© Yeni Arayış

Lübnan’da uykusuz geceler devam edecek gibi

İsrail halkı esir düşenleri geri istiyor, Netanyahu ise ateşkese yanaşmıyor. Bu sebeplerle Netanyahu’nun İsrail’de kredisi tükeniyor. Kredisi tükendikçe de agresifleşiyor. Tüm bu atmosferde, “Netanyahu daha da saldırganlaşır mı, geleceğini kurtarmak için ne gibi adımlar atar” soruları da kamuoyunda yerini koruyor. Bu da Ortadoğu’da ve özelde Lübnan’da uykusuz gecelerin devam etmesi demek.

Sadece Ortadoğu değil, bütün dünya haftalardır saldırı beklentisi içindeydi. ABD ve dahi Batı’nın birçok devleti gemilerini İsrail’i korumak üzere bölgeye gönderdi. Önce Hizbullah mı yoksa İran mı İsrail’e misilleme yapacak sorusu cevabı aranıyordu.

Geçtiğimiz hafta bulunduğumuz Lübnan'da kahveden okula, akademiden, sokağa herkesi konuştuğu tek konu buydu.

Beklenen saldırı Lübnan topraklarından, yani Hizbullah’tan geldi.

Hizbullah, Fuad Şükr’ün intikamı saldırısını yaptığını, Mossad merkezinin de bombalandığını açıkladı. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah, “Saldırdık ve intikamı aldık” diye konuştu.

Hizbullah’ın saldırısının gerçekleşmesinin ardından, İsrail de açıklama yaptı.

Nasrallah’ın, saldırılan noktalardan biri ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermesi Hizbullah’ın saldırıda isabet kaydettiği ihtimalini güçlendiriyor. Üstelik vurulan merkez çok çok değerli: İsrail Silahlı Kuvvetlerinin 8200 adı verilen birimi.

VURULAN MERKEZ 8200

İsrail, Hizbullah saldırısı öncesinde “önleyici saldırılar” yaparak karşılık verdiğini, saldırıların önlendiğini iddia etti.

Hasan Nasrallah’ın, konuşmasında saldırılan noktalardan biri ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermesi Hizbullah’ın saldırıda isabet kaydettiği ihtimalini güçlendiriyor. Üstelik vurulan merkez çok çok değerli: İsrail Silahlı Kuvvetlerinin 8200 adı verilen birimi.

Bu birimin vurulması İsrail’i “kızdırmaya” yetti mi? Hasan Nasrallah tam da buna vurgu yaptı sarkastik konuşmasında: saldırıda vurduğumuz yerler konusunda tatmin olursak intikam saldırıları meselesi bizim için kapanmıştır, tatmin olmazsak saldırıları yineleyebiliriz.

Nasrallah’ın bu ifadeleri İsrail’i açıklama yapmaya zorlamak içindi. Yani en stratejik merkezlerinden birinin vurulduğu itirafının yapılması. İsrail bu “itirafta” bulunmadı. Dolayısı ile Hizbullah’ın iddiasını kabullenmedi.

Nasrallah İsrail’in kabullenmesi için daha açık kanıtlar ile yeni saldırılar düzenleyebilir mi?

İsrail tarafı ise bütün bu söylemler ve ihtimallere karşın sessizliğini koruyor. İsrail “önleyici saldırı” yaptıklarını, binlerce Hizbullah füzesini ve fırlatma rampasını vurduğunu iddia etti, o kadar. Başka bir açıklama yok.

Bu sükut, ikrardan geliyor olabilir.

Hizbullah’ın 8200 birimini vurduğu yönündeki ihtimal çok daha güçlü duruyor.

Peki bundan sonra Lübnan halkının derin nefes almasını sağlayacak hava oluştu mu? Elbette hayır!

Zira, taraflar arasında karşılıklı atışlar ve bombalamalar yeniden başladı.

Lübnan’ın başkenti Beyrut son günlerde biraz daha sakinleşse de, İsrail çeşitli şehirleri bombalamaya, araçları hedef almaya devam ediyor. Son olarak Beyrut’a yakın bir şehir olan Sayda’da bir noktayı bombalayan İsrail’in saldırılarını kesmemesi, bölgedeki tedirginliği devam ettiriyor.

Haniye suikastının ardından İran’ın İsrail’e saldırması ihtimali, İran’dan gelen açıklamalarla güncelliğini koruyor ve tüm Ortadoğu ne zaman ve nasıl geleceği belli olmayan bir saldırının bekleyişinde.

ORTADOĞU, İRAN’IN SALDIRISINI BEKLİYOR

Öte yandan İsrail, yüksek alarma geçmesinin bir diğer nedeni olan ve müttefik ülkelerin endişeyle beklediği İran misillemesinin hazırlığı içerisinde.

Haniye suikastının ardından İran’ın İsrail’e saldırması ihtimali, İran’dan gelen açıklamalarla güncelliğini koruyor ve tüm Ortadoğu ne zaman ve nasıl geleceği belli olmayan bir saldırının bekleyişinde.

Tüm bu gelişmeler sonucunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kişisel endişeleri de oluştu çünkü İsrailli vatandaşlar, 7 Ekim’den beri pek çok yerde süren savaşın yorgunluğu içerisinde. Erkekler savaşa gitmek istemiyor, İsrail halkı esir düşenleri geri istiyor, Netanyahu ise ateşkese yanaşmıyor. Bu sebeplerle Netanyahu’nun İsrail’de kredisi tükeniyor.

Kredisi tükendikçe de agresifleşiyor. Öyle ki aleyhinde yapılan son gösterileri Yahya Sinvar’a destek olarak dahi tanımladı.

Tüm bu atmosferde, “Netanyahu daha da saldırganlaşır mı, geleceğini kurtarmak için ne gibi adımlar atar” soruları da kamuoyunda yerini koruyor.

Bu da Ortadoğu’da ve özelde Lübnan’da uykusuz gecelerin devam etmesi demek.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER