© Yeni Arayış

Karadağ: Görkemli dağların arasında tarih, toplum, siyaset

Karadağ: Görkemli dağların arasında tarih, toplum, siyaset

Rusya ve Ukrayna’dan sonra ülkede geçici oturma iznine sahip üçüncü büyük grup Türkler. 2023 istatistiklerine göre ülkede Türkiye vatandaşları tarafından kurulmuş 4000’e yakın şirket var. Türkiye, Karadağ'da kurulan yabancı sermayeli şirket sayısında ikinci sırada yer alıyor. Son yıllarda Avrupa Birliği ülkeleriyle yaşanan vize sorunlarının da etkisiyle Türkiye’den Karadağ’a giden ziyaretçi sayısında önemli bir artış oldu. Türkiye vatandaşlarından vize istemeyen Karadağ’ın Kotor, Tivat, Budva gibi şehirlerinin sokaklarında dolaşırken kulağınıza sıkça Türkçe konuşmalar çalınıyor. İster istemez insan buradaki en büyük turist gruplarından birinin Türkler olduğunu düşünüyor. 2023 rakamlarına göre Türkler, Karadağ’a gelen turistler içinde ilk 10 sırada yer alsa da toplamdaki payları sadece 2.9%. Pastadan en büyük payı alanlar başta Rusya (23.6%) ve Sırbistan (21.5%) olmak üzere Bosna Hersek, Ukrayna ve Kosova gibi Slav ülkelerin vatandaşları. Ancak Karadağ’da karşılaştığınız Türklerin hepsi burada turist olarak bulunmuyor. Son yıllarda Türkiye’deki ekonomik ve politik koşullar nedeniyle ülkeden ayrılan veya başka ülkelerde kendilerine bir B planı yapanların önemli bir kısmı da Karadağ’ı tercih etmiş durumda. Uluslararası göç açısından Karadağ çok ilginç bir ülke. Kendi nüfusunun neredeyse 20%’si kadar oturma izni sahibi uluslararası göçmen barındırıyor. Başka herhangi bir Avrupa ülkesinde böyle bir durumda kıyamet kopacakken Karadağ siyasetinde göçmen karşıtlığı önemli bir yer tutmuyor.

KARADAĞ SİYASETİNDE GÖÇMEN KARŞITLIĞI ÖNEMLİ YER TUTMUYOR

Rusya ve Ukrayna’dan sonra ülkede geçici oturma iznine sahip üçüncü büyük grup Türkler. 2023 istatistiklerine göre ülkede Türkiye vatandaşları tarafından kurulmuş 4000’e yakın şirket var. Türkiye, Karadağ'da kurulan yabancı sermayeli şirket sayısında ikinci sırada yer alıyor. Mülkiyet satın alma ve iş kurma gibi yollarla alınan oturma izinlerinin yurttaşlığa dönüşme şartları katı denebilir. Yine de Türkiye’deki ekonomik belirsizlik ve demokratik gerileme ortamından uzaklaşıp nefes almak isteyenler için bu oturma izinleri önemli bir rahatlama sağlıyor. Uluslararası göç açısından Karadağ çok ilginç bir ülke. Kendi nüfusunun neredeyse 20%’si kadar oturma izni sahibi uluslararası göçmen barındırıyor. Başka herhangi bir Avrupa ülkesinde böyle bir durumda kıyamet kopacakken Karadağ siyasetinde göçmen karşıtlığı önemli bir yer tutmuyor. Ülkedeki göçmen varlığını arttıran faktörlerden biri Rusya’nın Ukrayna’yı işgali olmuş. Buraya gelen Ukraynalıların önemli bir kısmı daha sonra daha iyi koşullar sağlayan Avrupa Birliği ülkelerine gitmiş olsa da savaşın başlamasından sonra Rusya ve Ukrayna’dan Karadağ’a gelenler burada yan yana yaşıyor. Temmuz ayının ortalarında Karadağ’da bulunursanız Dan Državnosti (Ulusal Gün) kutlamalarına denk gelebilirsiniz. Her sene 13 Temmuz’da kutlanan bu bayram eğer hafta sonu ile birleşiyorsa üç gün boyunca ülkedeki tüm süpermarketler ve bakkallar kapalı oluyor. Neyse ki tesadüfen komşumuz bizi uyardı ve marketlere koşan Karadağlılara son anda biz de katıldık. Bu Ulusal Gün kutlamasını duyduğumda aklıma ilk olarak Karadağ’ın 2006’da Sırbistan’dan ayrılışı geldi. Malum Yugoslavya’nın yıkılışından sonra ortaya çıkan yeni egemen devletlerden birisi olan Sırbistan-Karadağ’da etnik gerginlik bir süre devam etmiş ve nihayet 21 Mayıs 2006’da Karadağ’da bir referandum yapılmıştı. 2002 yılında ulusal para birimi olarak Euro kullanmaya başlamış, 2008’de Avrupa Birliği üyeliğine başvurmuş, 2017’de NATO’ya katılmış bir ülke olarak komşusu Sırbistan’dan epeyce farklı bir görünüm ortaya koyuyor. Ancak ülkenin Batı-eksenli politikası halk tarafından zaman zaman eleştiriliyor.

YOLSUZLUK VE ORGANİZE SUÇ

Bu referandumda Karadağ seçmenlerinin 56%’sı bağımsızlık yönünde oy kullanmış ve Karadağ resmen bağımsız bir devlet olmuştu. Bu nedenle her sene 21 Mayıs günü ülkede Bağımsızlık Günü olarak kutlanıyor. Ancak yaptığım ufak bir araştırmayla öğrendim ki temmuz ayında bizim de ailece şahit olduğumuz ve ülkenin en önemli ulusal bayramı olan Ulusal Gün bundan farklı ve tarihi 1878 Berlin Kongresi’ne uzanıyor. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra düzenlenen bu diplomatik kongrede savaşı kaybeden Osmanlı Devleti Balkanlar’da önemli toprak kaybı yaşarken Karadağ da 1878’de bağımsız bir devlet olarak tanınmış. Günümüzde 630 bin nüfusuyla eski Yugoslav cumhuriyetleri arasında kimilerine göre en küçük ve önemsiz gibi görünen Karadağ birkaç sene içinde Slovenya ve Hırvatistan’dan sonra Avrupa Birliği’ne üye olan üçüncü post-Yugoslav devlet olacak. Bunda ülkenin izlediği pragmatik siyasetin önemli bir rolü var. 2002 yılında ulusal para birimi olarak Euro kullanmaya başlamış, 2008’de Avrupa Birliği üyeliğine başvurmuş, 2017’de NATO’ya katılmış bir ülke olarak komşusu Sırbistan’dan epeyce farklı bir görünüm ortaya koyuyor. Ancak ülkenin Batı-eksenli politikası halk tarafından zaman zaman eleştiriliyor. Örneğin, konuştuğum bazı Karadağ vatandaşları Rusya’ya uygulanan yaptırımlara karşı olduklarını söyleyerek bu yaptırımların Rusya üzerinde herhangi bir etki yapmazken kendi ekonomilerine büyük zarar verdiğini belirtti. Karadağ siyasetini belirleyen en önemli konular yolsuzluk ve organize suç, Sırp-Ortodoks kilisesiyle ilişkiler ve birbirleriyle rekabet halinde olan farklı ulusal kimlik algıları. Örneğin, kendisini Sırp olarak niteleyen nüfusla ilişkiler hassasiyetini koruyan bir konu. Öyle ki 2011’de yapılan nüfus sayımından sonra uzun süre yeni bir sayım yapılamamış; 4 kez ertelenen sayım ancak 2023’te yapılabilmiş. Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexandar Vućić’in “Karadağ'daki nüfus sayımının Sırbistan'ın hayati çıkarları açısından önemli konulardan biri olduğunu” söylemesi konunun hassasiyetini ve Karadağ-Sırbistan ilişkilerindeki gerginliği net bir şekilde ortaya koyuyor. Pek çok dile Montenegro olarak çevrilen Karadağ’ın orijinal adı Crna Gora. Bu ad Crna (kara) ve Gora (yüksek) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Diğer dillerdeki karşılıkları da (Montenegro, Chernogoriya, Karadağ gibi) hep dağları vurguluyor. Bu da hiç şaşırtıcı değil zira ülke topraklarının 90%’ı dağlardan oluşuyor. İşte ben de Adriyatik’teki bu küçük ülkenin görkemli dağlarında uzun yürüyüşler yaparken ya da dingin denizine kendimi bırakırken siyasetini, tarihini, toplumsal sorunlarını düşünmeyebilirdim. Sanırım buna mesleki deformasyon deniyor!

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER