© Yeni Arayış

Konferans Münih'te, İpler Moskova ve Washington'da

İş bu açıklamalarla bitmiyor. Böylesine önemli bir konferans öncesinde ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in telefon görüşmesi yapması Avrupalıların endişesini arttırıyor. Rusya-Ukrayna arasında bir barış sürecine girilmesi halinde ABD ve Rusya liderlerinin bir zirvede buluşacakları da gün yüzüne çıkıyor ki; Avrupa yine devre dışı kalıyor.

Bana göre uluslararası katılımlarla gerçekleşen en önemli toplantı, Münih Güvenlik Konferansıdır. Birçok ülkeden üst düzey yöneticinin katıldığı toplantıya davet edilmeyen ya da gelemeyenler diyeyim, bu önemli buluşmayı son derece dikkatli bir şekilde takip ederler. Çünkü dünyanın kalbi ve beyni üç gün boyunca Münih’e taşınır.
 
ABD’nin ALMAN BAŞBAKANI MERZ mi?
 
Önce şuradan başlayayım: 23 Şubat’ta Almanya’da genel seçimler yapılacak. Seçimler Almanya’da yapılacak ancak, ABD Alman Başbakanı seçmiş gibi görünüyor. Çünkü Münih Güvenlik Konferansına katılacak olan ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance halen Şansölye olan Olaf Scholz ile değil, aşırı sağcı AfD’nin de destekleyeceği Hristiyan Birlik Partilerinin Başbakan adayı Friedrich Merz’le görüşecek. Diplomatik kriz ya da nezaketsizlik olarak değerlendirilen bu gelişme söz konusu ABD olunca, ‘siyasi bakış’a dönüşüyor. Konferansa katılan ABD heyetinin “Uzun süre başbakan olarak kalmayacağı için onunla görüşmeye gerek yok” açıklaması ise, süper gücün Almanya’da sağcıları desteklemeye başladığı şeklinde yorumlanıyor. Alman tarafının Vance’in Başbakan Scholz’e sırt dönmesini “O bizim Başbakanımız” çıkışıyla ‘saygısızlık’ olarak nitelemesi de durumu değiştirmeyecek. Açıkçası; ABD Almanya’da Başbakan olarak görmek istediği siyasetçiyi seçmiş görünüyor.
 
Konferansın ilk gününde ABD Başkan Yardımcısı ile görüşecek olan Merz’in Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ile görüşecek olması, ertesi gün de Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas ile kahvaltı yapacak olması, Alman politikacının dünya liderleri tarafından başbakanlık koltuğunda görüldüğüne işaret ediyor. Zaten o da kendisini bugünden Başbakan olarak gördüğü için hemen kolları sıvayarak uluslararası ilişkilerin temelini atıyor. Önünde NATO Lahey Zirvesi ve Rusya-Ukrayna savaşında ne gibi rol oynayacağının hesabı bekliyor. Bunlar da ‘para’ demek. Bu sürecin finansmanı hesaplanmalı ve NATO…
 
NATO, üye ülkelerin savunma harcamaları için Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH)’den yüzde 3,7 gibi bir oran ayırmalarını önerirken bu rakam milyarlarca Euro anlamına geliyor ve Almanya’da Başbakan olacak kişiyi şimdiden düşündürüyor.
 
DİYALOG BAŞROLÜNDE KİMLER VAR?
 
Münih Güvenlik Konferansı’nın bu yılki teması ‘Diyalog Yoluyla Barış’ olarak belirlendi ama bu diyalog nasıl belirlenecek ve asıl; diyalog muhatapları kimler olacak, daha başlamadan oldukça karmaşık bir durum aldı.
 
Konferansın önemli konularından biri olan Rusya-Ukrayna savaşı katılımcıları bir hayli terleteceğe benziyor. Avrupa Ukrayna’dan vazgeçmiyor ancak olayın bir de Trump faktörü var. Donald Trump yönetimi Ukrayna’dan tam 500 milyar dolarlık çeşitli maden istedi. Yani ABD, Ukrayna toprak kaynaklarına göz diktiğini açıkça beyan etti. Bir var oluş mücadelesi sürdüren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise süper gücün talebini geri çevirme şansı bulunmuyor. ABD öte yandan, Ukrayna’ya ilişkin güvenlik garantilerini askıya alabileceğini de duyurdu. Bu durumda Ukrayna’nın savunulması konusunda Avrupa bir başına kalacak. Böylesi bir sonuç karşısında Avrupa’nın etkili bir yaptırım gücü olmayacağı yine Avrupalı siyasetçiler tarafından açıklanıyor.
 
İş bu açıklamalarla bitmiyor. Böylesine önemli bir konferans öncesinde ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in telefon görüşmesi yapması Avrupalıların endişesini arttırıyor. Rusya-Ukrayna arasında bir barış sürecine girilmesi halinde ABD ve Rusya liderlerinin bir zirvede buluşacakları da gün yüzüne çıkıyor ki; Avrupa yine devre dışı kalıyor. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Avrupa için ‘Kendi güvenliklerinden artık kendileri sorumlu olmalı’ şeklindeki sözleri Ukrayna konusunu da içeriyor ve Almanlara göre Ukrayna konusunda Avrupa masadan dışlanıyor. ABD’nin doğrudan Rusya ile temasa geçmesi de Putin hanesine ‘diplomatik zafer’ olarak kaydediliyor. Putin’in barış sinyallerinde ne kadar samimi ya da stratejik bir gelişme peşinde mi olduğu kafaları karıştırıyor. Ancak neresinden bakarsanız bakın, Münih Güvenlik Konferansının toplanma şekli Trump-Putin görüşmesi ve Ukrayna etrafında şekilleniyor.
 
ABD askerlerinin Avrupa’dan kısmen çekilebileceği spekülasyonları da endişeyle karşılanıyor. Trump sarı kart gösterirken Avrupa’nın ABD’ye karşı her türlü güç birliğine girmesi beklenebilir mi; hem zor hem de çok uzun bir süreç alır gibi görünüyor. Ama kritik bir durum daha var: Tüm bu gelişmelerden yola çıkılacak olursa ABD Başkan Yardımcısı Yardımcısı J.D. Vance Konferanstaki konuşmasının dozunu nasıl ayarlayacak. Bilinen açıklamalar göz önüne alındığında, Vance’in sert bir konuşma yapması sürpriz olmayacak.
 
Münih Güvenlik Konferansı’nın ‘Diyalog Yoluyla Barış’ temasıyla toplandığını belirttim ya; Avrupa’nın göbeğinde 60 civarında devlet ve hükümet başkanının katıldığı buluşmada ev sahibi Almanya da dahil, Rusya ve ABD’nin söz sahibi olduğunu kabullenmek durumunda kalacaklar. Diyaloğun başrollerini Trump ve Putin paylaşıyorlar.
 
Görüldüğü gibi Münih Güvenlik Konferansı planlandığı gibi yürümeyecek. Avrupa kendisini Trump’ın olası, hatta beklenen krizlerine hazırlamak zorunda kalacak. Trump’ın ikna edilemeyecek yapısı göz önüne alındığında Avrupalı liderler karşılarında muhatap bulmakta zorlanacaklar. Ama her şeye rağmen Münih Güvenlik Konferansının bu yıl ki toplantısı da öneminden bir şey kaybetmeyecek.
 
Önceki yazımda Türkiye’nin Münih Güvenlik Konferansı’nı yıllardır dikkatle takip ettiğini belirtmiştim. Siyasiler ve gazetecilerin katıldığı toplantılara bu yıl Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da katılıyor. Hakan Fidan’ın birçok siyasetçiyle ikili görüşmeler yapacak olmasını bekliyorum. Çünkü bu kadar etkili ülkenin siyasetçilerini böylesine bir arada bulmak kolay olmuyor.
 
Yine son olarak; Güvenlik Konferansı Münih’te toplanıyor olsa da sonuçları masada Ukrayna olmak üzere başta Suriye ve Ortadoğu’da yankılanacak. Ne de olsa silah üreticilerinin cirolarını artırması gerekiyor. Güvenliği silahla sağlıyorlar, öyle değil mi?..

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER