© Yeni Arayış

Mahir Polat’ı serbest bırakın  

Taşlarıyla konuşan, duvarlarıyla fısıldayan, mezar taşlarıyla dua eden İstanbul sadece bir şehir değil, her köşesi farklı tarihlerden izler taşıyan, yüzyılların birikmiş hafızasını barındıran bir miras mekanı. Bugün Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, bu sesleri dinleyip duyan bir bürokrat olmanın çok ötesinde, gönüllü bir hafıza işçisi olduğunun altını çizmek gerek. 

Sağlık durumunda dün yaşanan endişe verici gelişmeler sonrasında avukatının da belirttiği gibi, Mahir Polat’ın cezaevinde kötüleşen sağlık durumu, yaşam hakkı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturur nitelikte. Adalete, akla ve vicdana uygun olan tek yol Mahir Polat’ı bir an önce özgürlüğüne kavuşturmaktır. İstanbul’un muhafızını İstanbul’a geri verin. Mahir Polat’ı serbest bırakın.

Taşlarıyla konuşan, duvarlarıyla fısıldayan, mezar taşlarıyla dua eden İstanbul sadece bir şehir değil, her köşesi farklı tarihlerden izler taşıyan, yüzyılların birikmiş hafızasını barındıran bir miras mekanı. Bugün Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, bu sesleri dinleyip duyan bir bürokrat olmanın çok ötesinde, gönüllü bir hafıza işçisi olduğunun altını çizmek gerek. 

Bu tutuklama, yalnızca bir bürokratın başına gelen bir haksızlık değil; İstanbul’a ve yıllarca göz ardı edilen ecdat yadigârı mirasına da ağır bir darbe. Zira Mahir Polat İstanbul’u taşından, duvarından, arşivinden, suskunluğundan, yıkılmaya terk edilmiş bir yapının duvar yazısından okuyan bir kent muhafızı.

Bugün onun öncülüğünde birçok semtte kurulan kamusal alanlar, çocuklar ve gençler için açılan kütüphaneler, kültür merkezleri, sadece yapısal onarım hareketleri değil, İstanbul’u her kesimden İstanbulluya geri veren eşi benzeri görülmemiş bir kent çalışması. 

Müze Gazhane, Yerebatan Sarnıcı, Yedikule Gazhanesi, Artİstanbul Feshane, Casa Botter, Büyükada Taş Mektep, Gülhane ve Bebek Sarnıçları, Metrohan, Kadıköy ve Beşiktaş İskeleleri, Silivrikapı Ziyaretçi Merkezi, Cendere ve Mecidiyeköy Sanat Merkezleri, Moda İskelesi bunlardan sadece birkaçı. 

Mahir Polat, İstanbul’un geçmişine emek vermiş ustaların alın terini, halkın belleğinde iz bırakmış mekânlarını, Cumhuriyet’in vicdanla kurduğu köprüleri korumak üzere yıllarını vermiş çok kıymetli bir entelektüel. 

Bu ülkede liyakat hâlâ bir anlam taşıyorsa, Mahir Polat o anlamın vücut bulmuş hâli. Kısa bir hatırlatmanın yerinde olacağını düşünüyorum. İstanbul Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi’nden mezun olduktan sonra İTÜ Mimarlık Tarihi ve YTÜ Kültürel Miras alanlarında yüksek lisansını tamamlayan Polat, 2023’te, İstanbul Üniversitesi’nde dinsel kültürel miras üzerine yaptığı çalışmayla Sanat Tarihi dalında Doktora ünvanına sahip bir akademisyen. 

Meslek hayatına 2005’te Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde başlayan Polat’ın yıllar içinde yalnızca bürokratik görevler değil, kentin vicdanını taşıyan projeler yürüttüğünü görüyoruz. 2019’da İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanı, 2020’de İBB Genel Sekreter Yardımcısı olarak atandığında, kültürel miras artık sadece bir başlık olmaktan çıkıp bir mücadele alanına dönüştüren Polat için bu görevler, İstanbul’dan çok uzakta, Erzincan’da yalnız bir çocukluk sonucu çevresinden çok, kendi içine konuşan ve orada kendine evrenler kuran bir zihin işçisinin alın teri ile geldiği hak edilmiş görevler.

Polat’ın iki kalp damarı hala tıkanık olduğunu öğreniyoruz. İki hafta sonrası için planlanan yeni bir anjiyonun akıbeti ise şu an için belirsiz. Ortada devam eden ciddi bir tedavi ve düzenli kullanması gereken ilaçlar var. Polat’ın sağlık sorunları bunlarla da sınırlı kalmıyor.  Tiroid kanseri geçirmesi sebebiyle düzenli pet çekimleri ile vücudunda başka noktada kanser çıkıp çıkmadığının takip ve tedavisi yapılmakta.

Onu tanıyanların ‘21. yüzyıl dervişi’ olarak tanımladıkları Mahir Polat, ciddi sağlık sorunlarına bakılmaksızın tutuklu olması ne akılla, ne de vicdanla anlaşılır değil. Pamuklara sararak korumamız gereken Polat, mahkemeye verdiği ifadesinde sağlık sorunlarını olanca açıklığı ile beyan etmiş. Buna göre en son iki hafta önce anjiyo geçirdiğini ve toplam 6 stenti olduğunu belirten Polat’ın iki kalp damarı hala tıkanık olduğunu öğreniyoruz. İki hafta sonrası için planlanan yeni bir anjiyonun akıbeti ise şu an için belirsiz. Ortada devam eden ciddi bir tedavi ve düzenli kullanması gereken ilaçlar var. Polat’ın sağlık sorunları bunlarla da sınırlı kalmıyor. Tiroid kanseri geçirmesi sebebiyle düzenli pet çekimleri ile vücudunda başka noktada kanser çıkıp çıkmadığının takip ve tedavisi yapılmakta. Polat ifadesinde uyku apnesi bulunması dolayısıyla cihaza bağlı olarak uyumak zorunda olduğu bir yaşam koşulunda olduğunu belirterek, hipertansiyon ve şeker hastalığımı olduğunu da eklemiş. 

Sağlık durumunda dün yaşanan endişe verici gelişmeler sonrasında avukatının da belirttiği gibi, Mahir Polat’ın cezaevinde kötüleşen sağlık durumu, yaşam hakkı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturur nitelikte. Mahkemede verdiği ifadesinde açıkça sunduğu bu ağır sağlık tablosu, Polat’ın içinde bulunduğu hayati tehlike göz ardı edilerek verilen tutuklama kararını insanlık dışı bir muameleye, ağır bir vicdan yüküne dönüşüyor.

Böylesine değerli bir insanın parmaklıklar ardında tutulması yalnızca ailesi ve onu sevenler için değil, İstanbul için büyük bir kayıp. Zira İstanbul’un mirası metruk binalarının taşlarında değil, onu koruyan kişilerin alınterine kaydedilir. 

Adalete, akla ve vicdana uygun olan tek yol Mahir Polat’ı bir an önce özgürlüğüne kavuşturmaktır. Üzücü sonuçlar yaşanmadan acilen bu yanlıştan dönülmesini diliyorum. İstanbul’un muhafızını İstanbul’a geri verin. Mahir Polat’ı serbest bırakın.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER