© Yeni Arayış

Kanada - ABD gerilimi: Serbest ticaretten ekonomik işgale

Ticari savaş büyüdükçe, Trump’ın asıl amacının Kanada’yı 51. eyalet yapmak mı, yoksa her Makyavelist lider gibi bölgede ticari avantaj sağlayarak küresel ölçekte siyasi destek kazanmak mı olduğu zamanla ortaya çıkacak.

Trump’ın Makyavelist adımları sadece Kanada, Meksika ve Çin için değil, tüm dünya için bir tehdit. "Beni sevmenize gerek yok, benden korkun" felsefesi ile bugün komşularıylaolan ticari bloğu ani ve istikrarsız karar mekanizmalarıyla çöpe atan Trump’ın AvrupaBirliği ve Danimarka’ya yönelik tehditlerinin de zamanla gerçeğe dönüşebileceğinigösteriyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın henüz başkanlık koltuğuna oturmadan Kanada’ya savurmayabaşladığı gümrük vergisi tehditleri önümüzdeki hafta gerçeğe dönüşecek.

Ben bu yazıyı kaleme alırken, söylenti seviyesinde olan söz konusu gümrük vergilerini içerenkararnameyi Başkan Trump’ın imzaladığı açıklandı.

Kanada'dan ithal edilen ürünlere %25, petrol ve enerji kaynaklarına ise %10 gümrük vergisiuygulama kararı, Kuzey Amerika serbest ticaret düzenini sarsacak nitelikte. Trump bu adımı, sınır güvenliği ve ticaret açığı gibi gerekçelerle savunsa da, hem ABD hem de Kanadaekonomileri üzerinde derin etkiler yaratması kaçınılmaz.

Kanada - ABD Ticaret Geçmişi

ABD ve Kanada arasındaki ticaret ilişkileri uzun yıllara dayanan bir serüvene sahip. Tesadüftürki, serbest ticaret ilişkisinin ilk adımı 1988 yılında Justin Trudeau’nun babası Pierre Trudeau’nunbaşbakanlığı döneminde atıldı. Bu anlaşma ile iki ülke, tarifeleri kaldırarak mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını sağlamayı hedefliyordu.

Bu ekonomik entegrasyonun en önemli dönüm noktaları, önce Kuzey Amerika Serbest TicaretAnlaşması (NAFTA, 1994) ve daha sonra bunun güncellenmiş hali olan ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (CUSMA, 2020) oldu. Bu kritik anlaşmalara Meksika’nın da dahil oluşu ile Kuzey Amerika'nın tamamını kapsayan bir ticaret birliği ve derin bir ekonomik entegrasyonsağlanmıştı. Ancak Trump'ın hayata geçireceği yeni tarifelerle, CUSMA'nın ruhuna aykırı ekonomik engeller yaratılarak, bölgedeki kolektif rekabet gücünün azalması bekleniyor.

Yeni tarifeler, özellikle otomotiv ve enerji gibi sınır ötesi tedarik zincirlerine sahip endüstrileri olumsuz etkileyecek. Liberal Parti, Mart ayı başında yeni başkanını seçene kadar başbakanlıkkoltuğunda oturmaya devam edecek olan Justin Trudeau, kararnamenin resmen imzalanmasından birkaç saat sonra yaptığı basın açıklamasıyla misilleme olarak 155 milyar dolar değerindeki ABD’den ithal edilecek ürünlere aynı şekilde %25 gümrük vergisi koyacağını açıklayarak ticari savaşa resmen katılmış oldu.

Trump’ın çıkışı ve Kanada’nın misillemeleri, CUSMA’yı fiilen geçersiz kılma riski taşıyor. ABD’nin bu şekilde tek taraflı olarak tarifeleri yükseltebilmesi, Kanada ve Meksika’nın anlaşmanın geleceğine dair güvensizliğini kesinlikle artıracaktır. Serbest ticaretin temeli, tarafların kazan-kazan prensibiyle hareket etmesidir ancak Trump’ın bu kararı, Kuzey Amerika ticaret bloğunu zayıflatacağı gibi makro ve mikro seviyede ticari kayıplar kaçınılmaz olacak.

Trump’ın Kanada’ya yönelik tarifeleri, opioid krizini bir gerekçe olarak gösterse de, asıl motivasyonun ABD’nin ticaret politikalarındaki rekabet avantajını artırmak olduğu söylenebilir. Yani Trump, vergisiz giren ilaçlardan daha çok, Kanada’nın genel ticari avantajlarını törpülemeye ve ABD’ye daha fazla taviz vermeye zorlamaya çalışıyor.

Trump’ın Gerekçeleri Ne Kadar Gerçekçi?

Trump yönetimi, bu tarifeleri sınır güvenliği, yasa dışı göç ve opioid krizini (özellikle fentanil) önleme amacıyla gerekçelendiriyor. Bu gerekçeyle, özellikle Çin'den gelen fentanilin Kanada ve Meksika üzerinden ABD'ye aktığını savunuyor.

Ayrıca, ABD'nin Kanada, Meksika ve Çin ile olan ticaret açığına dikkat çekiyor. Trump, ABD’nin Kanada ile olan ticaretinde dezavantajlı olduğunu ve Kanada’nın “haksız avantaj sağladığını” iddia ediyor. Özellikle tarım, otomotiv ve ilaç sektörlerinde ABD’li şirketlerin rekabet etmekte zorlandığını savunuyor. Kanada’dan ithal edilen bazı ürünlerin vergisiz veya düşük vergili olarak ABD’ye giriş yapmasını haksız bir durum olarak görüyor.

Trump’ın Kanada’ya yönelik tarifeleri, opioid krizini bir gerekçe olarak gösterse de, asıl motivasyonun ABD’nin ticaret politikalarındaki rekabet avantajını artırmak olduğu söylenebilir. Yani Trump, vergisiz giren ilaçlardan daha çok, Kanada’nın genel ticari avantajlarını törpülemeye ve ABD’ye daha fazla taviz vermeye zorlamaya çalışıyor.

Makro ve Mikro Seviyede Etkiler Nasıl Olacak?

Kanada'nın en büyük ticaret partneri ABD ve ABD’nin de Kanada olduğu gerçeğini hatırlarsak, tedarik zinciri fiyatlarında ciddi bir artış olacağını söyleyebiliriz. Uzun vadede otomotiv sektörü, enerji, balıkçılık sektörlerinde etkiler beklenirken, mikro seviyede pazartesiden itibaren Kanada dolarında değer kaybı yaşanacak gibi duruyor. Kanadalıların yaşam standartlarına, gündelik market alışverişlerinden mortgage ödemelerine kadar Amerikan dolarının etkileri yansıyacak.

Amerikalılar için de aynı durum geçerli. Trump’ın vergileri ile ABD’de de market, ilaç veotomotiv fiyatlarında artış olması kuvvetle muhtemel. Kanada ile iş yapan kurumsal şirketler, küçük üreticiler, her seviyeden ve sektörden işyerlerinde iş kayıpları ve finansal zarar görecektir.

Ekonomik Gerilimden Küresel Krize

Kanada bu ticari savaşa Trump karşısında üç başbakan ile girecek gibi duruyor. Justin Trudeau ile başlayan bu savaş, seçilecek olan yeni Liberal Parti lideriyle devam edecek ve Ekim’de yapılacak olan Federal seçimde Liberallerin kaybetmesi durumunda koltuğu devralacak olan üçüncü başbakanla devam edecek gibi.

Trump’ın Makyavelist adımları sadece Kanada, Meksika ve Çin için değil, tüm dünya için bir tehdit. "Beni sevmenize gerek yok, benden korkun" felsefesi ile bugün komşularıyla olan ticari bloğu ani ve istikrarsız karar mekanizmalarıyla çöpe atan Trump’ın Avrupa Birliği ve Danimarka’ya yönelik tehditlerinin de zamanla gerçeğe dönüşebileceğini gösteriyor.

Ayrıca Trump’ın söz konusu tarifeleri Kongre onayı olmaksızın, Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası’nı kullanarak yürürlüğe koyması da Amerikan demokrasisi ve yürütme erkinin ticaret politikalarında ne kadar yetkiye sahip olduğu konusunda tartışmalara yol açıyor.

Trump’ın gerekçelerinin ardında göründüğünden daha çok ekonomik ve siyasi bir manevra olduğu aşikâr. Ticari savaş büyüdükçe, Trump’ın asıl amacının Kanada’yı 51. eyalet yapmak mı, yoksa her Makyavelist lider gibi bölgede ticari avantaj sağlayarak küresel ölçekte siyasi destek kazanmak mı olduğu zamanla ortaya çıkacak.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER