© Yeni Arayış

Katılımcı bütçe için belediye başkanlarına çağrı (2)

Yasal çerçeve böyle çizilmiş olsa da kadınlar, gençler ve özel ilgi gerektiren grup örgütlenmeleri kent konseyinin içinde ayrıca örgütlenebilmektedir.

Her kent katılımcı bütçeyi hayata geçirirken kendine özgü pratikler geliştiriyor. Az sonra ele alacağımız form, bir yandan katılımcı bütçenin insani ölçek temelinde aşağıdan yukarıya, mahalleden belediyeye doğru kurgulanmasına, diğer yandan da yerel iktidarın aktif yurttaş ile yönetim aygıtı arasında paylaşılmasına dayanır.

Bir önceki yazımızın devamı olarak şimdi katılımcı bütçenin Türkiye gerçekliğine geçebiliriz.

Bütçeye ve Katılımcı Bütçeye gelebilmek için öncelikle 5393 ve 5216 sayılı yasaların zorunlu kıldığı Stratejik Plan ve Performans Planından bahsetmeliyiz.

5393 sayılı Belediye yasası ne diyor? 

Stratejik plân ve performans programı

Madde 41- Belediye başkanı, mahallî idareler genel seçimlerinden itibaren altı ay içinde; kalkınma plânı ve programı ile varsa bölge plânına uygun olarak stratejik plân ve ilgili olduğu yıl başından önce de yıllık performans programı hazırlayıp belediye meclisine sunar.

Stratejik plân, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır (abç )  ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer.

Nüfusu 50.000'in altında olan belediyelerde stratejik plân yapılması zorunlu değildir.

Stratejik plân ve performans programı bütçenin hazırlanmasına esas teşkil eder ve belediye meclisinde bütçeden önce görüşülerek kabul edilir.

Yasa böyle diyor da, hazırlanmış mevcut stratejik planlarda üniversite, meslek odası, sivil toplum örgütlerinin görüşleri dikkate alınmış mı? Bırakalım bu kurumları, kentte yaşayanlar için hazırlanan bu planda kent sakinlerinin sesi, sözü, önerisi ve kararı var mı? Kim için yapılıyor bu plan? Yasa, yerel seçimlerden sonraki 6 ayı işaret ettiği için, seçimden sonraki tebrik, kabul ve ziyaretler, kadro yenilenmeleri mesaisi, seçim öncesi demokrasi vaatlerinin unutulması, Stratejik Planın bir iş planı dahilinde ve de hepsinden önemlisi demokratik yapılabilmesini neredeyse imkânsız kılıyor. Bu planlar halka soruluyormuş gibi yapılarak hazırlansa da, aslında “tecrübeli”! bürokratların elinden çıkmış oluyor. Hal böyle olunca da stratejik plan temel alınarak yapılan yıllık performans planı ve devamında bütçe de bürokratların egemenliğinde hazırlanıyor. Oysa yıllık performans planına bağlı olarak hazırlanan bu bütçenin, nihayetinde o kentte ve mahallede yaşayanlara sunulacak hizmetlerin, projelerin ve kentteki yaşam kalitesinin artırılması amacıyla hazırlanması icap eder, değil mi? Mahallede yaşayanlar sokağında nasıl bir hizmet bekliyor, ne talep ediyor, yeni bir önerileri var mı? Bunu anlamak için ne yapılıyor? İşte Katılımcı Bütçenin ilk adımlarının atılacağı yer burası. 

Sokakta katılım, mahallede katılım, kent konseyine katılım, dijital katılım, bütçeye katılım, meclis bütçe görüşmelerine katılım ve sonuçta katılımcı demokrasinin araçlarını kullanarak topluluk oluşturma. Topluluk Arzusu ve örgütlenmesi, hak temelli arayışları, dünyanın farklı ülkelerinde farklı formlarda buluştursa da hemen hemen hepsinin en üst bağlayıcı kirişi, kişisel olanla toplumsal olanın bağlacı olan meclis örgütlenmesidir. Antik Yunan’da Attika, Rönesans Avrupası kentleri ve Komün Paris’i, bugünkü meclis anlayışının tarihsel geçmişini oluşturur. Bu tarih, iktidarlar ve bürokrasi aygıtlarından bağımsız olarak, toplumsal yaşamda yer alan bireylerin, kendi gündelik yaşam ihtiyaçlarına ilişkin kararlardan haberdar olma, bu kararlar üzerinde söz söyleme, yeni öneriler getirme, var olan kararları değiştirme, yeni kararlar alma ve denetleme görevini -devretmeden- kendi ellerinde tutmasının tarihidir. 

Meclis tam da bu kararların alınması için bir araya gelmenin formudur. Meclisler, kentlerde aşağıdan yukarıya yönetimin yeniden organizasyonuna, insani ölçek formunda mahalle ve semtlerden başlayarak kentin demokratikleştirilmesine giden yoldur. 

Her ne kadar 31 Mart 2024 seçimlerinden hemen sonra, yasanın öngörüsü doğrultusunda ilk 6 ay içerisinde Stratejik Planlar yapılmış olsa da, bundan önceki yazımızda bütçe hazırlığı için yazdıklarımız stratejik plan için de büyük ölçüde geçerli olup, maalesef imzanın iktidarı diye tanımladığımız bürokrasinin elinden çıkmış ve rafa kaldırılmıştır. Yasanın gerektirdiği yapılmış ve idari denetime uygunluk sağlanmıştır. Bu zaafı ortadan kaldırabilmek için mevzuat bir fırsat sunmaktadır:(1)

Stratejik planın uygulanması 

MADDE 14- (1) Stratejik plan, performans programları ve bütçe aracılığıyla uygulamaya konulur. (2) İdare tarafından alınacak kararlar, yapılacak düzenlemeler ve bunlara bağlı uygulamalarda stratejik plana uyum gözetilir. 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Stratejik Planın Güncellenmesi ve Yenilenmesi Güncelleme 

MADDE 15- (1) Güncelleme; misyon, vizyon ve amaçlar değiştirilmeden stratejik plan döneminin kalan yılları için hedef kartlarında yapılan değişikliklerdir.

Yani başlangıçta, stratejik plan yapılırken yapılamayanı, demokratik katılımı iki yıllık bütçe uygulamasından sonra yapabilmek, yapılmış olanı masaya ve mahalleye ve kente yatırarak yapmak mümkün olabilecek. 2026 senesi için yapabileceğimiz, katılımcı bütçe deneyimi kalan üç yıl için stratejik planın da yeniden ele alınmasını, katılımcı demokrasi yaklaşımının uygulanarak kent hakkı ve talebinin önce stratejik plana, sonra belediye performans planına en sonunda da bütçeye yansımasını sağlayabilecek.

Parti ayrımı olmaksızın, siyasal partilerin Kent Konseylerini, Belediye Başkanlarının arka bahçesi olarak görme yanlışına karşın, kent konseyleri yerelin denetlenmesi, saydamlığın savunulması ve hesap verilebilirliğin sağlanması açısından gerek Stratejik Plan gerekse Performans Planı ve Bütçe hazırlıklarında önemli bir katılım argümanıdır.

Şüphesiz her ülkenin topluluk arzusunun o ülke ve kente özgü bir formu var. Her kent katılımcı bütçeyi hayata geçirirken kendine özgü pratikler geliştiriyor. Az sonra ele alacağımız form, bir yandan katılımcı bütçenin insani ölçek temelinde aşağıdan yukarıya, mahalleden belediyeye doğru kurgulanmasına, diğer yandan da yerel iktidarın aktif yurttaş ile yönetim aygıtı arasında paylaşılmasına dayanır. 

Burada, katılımcı bütçenin kent ve mahalle düzeyinde aktif katılımla gerçekleşebilmesi için önemli bir örgütlenme olarak Kent Konseyi üzerinde durmamız gerekecek. 

Tohumlarının Yerel Gündem 21’de atıldığı kent konseylerinin yasal dayanağını oluşturan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. Maddesine göre;

Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışır. Belediyeler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasî partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlar. 

Yasal çerçeve böyle çizilmiş olsa da kadınlar, gençler ve özel ilgi gerektiren grup örgütlenmeleri kent konseyinin içinde ayrıca örgütlenebilmektedir. Kadın konseyi, gençlik konseyi, engelliler konseyi ve cinsel ayrımcılıkla mücadele konseyi gibi. Kent Konseyleri yapıları ve çalışma yöntemleri kentten kente farklılık göstermekle birlikte, kent konseylerinin genel (ve belki de en önemli) işlevi, kentteki tüm “paydaşları”, örgütlü veya örgütsüz sivil toplum girişimlerini bir araya getirerek, tüm kenti kucaklayan bir “ortak akıl” oluşturulmasını sağlamasıdır. 

Kent Konseyi Yönetmeliği’nde:  

“Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşerilik hukuku çerçevesinde buluştuğu; kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik yapılar ile yönetişim mekanizmalarıdır.” denilmektedir.

Katılımcı Bütçe açısından baktığımızda mevzuat düzenlemesinin tam da, “kent kaynaklarının etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak” diye tarifiyle Belediye ve Kent Konseyi işbirliğinin adeta kaçınılmaz olduğunu tespit edebiliriz. Katılımcı Demokrasi açısından kentte hazır bir örgütlenme formu bulunan kent konseyinin, yerel iktidarın mahalleye inmesi ve iktidarın paylaşılması açısından önemli bir avantaj olduğunu belirtmeliyiz. 

Parti ayrımı olmaksızın, siyasal partilerin Kent Konseylerini, Belediye Başkanlarının arka bahçesi olarak görme yanlışına karşın, kent konseyleri yerelin denetlenmesi, saydamlığın savunulması ve hesap verilebilirliğin sağlanması açısından gerek Stratejik Plan gerekse Performans Planı ve Bütçe hazırlıklarında önemli bir katılım argümanıdır. İşte bu bakış açısı ile Kent Konseyi, Katılımcı Bütçe sürecinde Belediye ve Kent Konseyi işbirliğini gerçekleşmesi, bütçe hazırlığında ihtiyaç analizi ve önceliklerin belirlenmesinde, kapsama alanında bulunan paydaşları dışında aktif yurttaşın, mahallede yaşayan komşuların sürece katılmasında önemli bir demokratik örgütlenme olarak sürecin lokomotifi işlevini görür. 

Gelecek yazımızda Katılımcı Bütçe’nin nasıl örgütleneceği üzerinde duracağız. 
----
(1) KAMU İDARELERİNCE HAZIRLANACAK STRATEJİK PLANLAR VE PERFORMANS PROGRAMLARI İLE FAALİYET RAPORLARINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER