© Yeni Arayış

Kavga başlıyor!

İmamoğlu basın toplantısını henüz bitirmeden hakkında soruşturma açtılar. Kavganın ne zaman ve nasıl biteceği ise meçhul! Kavganın nasıl biteceği ve ne zaman biteceği meçhul olmasına meçhul ama sonucun netleşmesi yalnızca iktidara da bağlı değil. İktidarın karşısındaki muhalif güçlerin neyi nasıl ve ne zaman yapacağına da büyük ölçüde bağlı.

Tuhaf günler yaşıyoruz. “Siyasi İslamcı” iktidar bir yandan “isyan etmiş Kürtlerle” barışmaya çalışırken diğer yandan da “seküler Türklerle” kavga ediyor. Öyle ki son bir aydır seküler kesimde açtığı soruşturma, yaptığı gözaltı ve tutuklamalarla bir kavga başlatmışken diğer yandan da İsyan etmiş Kürtlerle de raconu “Kadife eldiven içinde demir yumruk” cinsinden olsa da bir barış arayışına girmiş durumda. Yani bence iktidar her iki tarafa da “Ben buradayım’ ve burada kalacağım!” mesajı veriyor. Gerekirse sertlik de dahil!

Geldiğimiz yer bu!

Böyle bir iklimde enflasyonu düşürmek mümkün mü? Bence değil. Milletin boğazına çökerek enflasyon düşecek diye düşünmek hem insafsızlıktır, hem de doğru değildir. Çünkü çökülmesi gereken yer orası değildir. Çökülmesi gereken yer, oteline gecede 30-40 bin lira talep edenlerin ve bu tutarların gereğini yapmayanların boğazlarıdır.

Türkiye’nin yoksul, dar gelirli insanları maalesef henüz durumun farkına varmadılar. Bütün hükümetler gibi bu hükümetin de amacı onları değil bir avuç, kendilerine biat etmiş insanı zengin etmek. Bütün otoyollar, köprüler ve yapılan ihalelere yapılan ödemeler sonuçta bir yandan yol, köprü ve hizmetler olarak dönüyor dönmesine ama o ödemelerin yapıldığı zevat karlarını arttırmak için fiyatları yükselttiğinden yoksul insanlarımız bu hizmetleri kullanmakta zorlanıyor. Ezildikçe eziliyor!

Geldiğimiz yer bu!

Ekrem İmamoğlu dünkü basın toplantısıyla aslında bu duruma savaş açmış oldu. Bu duruma derken bu duruma ülkeyi getirmiş olanlara. Onlar da hemen gereğini yaptılar. İmamoğlu basın toplantısını henüz bitirmeden hakkında soruşturma açtılar. Bu kaçıncısı oldu bilmiyorum ama çok kısa bir süre içinde bu tür olaylarla seküler kesim üzerinde Demokles’in kılıcını gezdirmeye başladılar. Kavganın ne zaman ve nasıl biteceği ise meçhul!

Kavganın nasıl biteceği ve ne zaman biteceği meçhul olmasına meçhul ama sonucun netleşmesi yalnızca iktidara da bağlı değil. İktidarın karşısındaki muhalif güçlerin neyi nasıl ve ne zaman yapacağına da büyük ölçüde bağlı. Onun için de başta CHP olmak üzere muhalif partilere ve sivil toplum örgütlerine çok iş düşüyor. İnsan CHP’li olmasa da muhalif güçlerin en büyük partisi olarak CHP ile ilgili bir şey söylemeden ilerlemek de doğrusu pek mümkün değil.

CHP “mağdurların siyasetini” yapmalı ve ona odaklanmalıdır. İkincisi, CHP’nin Kürt meselesinde hiç ikircikli olmasına gerek yoktur. Üçüncüsü ise, her ne kadar Cemaatin ortaya çıkarmasıyla da olsa 17-25 Aralık meselesini yeniden toplumun gündemine getirmelidir.

Onun için geçen yazımda 3 önerim olmuştu. Bunlardan biri bir vizyon değişikliği önerisiydi. CHP “mağdurların siyasetini” yapmalı ve ona odaklanmalıdır. Çünkü ancak sistemden mağdur olanlar sistemin değişmesini isterler. İkincisi, CHP’nin Kürt meselesinde hiç ikircikli olmasına gerek yoktur. Nasıl ki Bahçeli gibi biri bu sorunun çözüm yolunu açmıştır CHP’nin de bu konuda önü açılmıştır. Bunun gereğini yapmalıdır. Üçüncüsü ise, her ne kadar Cemaatin ortaya çıkarmasıyla da olsa 17-25 Aralık meselesini yeniden toplumun gündemine getirmelidir. Hatta daha yakın zamanlarda iktidarın akçeli işlerini toplumun duymasını sağlamalıdır.

Dedim ya bindik bir aleme gidiyoruz kıyamete gibi bir durumun henüz başındayız. İleride neler olacak bilmiyoruz. Ama sert bir çekişme olacağı çok açık. Onun için “mağdurlara” el verin. Değişim için…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER