Kömürün zararı 45 milyar dolar ama Türkiye yeni termik santral kuruyor
EKOLOJİKömürün zararı 45 milyar dolar ama Türkiye yeni termik santral kuruyor
SANTRAL İŞLETMECİLERİNİN ZARARLARI NASIL KARŞILANACAK?
Raporda öne çıkan bazı bulgular ise şöyle: 2026 yılında Türkiye’de karbon fiyatı uygulamasının başlamasıyla beraber, kömürlü termik santraller lisans sürelerinin sonuna kadar toplamda 45 milyar dolarlık zarar ediyor. Karbon fiyatının uygulanmaya başlamasıyla beraber, 2026 yılından itibaren Türkiye’deki iki kömürlü termik santral dışında tüm santraller zarar etmeye başlıyor. Çalışma, 2026 yılından itibaren Türkiye’de uygulanacak karbon fiyatını, 2035’e kadar Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki (AB ETS) mevcut karbon fiyatının sadece üçte biri olarak devreye alıyor. 2035 sonrası için ise bu fiyat AB ETS’sinin ancak yarısına kadar yükseliyor. Bu kadar düşük seviyede varsayılan karbon fiyatı bile santrallerin zarar etmesine neden oluyor. Kömürden çıkış senaryosunda, 2021-2035 yılları arasındaki dönemde, elektrik üretiminde yerli kaynakların payı yüzde 51,3’ten yüzde 73,6’ya yükseliyor. Raporda, 2035 yılında kadar elektrik üretiminde AB ETS’nin mevcut karbon fiyatının üçte biri baz alınıyor, 2035 sonrası ise AB ETS karbon fiyatının yarısına kadar yükselen aşamalı bir karbon fiyatı uygulanması öngörülüyor. Bu durumda, 30 santralden ikisi dışında hiçbir kömürlü termik santralin kârlılığını sürdüremeyeceği sonucuna ulaşılıyor. Santrallerin bu koşullar altında çalışması durumunda, zararın boyutu 40 yıllık senaryoda 13,5 milyar dolar, lisans sonuna kadar çalışmaları durumunda ise 44,5 milyar dolara ulaşıyor. İşletmecilerin zarar eden bir operasyonu sürdürmeleri beklenmediğinden bu santrallerin atıl varlıklar haline geleceği öngörülüyor. Santrallerin lisans sürelerinin sonuna kadar işletmede kalacakları süre boyunca ortalama yıllık sağlık maliyetinin 10 milyar dolar olduğu görülüyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon taahhüdü iklim hedefleri için olduğu kadar, değişen küresel ticaret düzenindeki rekabetçiliğini sürdürülebilmesi açısından da önemli bir hedef. Bu hedefe ulaşılabilmesi için atılacak ilk ve en önemli adım da elektrik arzında kömürden çıkışa yönelik resmi bir pozisyonun açıkça belirlenmesi ve bu hedefe yönelik planlamanın yapılması olmalı. Bu santraller 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayanların sağlığına ve çevreye büyük zararlar vermesine rağmen Çelikler Holding tarafından işletilen Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne 688 MW kapasiteye sahip iki ünite daha eklenmesi planlanıyor. Afşin Elbistan A Santrali’ne yapılacak iki ek ünite aslında 688 MW büyüklüğünde yeni bir santral demek…KAPASİTE ARTIŞI BAHANE, YENİ TERMİK SANTRAL ŞAHANE…
Peki, Türkiye bu yolda ilerlemek yerine ne yapıyor? Sıfırdan yeni bir kömürlü termik santral kurulmasının önünü açıyor. Kahramanmaraş’taki Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne ilave iki ünite daha açılması planlanıyor. Sermaye grubu, geçtiğimiz aylarda bunun için ÇED başvurusunda bulundu. Bu kapasite artışının Türkiye’nin ve hatta Avrupa’nın en kirli kömürlü termik santrallerinden biri olan santralin bölgedeki su kaynaklarına, havaya, toprağa nasıl zararlar verdiğine şu yazıda (https://yeniarayis.com/pelincengiz/afsin-elbistan-termik-santraline-iki-yeni-unite-ceyhan-havzasini-kurutacak/) bahsetmiştik. Hâli hazırda Afşin-Elbistan A Termik Santrali’nin dört ünitesi, Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nin ise dört ünitesi bulunuyor. Mevcuttaki bu sekiz ünitenin kapasitesi ise 2795 MW büyüklüğünde. Bu santraller 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayanların sağlığına ve çevreye büyük zararlar vermesine rağmen Çelikler Holding tarafından işletilen Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne 688 MW kapasiteye sahip iki ünite daha eklenmesi planlanıyor. Teknik olarak kapasite artışı deniyor ancak bu Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon taahhüdüne tamamen zıt şekilde yeni bir kömürlü termik santral daha kurmayı planlaması anlamına geliyor. Yani, Afşin Elbistan A Santrali’ne yapılacak iki ek ünite aslında 688 MW büyüklüğünde yeni bir santral demek… Afşin Elbistan Termik Santrali ile depolama tesisi yıllardır geçici faaliyet belgesi ile çalışmalarını sürdürüyor. Olası bir kapasite artışının gerçekleşmesi halinde mevcuttaki atık depolama sahası kullanılmaya devam edecek. İşin ilginci, varolan saha da 1 Ocak 2020 tarihinden beri geçici faaliyet belgesi ile işletiliyor. Yani dört yılı aşkındır düzenli depolama lisans belgesi alamamış durumda.GEÇİCİ İZİN BELGESİYLE FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR
Daha önceki yazıda gündeme getirmiştik, bir kez daha hatırlatalım… Afşin Elbistan Termik Santrali ile depolama tesisi yıllardır geçici faaliyet belgesi ile çalışmalarını sürdürüyor. Olası bir kapasite artışının gerçekleşmesi halinde mevcuttaki atık depolama sahası kullanılmaya devam edecek. Kapasite artışı ile ilgili sunulan ÇED dosyasında, “Söz konusu depolama sahasında herhangi bir kapasite artışı planlanmamakta olup, mevcut sahanın kullanılmasına devam edilmesi düşünülmektedir” ifadeleri yer alıyor. İşin ilginci, varolan saha da 1 Ocak 2020 tarihinden beri geçici faaliyet belgesi ile işletiliyor. Yani dört yılı aşkındır düzenli depolama lisans belgesi alamamış durumda. Diğer yandan, her iki santralin de filtre ve baca arıtma sistemleri standartların altında olmasına rağmen çalıştırılmaya devam ediyor. Mevcut santrale filtre takmadıkları gibi yeni üniteler kurmak istiyorlar. Çelikler Holding’in baca gazı arıtma tesisi gibi çevre yatırımlarını yapması gerekiyordu. Oysa, sattığı her birim elektrik üzerinden parasını devletten peşin alırken, ilgili yatırımları öngörülen süre içinde gerçekleştirmedi. Bazı iddialara göre, Çelikler Holding’e taahhüt ettiği yatırımları gerçekleştirmesi için ek süre verilerek, yeni koşullara uygun üretim planlaması yapmasına izin verildi. Özetle, Çelikler Holding’in Afşin-Elbistan’dan "geçici faaliyet belgesi" ile çalışmaya devam etmesine ve santralin filtre takmayarak çevresini zehirlemesine göz yumuluyor. Şimdi buna bir de kapasite artışı adı altında yeni bir santral daha kurma girişimi eklendi. Bununla ilgili sivil toplum kuruluşları bir dava açma hazırlığındalar. Yukarıda paylaştığımız üzere, hiçbir tahmin senaryosunda kârlılığını sürdüremeyecek bu kömürlü termik santraller için iktidar neden ısrar ediyor? Neden yenilerinin kurulma girişimlerini net bir şekilde geri çevirmiyor? Bu santraller üzerinden de birtakım sermaye transferlerinin gerçekleşmesine göz mü yumuluyor Sormamız gereken temel sorular bunlar… Son olarak geçtiğimiz günlerde alınan önemli bir karardan bahsedelim. Dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisini barındıran G7 ülkeleri, İtalya'da yapılan Çevre, Enerji ve İklim zirvesinde 2030'ların ilk yarısında kömürden enerji elde etmeyi sona erdirme kararı aldı. Sanayileşmiş yedi ülkenin (G7) enerji ve çevre bakanları, ilk kez açık bir şekilde kömürden elektrik üretimini aşamalı olarak durdurma taahhüdünde bulundu. Bu karara yönelik eleştiriler de var. G7'nin hem küresel ısınmayı 2°C yerine 1,5°C ile sınırlandırma hedefine hem de 2050'de net sıfır emisyona ulaşma hedefine bağlılığını açıklaması olumlu bir işaret olarak değerlendirilse de, somut adımlar konusunda yeterli kararlılığın vurgulanması eleştiri konusu. Çünkü, 2035’e kadar "çoktan iş işten geçecek", dolayısıyla hedefe ulaşmak için 2030 öncesi bir tarihin verilmesinin zorunluluğunu belirtenler var.İlginizi Çekebilir