Kendisinin en iyi versiyonu olan insan
FELSEFEKendisinin en iyi versiyonu olan insan
MUTLULUK, DOYUM GİBİ DUYGULARI UZAKLARA KOYMAK
Ancak insan, bu cihaz kadar sistematik, bu kadar mekanik olamaz. İnsan her daim ve hemen o an gerekli olan o noktaya sıçrayamaz, zihninde ya da duygusunda o kapasiteyi hemencecik açamaz. Ancak bütün bu gerçekliklerin yanında, kendisinin en iyi versiyonu olmak isteyen insan, mutluluk, tatmin, doyum gibi duyguları da farkında olmadan uzaklara bir yere konumlandırır. Kendisiyle mutluluğu arasındaki mesafeyi durmadan açar. Mutluluk çoğu zaman, sahip olduklarımızla arzu ettiklerimiz arasındaki mesafede bir yerlerdedir. Mesafe açıldıkça mutsuzluk artar. Mesafe açıldıkça insan, sahip olduklarının “az”lığını suçlar. Ama bu mesafeyi açan şeylerden bir diğerinin de arzu ettikleri olduğunu göz ardı eder. Mutluluğu, bu ikisi arasında gerçekçi bir denge kurabilen insan hissedebilir. Peki “en” noktasını arzulayanlar? Onlar ne zaman mutlu olacaklar? “En” noktası, her zaman sönmeye mahkumdur. “En” noktası, her zaman değişmeye mahkumdur. “En” ulaşıl(a)mamak üzere vardır. Sosyolojik perspektiften ele alındığında, “en iyi versiyon” söylemi, neoliberal ekonomik sistemin birey üzerindeki baskısını yansıtır. Modern toplumda bireyler, sürekli olarak daha üretken, daha verimli ve daha başarılı olmaları yönünde teşvik edilirler.NEOLİBERAL SİSTEMİN BİREY ÜZERİNDEKİ BASKISI
Diğer yandan, “kendisinin en iyi versiyonu olmak” söylemi, oldukça politiktir. Sosyolojik perspektiften ele alındığında, “en iyi versiyon” söylemi, neoliberal ekonomik sistemin birey üzerindeki baskısını yansıtır. Modern toplumda bireyler, sürekli olarak daha üretken, daha verimli ve daha başarılı olmaları yönünde teşvik edilirler. Bu, bireyin kendini sürekli olarak geliştirmesi ve mükemmelliğe ulaşması gerektiği yönünde bir baskı yaratır. Foucault’nun biyopolitika kavramı, bu durumu açıklamada yardımcı olabilir; bireyler, toplumsal normlar ve iktidar yapıları tarafından sürekli olarak kontrol edilir ve yönlendirilirler. “En iyi versiyon” söylemi, bireyi bu iktidar yapılarına uyum sağlamaya zorlar ve bireyin özgün benliğini ve gerçek potansiyelini keşfetmesini engelleyebilir. Yani, “kendisinin en iyi versiyonu olmak” söylemi, beraberinde birçok sorunu da getirmeye gebedir. Felsefi olarak ulaşılamaz bir idealin peşinde koşmak, psikolojik olarak sürekli bir yetersizlik hissi ve stres yaratmak, sosyolojik olarak ise bireyi toplumsal normlara ve iktidar yapılarına bağımlı kılmak, bu söylemin olumsuz yanlarını ortaya koyar. Bu nedenle, bireylerin kendilerini sürekli olarak “en iyi” olmaya zorlamak yerine, kendi değerlerini, arzularını ve sınırlarını kabul ederek, içsel tatmini aramaları daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir. Kendini keşfetme ve anın değerini bilme, insanın gerçek potansiyelini ortaya çıkarma yolunda daha anlamlı ve sürdürülebilir bir yol sunabilir. Emerson’un da dediği gibi, hayat varılacak bir yer değil, yolculuğun ta kendisidir.İlginizi Çekebilir