© Yeni Arayış

Mahkeme kadıya mülk değil

Hızla gelişen yargılama sürecinde olayla ilgileri öne sürülen, MHP’nin bazı yöneticilerinin avukatları, mahkemeye başvurdular. Aralarında medya mensupları ile bazı siyasetçilerin yer aldığı 154 kişinin partilerine komplo kurduklarını iddia ettiler.

Mahkemeye çağrılmalarını talep ettiler. Mahkeme isteği geri çevirince, listedeki kişilerle yargıda hesaplaşacaklarını açıkladılar.

MHP’nin en üst düzeyde dile getirdiği bu açıklama, hesaplaşılacak kişi sayısı bakımından, tam yüzyıl öncesinde Genç Cumhuriyetin, Lozan Barış Anlaşmasının ardından sürgüne gönderdiği, "Yüzellilikler" dosyasını anımsattı.

Ankara’da işlenen bir cinayet; Başkent siyasal çevrelerini karıştırmakla kalmadı. Ana Muhalefet Partisi üst yönetiminden, Cumhurbaşkanlığına kadar en üst düzeyde gündem yarattı…Henüz karar aşamasına gelinmeden hayatını kaybeden kişinin eşi, küçük kızları ve kızkardeşi; başta Cumhurbaşkanı, ardından muhalefet mensubu siyasetçilerden adil yargılama istiyorlar. Kısaca; adalet.

Hızla gelişen yargılama sürecinde olayla ilgileri öne sürülen, MHP’nin bazı yöneticilerinin avukatları, mahkemeye başvurdular. Aralarında medya mensupları ile bazı siyasetçilerin yer aldığı 154 kişinin partilerine komplo kurduklarını iddia ettiler. Mahkemeye çağrılmalarını talep ettiler. Ellerinde deliller bulunduğunu öne sürdüler.Mahkeme isteği geri çevirince, basın toplantısıyla listedeki kişilerle yargıda hesaplaşacaklarını açıkladılar. MHP’nin en üst düzeyde dile getirdiği bu açıklama, hesaplaşılacak kişi sayısı bakımından, tam yüzyıl öncesinde Genç Cumhuriyetin, Lozan Barış Anlaşmasının ardından sürgüne gönderdiği, “Yüzellilikler” dosyasını anımsattı.

Batılı Devletler genel affın Saray yanlıları ve Milli Mücadeleye karşı çıkanları da kapsamasında, ısrarcıydılar. İsmet Paşa; 3 Ocak 1923’te Rauf Bey’e bu görüşü iletirken, 150 kişinin ülkeye girmemek ve emvali tasfiye edilmek şartıyla, af kapsamı dışında kalacaklarını bildirdi. Lozan’da genel affa ilişkin kararın protokole bağlanarak açıklanması ve 150 kişinin af dışı bırakılacağının resmen duyurulması kararlaştırıldı.

LOZAN’DA 150 KİŞİNİN AF DIŞI BIRAKILMASI KARARI

"Millî Mücadele; Millet Meclisi Ordularının zaferi ile sonuçlanınca, Mustafa Kemal Paşa İzmir’de İsmet, Fevzi ve Kâzım Paşalar ile Ali Fethi, Yusuf Kemal, İhsan ve Seyyit Beyler’ in de katıldıkları bir toplantı düzenledi.

Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey’in; uluslararası barış antlaşmalarında genel affın yer alacağını hatırlatması, kapsam dışında tutulacak kişilerin belirlenmesini gündeme getirdi. İtilaf Devletlerinin temsilcileri; 20 Kasım 1922’de başlayan Lozan görüşmelerinde; işbirlikçilerini kurtarabilmenin yollarını arıyorlardı. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları af dışı bırakılacakları belirleyerek, yurt dışındakilerin ülkeye girişlerine engel olunmasını kararlaştırdılar. Lord Curzon’un 12 Aralık 1922’de Türkiye ve Yunanistan’a "çok geniş genel af ilan etme" önerisini, İsmet Paşa 14 Aralık’ta "Türkiye genel bir af ilan edecektir" diyerek yanıtladı.

Başbakan Rauf Beye 15 Aralık’ta genel affı kabul ettiğini bildirdi. Askerî ve siyasî tüm suçluları kapsam dışında bırakacak bir aftan yana olan Ankara, "vatana ihanet edenleri" kapsam dışı bırakma eğilimindeydi.

Batılı Devletler genel affın Saray yanlıları ve Milli Mücadeleye karşı çıkanları da kapsamasında, ısrarcıydılar. İsmet Paşa; 3 Ocak 1923’te Rauf Bey’e bu görüşü iletirken, 150 kişinin ülkeye girmemek ve emvali tasfiye edilmek şartıyla, af kapsamı dışında kalacaklarını bildirdi. Lozan’da genel affa ilişkin kararın protokole bağlanarak açıklanması ve 150 kişinin af dışı bırakılacağının resmen duyurulması kararlaştırıldı. 22/23 Nisan 1924’te isim listesi Millet Meclisinde Genel Kurul’un onayına sundu. 1 Haziran 1924 günü onaylandı.

MHP Üst Yönetiminin bu tavrı sadece sayıların yakınlığı bakımından, yüz yıl öncesini anımsatıyor. Ancak etkili iktidar ortağı konumundaki bir partiye, gündem değiştirmek amaçlı algı yönetimi olmanın ötesinde katkı yapacağı kuşkulu. Listelerinde benim adım da bulunuyor. Bu yüzden rahatlıkla öne sürülen iddialar ile hiçbir ilgim olmadığını ifade edebilirim.

YÜZ YIL ÖNCESİNİ ANIMSATIYOR

Hanedanın tasfiyesiyle sonuçlanan Kurtuluş Savaşının ardından, eski rejimin önde gelenlerinin affedilmeleri yerine, sürgüne gönderilmeleri anlaşılabilir bir tutumdu. Atatürk’ün ölümünden kısa bir süre önce bu sürgün cezası da kaldırıldı.

MHP Üst Yönetiminin bu tavrı sadece sayıların yakınlığı bakımından, yüz yıl öncesini anımsatıyor. Ancak etkili iktidar ortağı konumundaki bir partiye, gündem değiştirmek amaçlı algı yönetimi olmanın ötesinde katkı yapacağı kuşkulu.

Listelerinde benim adım da bulunuyor.Bu yüzden rahatlıkla öne sürülen iddialar ile hiçbir ilgim olmadığını ifade edebilirim. Aslında Cumhur İttifakı adı verilen bu ortaklığın, iktidarı kaybetmeleri için komplo teorilerine ihtiyaç duyulmayacağı çok açık. Salt ülke ekonomisini getirdikleri duruma bakmak yeterli. Halkoyunun karşısında durulamayacağını sonunda fark etmiş olmalılar.

Öyle olmasaydı büyük ortakları; Belediyelerin kendi dönemlerinde birikmiş borçlarını, CHP kazandıktan sonra tahsil etmeye çalışmazdı.

Güneydoğu’da kaybettikleri belediyelerde; kayyum sistemine geri dönüşün yollarını aramazlar, Esad’ın kapısını çalmazlardı.Muhalefetin kararsızlığı yüzünden 22 yıldır süren iktidarlarının, sonuna geldiklerinin onlar da farkındalar.

Eskilerin dedikleri gibi; "mahkeme kadıya mülk değildir"…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER