Mahfi Eğilmez’le 2025’e giderken: Ekonomi en kolayı sen ötekilerden haber ver
EKONOMİBu üretilmiş, yaratılmış, taammüden bir krizdir. Mahfi Hoca’nın sunumundan çıkardığım özet bunlar oldu. Acarkent Rotary Klübün davetlisi olarak konuşan Mahfi Eğilmez’i dinlerken zaman zaman aklıma son yazdığım yazı geldi. Şimşek ile Varoufakis’i mukayese etmiş ve Şimşek neden Varoufakis olamadı demiştim. Mahfi Hoca da fiziksel olarak Varoufakis’e benziyor.
İnanmayacaksınız ama Acarkentlilerin de Ekonomik Sorunları Var
Mahfi Eğilmez’i 2025’e Giderken başlıklı konferansında izlemek üzere toplandığımız Acarkent TED Koleji salonunda, katılımcıların pek çoğu İstanbul’un tartışmasız en pahalı sitelerinden biri olan Acarkent sakiniydi.
Sahibinden’deki ilanlara bakılacak olursa burada en ucuz ev 45 Milyon TL . Fiyat yarım milyara kadar yükseliyor.
Bu evler sahiplerini son 20 yılda buldu. Hatta satın aldığım evin önceki sahibi de kendisine Acarkent’ten bir ev almıştı. En ucuz evin değeri 1.5 Milyon dolar olduğuna göre evlerin değeri dolar bazında 5 katından fazla artmış 20 yılda.
Acarkent’in değer artışında son 3 yılın NAS ekonomisi de etkili olmuş olmalı. Yine de NAS olmasaydı da bu evler dolar bazında 20 yılda en az 2 yada 3 kat artmıştı. Türkiye eskiden de süper değildi. Ama bu kadar da değildi.
Konferansın yapıldığı sitenin sakinleri büyük oranda iş sahibi insanlar. Sordukları sorular da tam olarak bu durumu yansıtmaktaydı. Hiçbiri pahalılıktan, çarşıdan pazardan, ev fiyatlarının yüksekliğinden şikayet etmedi. Soruları makro düzeyde iş dünyasının ve büyük sermayenin kaygılarını yansıtır nitelikteydi.
Asgari ücretin artışından değil bu artışın istihdam ettikleri Beyaz Yakalıları ne ölçüde ücret artışına motive edeceğinden endişe duyuyorlardı. Bir diğer soru üretimlerinde genel gider payının neredeyse 3 katına çıkmış olmasının nasıl telafi edileceğine dairdi. Kurların sabit giderek, ihracat gelirleri artmazken oluşan enflasyon yükünün nasıl aşılacağını merak ediyorlardı. Son cümleden olarak Türkiye bir üretim merkezinden hizmet merkezine dönecek mi diye sormaktan geri durmuyorlardı.
Mikro bir TÜSİAD tadındaki haziruna Mahfi Hoca’nın Erdoğan’ın TÜSİAD çıkışına verilmeyen tepkinin işleri bu günlere getirdiğini hatırlatması bir anlamda Basra’nın Harap Olmadan bir şeyler yapılmalıydı gerçeğinin altının çizilmesi oldu.
Mahfi Hoca’nın sunumu net çizgilere sahipti. Bindik alamete gediyoz kıyamete tadında başlık 2025’e Giderken olarak seçilmişti.
Yakın zamanda çalıştığım Mehmet Şimşek Amerika sunumunun satışçı olmayan gerçekçi versiyonuydu demek doğru olacak.
Mahfi Hoca’nın Şuppililuma hoşgörüsüne sığınarak bu sunumun kendimce özetini paylaşmak istedim.
2025 için tahminleri içeren 21. Slayt 2025’in de 2024 kadar sıkıcı ve zor olacağına dair öngörüyü içeriyordu. Bütçe açığının daha da kötüleşmesi dışında her şey 2024’de ne kadar kötüyse 2025’de de o kadar kötü beklenmektedir.
22 Slayt ve 2 Mitolojik Öyküde Türkiye 2024
Sunum ABD-Avrupa-Japonya ve Çin’in yani Süper Ligin genel görünümü ile başladı. Amerika en iyisi. Diğerlerinin bir tarafları sarkıyor. Japonya beş beter. Nerede Sonyler Nikonlar. Almanya desen yeni Japonya olma yolunda.
Ardından Türkiye_Arjantin-Brezilya-Rusya dörtlüsü ile TFF 3. Lig’ e geçildi. Bizden hızlısı bir Schumacher bir Arjantin. Bu anlatıda popülizm vurgusu ve Rusya MB Başkanına övgü dikkat çekiciydi.
3. tablo Enflasyon ve Büyüme üzerineydi. Şimşek’in 15. Sırayı verdiği slayta Mahfi hoca ilk 3’ü uygun görmüştü. Mahfi Hoca küçülmekten başka çıkış olmadığının altını çizdi. Şimşek ise iyi bir satışçı olarak enflasyon düşünce söz büyüyeceğiz diyordu.
4. slayt Mehmet Şimşek’te sümen altıydı. GSYİH Tüketim mukayesesi. NAS ekonomisinin Tüketimi nasıl patlattığını ve cehenneme giden taşları kimin dizdiğini gösteriyordu. Gerçekten de tarihte görülmemiş bir Tüketim-GDP ayrışması 2021 sonrasına damga vurmaktadır.
5. slayt Enflasyonun kaynaklarının kitaptan, çeşitlerini ise Mahfi Hocanın yaratıcı hafsalasından gösteriyordu. Skimpflasyona shrinkflasyona gülmüştük. Greedflasyon deyince 7 ölümcül günah aklıma geldi . Sonuçta Multiflasyon Türk Tipi ekonominin medarı iftiharıydı.
6. grafik işsizlik düşerken geniş işsizliğin açık denize yol aldığını gösteriyordu. İş aramayanları işsizden saymayan ILO utansındı.
Slayt 7 Gelir dağılımı üzerineydi. Acarkent’te gelir dağılım eşitsizliğinden bahsetmek Michelin restoranda helva ekmek üzerine konuşmak olsa da Mahfi Hoca Gelirin yarısını kapan nüfusun %20 si olmasının risklerini anlatmaktan geri durmadı. Acarkentlilere yani.
8 ve 9. Slaytlar yukarıdaki endişeli Acarkentlinin dertlendiği sanayi üretimi dama mı atılıyor görüntüsü vermekteydi. Sanayi gerilirken ticaret alıp başını gitmektedir.
10. slayt meşhur konut slaytı. Sevgili Ahmet Büyükduman’ın da dediği gibi zirveye çıkan ev satış rakamları dolar bazında 5 kat değerlenmiş Acarkentli ev sahiplerini çok da üzecek gibi değildi. Takip eden slayt ise araba satışlarının gayet güçlü olduğunu gösteriyordu. Zaten bu nedenle iktidar muhipleri “ne krizi sayıklıyorsunuz yav” demiyorlar mıydı.
12. slayt Ödemeler Dengesindeki iyileşmeye dairdi. Ancak gören gözler için iyileşmenin azalan ithalattan kaynaklandığı bununsa üretimin küçülmesi demek olduğu açıktı. Takip eden slayt turizmde işlerin iyi gittiğini ama kişi başı gelirin düşmesinin endişe verici olduğunu ifade etmekteydi.
14. slayt meşhur dolarizasyon grafiğini içermekteydi. 2006’da Tam Üyelik görüşmeleri başlarken dibi gören dolarize ekonomi NAS’la ve Eyy Avrupa çığlıkları ile %80’lere ulaşmış durumdadır. İyileşme olsa da vaziyet pek de hoş görünmez.
Rezervleri içeren 15. Slayt ülkenin nereden döndüğünü göstermektedir. Biraz daha devam etse bir ödemeler dengesi krizi kapıdaymış.
CDS grafiği ülkenin nasıl yüksek bir riske maruz bırakıldığının altını çizen 16. Grafik olarak yerini aldı.
17. slayt Truva Kralı Priamos’un kızı Kassandra’nın lanetiydi. Kassandra geleceği görür, olacakları söyler ama ona kimse inanmaz. Olan Truva’ya olur. Konunun Ekonomistlerle Mahfi Beyle ve Türkiye’nin başına gelenlerle ilgisi yoktur. Sadece bazı talihsiz tesadüflerden söz edebiliriz.
18. Slayta geldiğimizde Mahfi Hoca ekonomi bürokrasisinde görev yaparken çok konuşulan Kore mucizesine dair tabloyu görmekteyiz. Kore alıp başını giderken Türkiye yerinde sayar. Her ikisi de 1980’de yola beraber başlamıştır. Kore bugün 40 Bin Dolar gelire ulaşırken Türkiye zorlama 13 Bin dolarlarda gezinmektedir.
Mahfi Hoca burada bürokrat elbisesini giydi ve eğitimden teşvik sistemine neyi yanlış yaptığımızı tek tek anlattı.
19. slayt bu yazının başlığını da içeren Ekonomi kolay sen Siyasetten haber ver içeriğindeydi. Hukukun üstünlüğünde Dünya 117.si Yolsuzluğun yokluğunda Dünya 79.su olmanın bizi bu hale getirdiğini ifade etti.
20. slayt biz neden batmıyoruzu anlatan bir tabloyu içeriyordu. Türkiye’nin güvenlik yastığı yastık altındaki altınlar ve dolarlardı. Mevcut görünen para bitiyor ama bu yastık altında ve hanımın kollarında duran altınlar hep muhafaza ediliyordu. Mahfi beye göre Türkiye bir yarım Türkiye’yi de yastığın altında tutuyordu.
2025 için tahminleri içeren 21. Slayt 2025’in de 2024 kadar sıkıcı ve zor olacağına dair öngörüyü içeriyordu. Bütçe açığının daha da kötüleşmesi dışında her şey 2024’de ne kadar kötüyse 2025’de de o kadar kötü beklenmektedir. Burada gelir eşitsizliği içinde artacak kişi başı milli gelirin de aslında daha da eşitsiz Türkiye demek olduğunun altını da ben çizmiş olayım.
22. slayt enflasyona dairdi ve enflasyonda ne beklersen Allah onu verir ana fikrine sahipti. Reel sektör %50 bekliyor ve olacak olan da odur.
23. slayt Mahfi Hocanın kendini tarifinin iç yüzünü izah ediyordu : Kötümser bir Umutlu. Türkiye bir kriz yönetme uzmanıydı. Krizler bertaraf edilmek için vardı. Sahnede bizi gözleyen Atatürk’ün Nutuk’un giriş paragrafında dedikleri Mahfi Hocayı Umutlu yapıyordu. Kötümserlik kaynakları ise kendilerini iyi biliyordu.
Hoca’nın son slaytı Pandora’nın kutusunda hep var olan Umut üzerineydi. Kötülükler saçılsa da Umut bizimle diyerek bitirdi sunumunu.
2021 sonrasında yapılan deneme Türkiye tarihinin değil ekonomi tarihinin en ağır hatalarından birini içermektedir. Daha yanlış ekonomi politikası yapılamaz.
Mahfi Hoca’dan Özlü Sözler
Mahfi Hoca’nın sunumuyla beraber altını çizdiği bazı ince konuları da belirtmeden geçemeyeceğim.
* Herhangi bir ülkede uygulanan bir politika başka ülkede geçerli olmaz. ABD para basıyor hadi biz de basalım. Olmaz. Rezerv paran yoksa bastığın para matbaacıyı zengin eder. ,
* 2021 sonrasında yapılan deneme Türkiye tarihinin değil ekonomi tarihinin en ağır hatalarından birini içermektedir. Daha yanlış ekonomi politikası yapılamaz.
* Türkiye Tam Üyelik görüşmeleri başladığında 20 milyar dolar takip eden 4 yılda toplam 72 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım aldı. 1923’den 2005’e kadar gelen yatırım 19 Milyar dolardı.
* 250 yıldır Tekstil üreten Türkiye’nin tekstil markası yok. Bizde teşvik iller arası müsabaka tadında. Her yer teşvik hiçbir yer teşvik oluyor.
* Türk çocukları türev almayı biliyor ama türevin ne işe yaradığını bilmiyor. Eğitim sistemi ezbere dayalı.
* Biz neden batmıyoruz ? Sorunun cevabı belki de en büyük zayıflığımızda. Kayıtdışı varlıklar zor zamanda can simidi oluyor.
* Maliye Politikası emsal olabilecek durumda değil. Ziya Müezzinoğlu ( sanırım bir Hoca bir de ben anımsadım) gibi Maliye anlayışı yok. Kamunun üst yönetimi müthiş harcıyor
* Paralar ikiye ayrılır Rezerv Paralar ve Rezerv Olmayan Paralar. Paranızı iyi tanıyınız.
* Ekonomide sorun yok Ekonomi çözülür. Hep çözüldü. Ötekiler önemli. Hukuk önemli. Yolsuzluklar önemli.
Dünyada para bitmedi Ekonomiyi Siz Ellerinizle Batırdınız
Hoca’nın bu başlıklarına ilave olarak beni özellikle mutlu eden bir ortak paydamız da Türkiye krizinin üretilmiş politik kökenli bir kriz olduğuna dair düşüncesiydi. Pek çok ekonomistin (ki aralarında muhalifler de var) Türkiye dünyada sermaye pahalılaşıp kıtlaşınca kriz şartları oluştu görüşüne Mahfi Eğilmez prim vermedi. İdare ediyor, yaşayıp gidiyorduk. Bu ekonomik kaosu hak etmedik . Bu üretilmiş, yaratılmış, taammüden bir krizdir.
Mahfi Hoca’nın sunumundan çıkardığım özet bunlar oldu. Acarkent Rotary Klübün davetlisi olarak konuşan Mahfi Eğilmez’i dinlerken zaman zaman aklıma son yazdığım yazı geldi.
Şimşek ile Varoufakis’i mukayese etmiş ve Şimşek neden Varoufakis olamadı demiştim. Mahfi Hoca da fiziksel olarak Varoufakis’e benziyor. Tabii ki benim hayal gücümün ürünü ama koşullar oluşsa sanırım Şimşek değil ama Mahfi Hoca, Yanis’den aşağı kalmazdı diye düşünüyorum.
Teşbihim için bu defa Tarhu’nun hoşgörüsüne sığınacağım. Hitit tanrıları ve Mahfi Eğilmez’e saygıyla…
İlginizi Çekebilir