© Yeni Arayış

Londra’da Küresel Vicdan Zirvesi

Londra’da Küresel Vicdan Zirvesi

Küresel Vicdan Zirvesi’nin ilki Londra’da düzenlendi, ama bununla sınırlı kalmayacak, bu konferansların devamı da gelecek. Sadece Gazze ile de sınırlı olmayacak, nerede bir insan hakları sorunu varsa Küresel Vicdan’ın hedefi orada olmak, farkındalık oluşturarak kamuoyunu harekete geçirmek. “Gazze’deki Soykırımı Derhal Durdurun!” temalı konferans için beni Londra’ya getiren neydi, diye düşünüyorum. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısı mı? Yoksa, Netanyahu’nun birkaç ay önce Birleşmiş Milletler’de Gazze’yi yok sayan haritayla yaptığı konuşma mı? Senelerdir süren kuşatma mı? Yürürlüğe bir türlü girmeyen Oslo süreci mi? Hiçbir şey boşlukta yaşanmıyor, 7 Ekim’deki saldırı da öncesi hesaba katılmadan düşünülemez. Peki, gözümüzün önünde bir soykırım işlenirken “elimizden hiçbir şey gelmez,” deyip bir kenara çekilebilir miyiz? “Devrim televizyondan yayınlanmayacak!” diye bir sözü vardı solcuların altmışlarda, zaman değişti, bir soykırım televizyonda canlı yayınlanır oldu. İlk birkaç günlük şokun ardından bütün dünya ayağa kalktı, isyan etti, on binlerin sığamadığı meydanlarda yüzbinler bir araya geldi. Ahmet Davutoğlu, 7 Ekim’den hemen sonra, soykırımı durdurmak için bir şey yapmanın peşine düştü ve ateşkesi sağlamak için dünyanın önde gelen devlet adamlarını, akademisyenlerini, insan haklarını savunucularını bir araya getirerek küresel akil insanlar heyeti oluşturmayı ve sivil toplumu harekete geçirmeyi düşündü. Eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı olmasının yanısıra akademisyen kimliğini de öne çıkararak, BM eski Filistin Raportörü Richard Falk ile birlikte Küresel Vicdan Bildirisi’ni imzaya açtılar. Üstelik, bu metinde İsrail’in saldırısı “soykırım” olarak tanımlandığı halde çığ gibi imza toplandı. İşte Londra’da düzenlenen Küresel Vicdan Zirvesi’ne bu bildirinin imzacıları katıldı. Birlikte olduğum isimlerden bazılarını sayayım; Richard Falk, Oxford Üniversitesi’nden tarihçi Avi Shlaim, California’dan Phyllis Bennis, Kanada’dan İsrail’de çalışan ilk Gazzeli hekim olan ve Kız Çocuklarını Yaşatma Vakfı’nın -Daughters for Life Foundation- kurucusu Izzeldin Abuelaish, Filistin’den Mustafa Barghouty ve Ramzy Baroud, Chicago’dan Abdullah Ahsan, Filipinlerden Walden Bello, Nijerya’dan Usman Bugaje, Bosna’dan eski Reisülulema Mustafa Ceric, Tazmanya’dan Penny Green, Kamboçya’dan Maung Zarni, Hindistan’dan Gayatri Spivak… Programın bir de sürpriz konuğu ve konuşmacısı vardı: Jeremy Corbyn. Alınan en önemli kararlardan biri de tıpkı Vietnam Savaşı esnasında Bertrand Russell’ın öncülüğünde kurulan Halklar Mahkemesi’nin bir benzerinin İsrail için de kurulması ve suçluların Uluslararası Adalet Divanı’nın kararından önce vicdanlarda mahkûm edilmesiydi. Konuşmaları özetlemeyeceğim, ilgilisi internetten bulup izleyebilir ama yaşananların adının konması, neler yapılabileceğine dair somut önerilerin dile getirilmesi açısından hayli faydalı bir toplantı oldu. Bu kadar saygın ismin bir araya gelmesinin oluşturduğu sinerji, ortak tecrübelerin paylaşılmasına da olanak sağladı. Mesela, Mustafa Ceric, hava sahasının kapatılmasının Saraybosna kuşatmasında ne anlama geldiğini anlattığında toplantı salonunda herkesin aklına Srebrenica soykırımı geldi. O acılar tekrar edilmesin derken, bugün Gazze’de katbekat ölüm var. Ramzy Baroud, 7 Ekim’den sonra Gazzeli çocukların ölümünü anlatırken, yanı başında üç kızını daha önceki bombalamalarda kaybeden Izzeldin Abuelaish oturuyordu. Hamilelerin yaşadıkları, engellilerin, hastaların ölüme terk edilmeleri yine toplantının başlıca konuları arasında yer aldı. Gazze’de yaşananların Müslümanlar ile Yahudiler arasında olmadığına özellikle vurgu yapıldı; Gazze için sesini çıkaran aydınların -içlerinde Yahudiler de vardı- ortak çağrısı bunun insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğuydu. Alınan en önemli kararlardan biri de tıpkı Vietnam Savaşı esnasında Bertrand Russell’ın öncülüğünde kurulan Halklar Mahkemesi’nin bir benzerinin İsrail için de kurulması ve suçluların Uluslararası Adalet Divanı’nın kararından önce vicdanlarda mahkûm edilmesiydi. Küresel Vicdan Zirvesi’nin ilki Londra’da düzenlendi, ama bununla sınırlı kalmayacak, bu konferansların devamı da gelecek. Sadece Gazze ile de sınırlı olmayacak, nerede bir insan hakları sorunu varsa Küresel Vicdan’ın hedefi orada olmak, farkındalık oluşturarak kamuoyunu harekete geçirmek. Bildirinin 1 numaralı imzacısı Ahmet Davutoğlu, bir anlamda konferansın da ev sahibiydi. Jeremy Corbyn, henüz metnin imzacılardan olmamasına rağmen Davutoğlu’nun verdiği kahvaltıya eşiyle birlikte özellikle katılarak İngiliz vicdanının en önemli temsilcilerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Londra’da güzel bir konferansta çok acı insan öyküleri içeren bir gün geçirdim. Küresel Vicdan Bildirisi’ni okumak ve imzalamak için: www.kureselvicdan.net

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER