© Yeni Arayış

Makro ihtiyati önlem nedir, ne işe yarar?

Bankalara makro ihtiyati önlem vazetmek ameliyathanede hastayı kesip biçen doktora aynı anda toplum sağlığı görevi vermekten farksız. Doktorun görevi önündeki hastayı iyileştirmek sağlık sistemini iyileştirmek değil. Bir kez daha ama kesinlikle son defa değil: Makro ihtiyati önlem bankalar batmasın diye alınır. Ekonomi batmasın diye değil. Ekonomiyi bankalar değil kötü ekonomi yönetenler batırır. 

Türkiye’nin en önemli iktisadi problemleri arasında problemleri dert etmemek geliyor. Bir Murphy yasası bu aslında. Demirel de benzer bir laf etmişti. Meseleleri mesele etmezseniz onlar da mesele olmaktan çıkar.

Türkiye’nin en büyük özel Banka Genel Müdürü, Türkiye’de kredilerin GSMH’ye oranı tarihin en dip noktasında diyor ama neredeyse kimse üstüne alınmıyor.

Kredilerin artış oranına sınır getiriyorsunuz ama GSMH da artıyor diyerek lafın ilave bir kısmını da ekliyor. Zaten lafın tamamı kime söylenir iyi biliyoruz.

Hakan Aran haklı olarak olan biteni sorguluyor.

TCMB ekonomik analistine rapor yazdırıyor ve teorik olarak sadece ihracatçı firmaların kullanabildiği döviz kredilerinin çok arttığını ifade ediyor.

Ertesi gün kredilerin aylık artışına sınır geliyor ve yandaşını bıraktım muhalifliğinden kuşku duymadığım ekonomistler uygulamayı ayakta alkışlıyor.

Tarihin görüp görebileceği en yanlış, en akıldışı ve sonuçları itibariyle en başarısız iktisat politikaları dış cephesine makro ihtiyati verniği sürülüp piyasada dolaşıma çıkarılıyor. Akabinde sadeleşiyoruz denilerek nasıl bir karmaşa içinde olunduğu teyit ediliyor.

AKILDIŞI İKTİSAT POLİTİKASINA MAKRO İHTİYATİ VERNİĞİ

Bazen bu ülkede insanların neden delirmediğine şaşıyorum. Çünkü olan biten beni ve pek çoklarını deli ediyor.

Tarihin görüp görebileceği en yanlış, en akıldışı ve sonuçları itibariyle en başarısız iktisat politikaları dış cephesine makro ihtiyati verniği sürülüp piyasada dolaşıma çıkarılıyor. Akabinde sadeleşiyoruz denilerek nasıl bir karmaşa içinde olunduğu teyit ediliyor. Sözde sadeleşme devam ederken kredilerin aylık artışına sınırlama getirilerek “sade” poğaçanın içine aynı anda kıyma, patates, peynir, ıspanak, haşhaş ne bulursan ekleniyor. Sadeleşmeye bu kadar dayanılıyor.

Türk Bankacılık sisteminin küçülmesi ekonomi yönetiminin umurunda değil. Yüzük dağda kaybedilmiş ama ovada aramak daha kolay; o yüzden hep beraber yüzüğü kaybolmadığı noktada aramaya devam ediyoruz.

Türkiye ekonomisi bir Makro İhtiyati Önlem gazisi haline gelmiş durumdadır. Bankacılık sistemine para ve maliye politikasının işlevleri yaptırılmaya çalışılmaktadır. Kamu Bankaları emme basma sermaye sistemiyle dolaylı darphaneye dönüşmüş durumdadır.

Bankacılık böylesi bir tasallut altındayken hangi ekonomik reformdan söz edilebilir?

Hakan Aran GSMH’dan kredide payını isterken bu GSMH’ya kaynak harcayarak verdiği katkının nemasını talep etmektedir. Diğer Banka Genel Müdürleri (Kamu Bankalarının atanmış memurlarını kast etmiyorum) bu konuda sessiz kalıyorsa bu onların durumdan memnun olduğunu göstermez.

Türkiye’de Bankacılık Sistemine müdahale eden ve dünyada sadece Türkiye’de amacı “Bankaları risklerden korumak” değil “ekonomiyi yönetmek” olan “Türk Tipi” Makro İhtiyatlılık kavramının mucidi Ali Babacan, uygulama arkadaşı da Mehmet Şimşek’ti. Köprülerin altından sular aktı ama makro ihtiyati yalanlar hala ülkede prim yapıyor.

MAKRO İHTİYATİ YALANLAR HALA ÜLKEDE PRİM YAPIYOR

Ali Babacan’ın bu aralar çokça öne çıkarak ekonomiyi 2 yıl içinde iyileştireceğine dair vaatlerini Mehmet Şimşek’le birlikte Erdoğan’ın ekonomi kurmayı olarak geçirdikleri mesaiyi hatırlayarak dikkate almak gerek.

Türkiye’de Bankacılık Sistemine müdahale eden ve dünyada sadece Türkiye’de amacı “Bankaları risklerden korumak” değil “ekonomiyi yönetmek” olan “Türk Tipi” Makro İhtiyatlılık kavramının mucidi Ali Babacan, uygulama arkadaşı da Mehmet Şimşek’ti. Köprülerin altından sular aktı ama makro ihtiyati yalanlar hala ülkede prim yapıyor. Banka bilanço yönetiminin kaygısı olması gereken alanlar üzerinden ekonomi dizayn ediliyor.

Ali Babacan da Mehmet Şimşek de işler bizden sonra bozuldu deme şansına sahip değil. Bozulmayacak temel atsaydınız. Ekonomiyi Bankalar üzerinden dizayn etme kolaycılığına kapılmasaydınız. Evin sizden sonra yıkılmış olması evin inşaatını sizin yaptığınız gerçeğini değiştirmiyor. Biriniz müteahhit diğeriniz yapı denetim değil miydi? Siz neyle vakit geçirdiniz? Cevap veriyorum: İhtiyaç kredisinin taksit sayısıyla…

Mehmet Şimşek BDDK’nın başına da piyasada dolaşan ve ederi sadece 6.5 dolara inmiş milyarlarca 200 liralık banknotun altında imzası olan Kavcıoğlu’nu da koyduğunda aslında amacın üzüm yemek değil bağcının asma bahçesinde bostan da ekeriz, arpa da dikeriz, buğday da hasat ederiz demek olduğu anlaşılıyor.

Türkiye ekonomisini yönetenler bir an önce bankaların APCO’larda yönetildiğini anlamalılar. BDDK murakıpları haftada 7, ayda 30, yılda 365 gün denetlediği Bankaların iyi yönetilip yönetilmediğini anlayacak zamana da imkana da sahipler.

Bankalara makro ihtiyati önlem vazetmek ameliyathanede hastayı kesip biçen doktora aynı anda toplum sağlığı görevi vermekten farksız. Doktorun görevi önündeki hastayı iyileştirmek sağlık sistemini iyileştirmek değil.

Bir kez daha ama kesinlikle son defa değil:Makro ihtiyati önlem bankalar batmasın diye alınır.

Ekonomi batmasın diye değil.Ekonomiyi bankalar değil kötü ekonomi yönetenler batırır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER