustosundan, 2 Şubat 1943 gününe kadar Stalingrad’da sürdürdükleri kuşatmayı,ikmal yollarının kesilmesiyle kaldırmak zorunda kaldılar. General von Paulus komutasındaki Alman 6.Ordusu Kızıloruya teslim oldu. Stalingrad Savunması, Almanya’nın yenilgisinin başlangıcıydı. Aslında Türkiye’nin savaş boyunca sürdürdüğü tarafsızlığının da somut nedeniydi. 2.Dünya Savaşının ardından başlayan, iki kutuplu Dünya düzeni Sovyetlerin tasfiye edildiği, 1990 yılına kadar sürdü.
Türkiye’de1990-2002 yılları arasında işbaşındaki iktidarlar, dünyada yeni bir dönemin başladığını fark etmek yerine, politikalarını iç iktidar mücadelesiyle sınırladılar. Körfez Savaşı ile Ortadoğu’nun siyasal sınırıları yeniden belirlenmeye başlandı. ABD askeri operasyonu 600 bin kişilik askeri gücün, daha önce görülmedik yöntemlerle bölgeye getirilmesiyle başladı. Önce Irak bölündü, ülkenin doğal kaynakları yeniden Anglo-Sakson ortaklığı şirketlerin eline geçti.
Süreç son yılların en büyük provokasyonu ile sivillere saldıran, Hamas’ın İsrail’in istediği fırsatı vermesiyle devam etti. On binlerce -çoğunluğu- kadın ve çocuklardan oluşan Filistin’li masum can verdi.
Artık sıra Suriye’deydi. Esad’ın 1970 yılından bu yanan süren -Baas- iktidarı, uzun süren iç savaşın ardından birden bire yıkıldı. On yılı aşkın süreyle ülkedeki rejime karşı ayaklanan, Anglo-Sakson destekli İslamcılar milyonlarca sığınmacının Türkiye’ye gelmesine neden oldular.
Bir yandan ABD’nin uzun süre desteklediği, Kürt siyasal yapılanmasını yönetme arzuları, öte yanda yanlış ekonomi politikası yüzünden, içeride kaybettiği desteği yeniden kazanma hırsı. Bulunabilen formülün, kamuoyunda Suriye’nin AKP’nin başarılı politikası sonucunda fethedildiği izlenimi uyandırmak olduğu anlaşılıyor.
BULUNABİLEN FORMÜL, SURİYE’NİN FETHİ İZLENİMİ
Esad’ın ülkeden ayrılmasından kısa süre önce, Cumhur İttifakı üyesi MHP’nin lideri kamuoyunda beklenmedik bir öneriyi gündeme getirdi. Öcalan örgütüne silah bırakma çağrısı yapması koşuluyla “Umut Hakkından” yararlanabilirdi.
İktidar bu açıklama ile Suriye ilgisini başka bir boyuta taşımaya başladı. Bir yandan ABD’nin uzun süre desteklediği, Kürt siyasal yapılanmasını yönetme arzuları, öte yanda yanlış ekonomi politikası yüzünden, içeride kaybettiği desteği yeniden kazanma hırsı.
Bulunabilen formülün, kamuoyunda Suriye’nin AKP’nin başarılı politkası sonucunda fethedildiği izlenimi uyandırmak olduğu anlaşılıyor. Ancak Trump yönetiminin bu konuda beklentileri karşılayacağı kuşkulu.
Son gelişme kamuoyunu etkileyecek seçenekler arasında, Emevi Camisi’nde kılınacak şükür namazının öne çıktığını gösteriyor. Öyle olmasa; İstanbul’un bunca yoğun sorunları dururken, birden bire Şam’ın imarına talip olan İBB Başkanının, alelacele Suriye’ye gitme başvurusu önce izin verilp, 6 sonra geri çevrilir miydi? Gerekçe de hayli ilginç; Cumhurbaşkanının Şam ziyareti.
İçeride ekonomiyi alt üst eden, başarısızlıklarını dış mihraklara yüklemekten kaçınmayan iktidar, bu ziyaret ile güçlenir mi? Bunu tahmin çok kolay değil.
Ancak CHP’nin ülkenin dağ gibi sorunlarını salt eleştirmek yerine, hangi yöntemlerle ve nasıl çözeceğini, seçmene anlatması gerekiyor.
Tek başına kırmızı kart göstermek, oylarını arttırmaya yetmeyecektir.
İlginizi Çekebilir