© Yeni Arayış

Kayyımın kime ne faydası var?

Elbette yaşananların bir siyasi operasyon olduğunu, Özer daha savcılıkta ifade vermekteyken A Haber kanalında çıkan “kayyım atandı” haberlerine bakarak anlayabiliyoruz.

Mersin Toros Üniversitesi’ndeki görevinden tanıdığım Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, belediye başkanlığı görevinden alınarak yerine kayyım atandı. Atanan kayyım Vali yardımcısı Can Aksoy’un ilk icraatı ise belediyenin sosyal medya hesaplarını geçtiğimiz Mart ayına kadar geriye doğru giderek temizlemek olmuş. Belediye Başkanı Özer ise çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Özer’e yöneltilen suçlamalar komik olmanın da ötesinde. Geçtiğimiz gün sabah saat 06.00’da evine operasyon yapılarak gözaltına alınan Özer’e hem savcılıkta hem de sulh hakimliğinde saçmalıklar silsilesi sorulmuş. Bir defa, çağırıldığı zaman kaçmayacağı konusunda hemen herkesin görüş birliğinde olduğu bir öğretim üyesi ve belediye başkanının evine sabah 06.00 sıralarında operasyon düzenlemenin görevi kötüye kullanma suçu oluşturabileceğine değinelim. Ne var ki, görevin suiistimali bununla sınırlı değil!

Elbette yaşananların bir siyasi operasyon olduğunu, Özer daha savcılıkta ifade vermekteyken A Haber kanalında çıkan “kayyım atandı” haberlerine bakarak anlayabiliyoruz. Geçmişte, 2017 yazında Büyükada’da benzer bir operasyona maruz kalmış biri olarak, ki orada diğer 9 insan hakları aktivistiyle birlikte Büyükada Polis Merkezi’ne getirileli 20 dakika olmamışken adaya getirilen A Haber naklen yayın aracıyla biz insan hakları savunucuları hakkında “casuslar, ajanlar, vatan hainleri yakalandı” diye yayına başlamışlardı; sonradan adaya naklen yayın aracı getirebilmenin en az 2 günlük bir organizasyon gerektirdiğini öğrenmiştik; söyleyebilirim ki yaşananların tümünün kayyım atayabilmek için bir kurgu olduğu işin başından belli.

Özer’e sorulan sorular arasında, Van’da bir taziyeye gitmesi var. Özer ise Vanlı olduğunu, aynı aşirete mensup birisinin ailesinden bir kaybın, annesinin vefatından sonra insani gerekçelerle taziye ziyaretine gittiğini söylemiş.

Özer’e 2002 yılında Abdullah Öcalan’ın kendi ismini vererek yaptığı açıklama sorulmuş. Özer, Kürt sorunu konusunda onlarca kitap ve makale yayınlamış bir akademisyen ve bu konularla çalışan birinin adını duymamış olma olasılığı yok. Bir kişinin bir başka kişinin “adını telaffuz etmesi” diye de bir suç yok! Kaldı ki, böyle olacaksa pek çok AKP’li ve MHP’linin de aynı muameleye maruz kalması gerekir.

Özer’e Esenyurt Belediyesi’nin Esenyurt Kaymakamlığı ile ortaklaşa düzenledikleri bir konser de sorulmuş. Konserde Rojda adlı türkücünün söylediği Kürtçe şarkılar, belli ki devlet katında rahatsızlık yaratmış. Konser alanına gelen binlerce insanın mutlu biçimde ayrıldığı, 5-10 kişinin ise slogan attıkları bizzat savcılıkça da tespit ediliyor ve soruluyor: Atılan sloganlardan siz mi sorumlusunuz? Binlerce kişinin geldiği bir konserde küçük bir grubun attığı sloganlardan belediye başkanı sorumlu tutulur mu? Kayyım atanmak planlanıyorsa sorulur.

Bunun gibi onlarca saçmalık ve ceza hukukuyla alakası olmayan bir kabus, Özer, Esenyurt ve CHP’li belediyelerin üzerine çökmüş durumda.

Baştaki soruya geri dönelim: Bu atanan kayyımların kime ne faydası var? Bir defa, AKP ve MHP blokuna psikolojik üstünlük sağlayarak, “CHP terörle iltisaklı” algısı yaratma fırsatı veriyor. Diğer taraftan seçimle oluşan halk iradesini, ki Özer 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde %50 civarı oy alarak seçilmiş bir başkan, ustaca gaspederek atanmış bir bürokrata, iktidar emrine teslim ediyor.

Özer’e yapılanın son olmayacağı ayan beyan belli edilmiş durumda. Hedefte İmamoğlu mu, başka CHP’li belediyeler mi olduğu zaman içinde belli olacak.

ÖZER’E YAPILANIN SON OLMAYACAĞI AYAN BEYAN

Hem ana muhalefete “terör” yaftası yapıştırıyor, hem de sürekli halk iradesinden bahsederken o irade işine gelmediği yerde çöp sepetine atılıveriyor.

Diğer muhalefet belediyelerine dönerek, adeta “bakın akıllı olun, size de kayyım geliverir ha” diyerek parmak sallıyor. Böylelikle iktidarın verdiği gözdağına kanan korkak başkanlar ise “hizaya gelerek” zararlı işlerden uzak duracaklar (!)

Tüm bunlar, iktidarın maşası, adı artık herkesçe hukuk dışılıkla aynı anlamda kullanılan bir savcı eliyle yürütülüyor.

İktidarıyla muhalefetiyle siyasetin bitik noktaya geldiği Türkiye’de, HDP’li belediyelere peş peşe kayyımlar atanırken defalarca yazdık, sıra başkalarına da gelir, tepki göstermek lazım diye… KHK ile işinden edilen binlerce insana reva görülen hukuksuzluklara ses çıkarmayanlara birer birer aynı hukuksuzluklar uygulanıyor şimdi.

Özer’e yapılanın son olmayacağı ayan beyan belli edilmiş durumda. Hedefte İmamoğlu mu, başka CHP’li belediyeler mi olduğu zaman içinde belli olacak.

Yapamazlar ya, mesela diyorum, CHP bir karar alsa, “bizim mecliste artık bir fonksiyonumuz kalmadı, bu siyasi ortamda siyaset de yapabilmenin imkânı kalmadı, çekiliyoruz meclisten, alın o ödediğiniz maaşları başınıza çalın” dese, sine-i millete dönse, birkaç ay içinde seçim olur mu, olmaz mı? Mesela yani

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER