© Yeni Arayış

Kredi Kartı Meselesi: Türk halkı bidon kafalı değildir

Daha önemli işleriniz, Dünya siyasetine yön verme çabanız vardır. Ekonomide Dünya Enflasyon ve Faiz Yarışmasında kazandığınız kupaları Kredi Kartının polipropilenden müteşekkil ince gövdesi altına saklamak istiyor olabilirsiniz. Yıllarca bunu yaptınız yine yapmaya devam edin. Ama usturuplu yapın . Kör göze parmak sokmayın.

AKP siyasi propagandası için Bidon Kafalı ifadesi çok uzun süre işlevsel bir sıfat olarak iş görmüştü.

AK Parti muhipleri; CHP’nin okumuş yazmış seçmen kitlesine karşılık AKP’nin az eğitimli seçmen tabanını savunurken muhalefeti AKP’lileri aşağılamak için bu ifadeyi kullanmakla itham ettiler.

AKP seçmeninin bir şeyden anlamayan, yoz ve cahil olduğu; bununsa “Bidon Kafalılık” olduğu şeklinde bir suçlamanın karşı tarafça yapıldığı ileri sürüldü.

AKP’yi savunanlar arasında “cehaletin ferasetine” övgü düzenler de muhalefetin “sözde” seçkinciliğini bununla eleştirdiler.

Kanuni Değil  Fatih, 1683 değil 1453, Viyana değil İstanbul

Son zamanlarda tekrarını pek duymadığımız bu hakaret içerikli ifadenin özünde halkın yada bir kısmının bilinçsizliğinin altı çizilmektedir. AKP  bu tartışmada her zaman halk neyler neylerse güzel eyler söyleminin arkasında durdu. Son yıllarda azalmakla beraber her seçimden zaferle çıkan bir iktidar için bu durumun gayet doğal olduğunu söylemek yanlış olmayacak.

Halk’ın onayını en geniş biçimde alan bir parti için seçmenin  eğitim düzeyi ortalaması ne denli düşük olursa olsun en doğru kararı verdiğine şüphe yoktur.

AKP halkın oy sandığında ferasetine ne kadar inanırsa inansın konu finans meselelerine; hele ki Kredi Kartlarına geldi mi en ağır ithamların bile yanında hafif kalacağı bir tutumun benimsendiğini görürsünüz.

Ali Babacan’ın para ve maliye politikalarını ikame eder bir halde uygulamaya koyduğu Makro İhtiyatlılık Tedbirleri arasında Kredi Kartını aslanların önüne atmak her zaman başta geldi.

Kredi Kartı konusu bir kez daha gündemin en ön sırasında. Türkiye’de finans gazeteciliği deyince akla ilk gelen Dünya Gazetesinde çıkan bir haber yorum hemen her platformda paylaşıldı.

Buna göre :

“Bankalar  vatandaşa gelirlerinin 15-20 katına kadar Kredi Kartı limiti vermekteler ve bununla ilgili yıl başında bir düzenleme yapılacak ve vatandaş gelirinin en çok 2-4 katı Kredi Kartı limitine sahip olacak.”

Meşhur fıkradaki gibi Kanuni Değil  Fatih, 1683 değil 1453, Viyana değil İstanbul demek gerekiyor bu birkaç satırda ifade edilenlere.

Dünyada örneği olmayan, normal koşullarda Banka risk izleme bölümlerinin derdi olması gereken mevzuları ülkenin en önemli iktisadi konusu gibi servis etmek ülkenin yegane finans gazetesine bindirilmiş bir görev olabilir. Bunu anlıyorum. Ama Türk Bankacılık sisteminin asli faaliyet alanlarından en önemlisi hakkında yalan yanlış yorumlara sessiz kalarak kendini küçük düşürmesini anlamakta güçlük çekiyorum.

Türkiye’de Kredi Kartı limitleri 8.10.2013’ten bu yana gelirin 4 katına endekslenmiş durumda. Üst sınırdaki bu 4 katlık barem uygulanmaya başlayalı 11 yıl ve 2 aydan fazla olmuş.

Bu düzenleme hayata geçtiğinde Bankanın Bireysel  Kredi ve Kredi Kartı tahsis departmanında çalışmaktaydım. 7 Ekim gecesi evimize hiçbir şeyden habersiz gitmiştik. 8 Ekim sabahı ise Kredi Kartı veremez durumdaydık.

Aylarca gece gündüz çalışmış Bankayı düzenleme ile uyumlu Kredi Kartı tahsis eder konuma getirmeyi, vatandaşı ve çalıştığımız kurumu mağdur etmemeyi başarmıştık. Karşılığında üst yönetimden madalya almadığımız bu zorluklarla dolu çalışma; düzenlemeyi yapanların hangi ülkede yaşadıklarını bilmezden gelmeleri sebebiyle daha da zorlaşmıştı.

Ülkede herkes bordro mahkumu olsa belki işimiz kolaydı. Zaten Dünya Gazetesi de ısmarlama haberinde gelirlerin SGK’dan kontrol edileceğini yazmakta. Herkesin maaşlı olmadığı, gelirlerin doğal olarak maaştan ibaret olmadığı, gelir vergisi diye bir kavramın çöl ve kutup ayısı ilişkisi içinde olduğu bir ülkede gelirleri nasıl belirleyeceksiniz?

Asgari ücretli işçinin, kamu çalışanının, banka memurunun bordrosuna bakar karar verirsiniz. Yılda 5 bin lirayı zor beyan eden ferasetli, Anadolu irfanına haiz Türk esnafının geliri ne kadardır? Kendisini asgari ücretli gösteren  şirket sahibinin gelirini altındaki Carrera 4S’e göre belirlemek için kurmanız gereken model nedir?

Yanlış anlamayın o zamanlarda da Maliye Bakanı Sn Şimşek idi. Sadece baş mesai arkadaşı bugünlerin muhalifi Babacan idi.

Ali Babacan’ın Bankacılığı Hz. İbrahim’in Koç’u misali AKP’nin bekasına feda ettiği makro ihtiyati macerada uğradığı gelire endeksli kredi kartı limiti belirleme durağı , rekabetçi bir piyasada Banka Bireysel Kredi analitik birimlerinin en yoğun kafa yorduğu alanlardan biri oldu ve olmaya devam ediyor.

Evdeki ekmek bıçağıyla nasıl cinayet işleyebilirseniz cebinizdeki Kredi Kartı ile de hesapsız harcama yapıp batabilirsiniz. Ekmek bıçağını yasaklamak ne kadar saçma ise Kredi Kartını yasaklamak da aynı ölçüde salakçadır.  Kredi Kartını gelirine oranla fazla kullanan ve ödeyemeyen bir kişi birkaç ay içinde kendisini Bankanın hukuk departmanının karşısında bulur. Kredi kartı zaten borçlanma değil ödeme aracıdır.

Kredi Kartları ile harcamalar çok artıyor bu da enflasyona yol açıyor diye ortalama bir ekonomide beyanda bulunsanız;  sizi psikolojk gözlem için Kent Hastanesine götürür, iki de sakinleştirici iğneyi önden vururlar. Ülkenin ekonomisine yön veriyor olmanız yada en afili kurumlarının başında olmanız sizi kurtarmaz.

Türk Halkı oy verirken bidon kafalı değilse kredi kartını kullanırken de bidon kafalı değildir.

Daha önemli işleriniz, Dünya siyasetine yön verme çabanız vardır. Ekonomide Dünya Enflasyon ve Faiz Yarışmasında kazandığınız kupaları Kredi Kartının polipropilenden müteşekkil ince gövdesi altına saklamak istiyor olabilirsiniz. Yıllarca bunu yaptınız yine yapmaya devam edin. Ama usturuplu yapın . Kör göze parmak sokmayın.

Dünyada örneği olmayan, normal koşullarda Banka risk izleme bölümlerinin derdi olması gereken mevzuları ülkenin en önemli iktisadi konusu gibi servis etmek ülkenin yegane finans gazetesine bindirilmiş bir görev olabilir. Bunu anlıyorum.

 Ama Türk Bankacılık sisteminin asli faaliyet alanlarından en önemlisi hakkında yalan yanlış yorumlara sessiz kalarak kendini küçük düşürmesini anlamakta güçlük çekiyorum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER