© Yeni Arayış

Kadınsız kamusal alan hayali

Kadınsız kamusal alan hayali

Siyasi iktidar kadına, kamusal alanda değil özel alanda eş ve annelik rolünü layık görüyor. Bu hedef bu kadar açıkken alternatif olması gereken siyasi partiler de ne yazık ki kadının görünürlüğü konusunda sınıfta kalmıştır. Yerel seçimlerdeki kadınsız aday listeleri bunun bir göstergesidir. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bugün, kadınların günü. Kadınlar, tüm gün kamusal alanda günlerini kutlayacaklar. Sokaklarda, meydanlarda çeşitli etkinliklerle, gösteri ve yürüyüşlerle “biz buradayız” diyecekler en güçlü biçimde. Kadınların kamusal alanda görünür olmasının her yıl daha zorlaştığı siyasal iklimde, bu görünürlüğü sadece 8 Mart’ta değil, her fırsatta desteklemeliyiz. Çünkü kadınsız kamusal alan, çöldür.  

TÜİK’in “İstatistiklerle Kadın 2023” çalışmasının sonuçlarına göre, 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 47,5. Bu oran kadınlarda yüzde 30,4, erkeklerde ise yüzde 65,0. Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 13,9 iken, yükseköğretim mezunu kadınların yüzde 68,8.

İSTATİSTİKLERDE KADIN

Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “İstatistiklerle Kadın 2023”çalışmasının sonuçlarını açıkladı.

Bu araştırmanın en önemli iki bulgusu vardır.

İlki kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az olmasıdır.

Araştırma sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 47,5 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 30,4, erkeklerde ise yüzde 65,0 oldu.

İkincisi ise kadınlarda eğitim seviyesi arttıkça, iş gücüne katılımlarının arttığıdır.

Yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 68,8 oldu. Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının yüzde 53,1 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 35,1, erkeklerde ise yüzde 71,4 oldu. İşgücüne katılma oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 13,9, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 27,1, lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 36,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 43,0 iken, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 68,8 oldu.

Bu araştırma verilerinde de görüldüğü gibi kadının kamusal alanda görünürlüğünün ve varlığının artmasında en temel araçlardan birisi eğitim. Eğitim oranı yükseldikçe kadınların hayata katılımı artmaktadır. Unutmayalım ki, eğitim aynı zamanda herkes için bir sosyal mobilizasyon aracı.

Bununla birlikte ulusal eğitim İstatistiklerine göre, ortalama eğitim süresi 2022 yılında Türkiye genelinde 9,2 yıl iken, bu oran kadınlarda 8,5 yıl, erkeklerde 10,0 yıl oldu. Araştırmada cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı tüm eğitim düzeylerinde erkek lehine gerçekleştiği ortaya çıkıyor. Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı, erkek ve kadın arasındaki ücret veya kazanç farkının erkek ücret veya kazancına yüzdesel oranı olarak tanımlanmaktadır. Kazanç Yapısı İstatistiklerine göre, yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark yüzde 17,1 ile yükseköğretim mezunlarında, en düşük fark yüzde 12,4 ile yine ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazanç ile hesaplanan gösterge için ise, en yüksek fark yüzde 19,6 ile lise mezunlarında, en düşük fark ise yüzde 14,5 ile ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. Araştırma sonuçlarına siyasi iktidarın inşa etmeye çalıştığı kamusal alanda kadına biçilen role göre değerlendirdiğimizde sonuçların iyimser olduğu bile söylenebilir. Çünkü iktidarın siyasi anlayışında kadının kamusal alanda varlığı ikincildir. Ve kadın/lar, kamusal alandan özel alana itmek için pek çok araç kullanılıyor. Yaşanan pratiklere baktığımızda kadının özel alana itilmesi iki türlü yaşanıyor. İlki kadın ve erkeğin kamusal alanda birlikte kullandığı, birlikte olduğu ortak alanlar ayrıştırılıyor. İkincisi ise, kadının işgücüne katılımı kamusal alandan özel alana yönlendiriliyor. Yani evde çalışma. Evişleri devlet araçlarıyla teşvik edilerek kadın eve çekilmek isteniyor. Bu açıdan kadın işgücündeki göreli artışı nitelikli bir işgücü artışından çok hizmet sektörüyle sınırlı kalıyor.

Özetle karşımızda iktidarın kadına yönelik kamusal alanda erkeklerle eşit haklara sahip, bunları eşit imkanlarla kullanan bireyden çok, kadının, annelik ve vatana iyi evlatlara yetiştirme misyonun kutsayan bir bakış var.

ÇALIŞMA, ANNE OL

Özetle karşımızda İktidarın kadına kamusal alanda erkeklerle eşit haklara sahip, bunları eşit imkanlarla kullanan bireyden çok, kadının, annelik ve vatana iyi evlatlara yetiştirme misyonun kutsayan bir bakış var. Siyasi iktidarın bakışının özeti bu. Oysa kadınlar, bu toplumun eşit parçası: kadının kamusal alanda, eğitimde, istihdamda olmadığı hiçbir toplumun kalkınma imkanı yoktur. Dahası eğitim sistemi üzerinden kız ve erkekleri küçük yaşlarda sınıflarını ayırmak ilerde kadın-erkek arasına aşılması güç duvarların örülmesini ve güçlü bir sosyalleşmenin önünün de tıkanması demektir. Bunun sonuçlarından birisi kadına yönelik şiddet olarak karşımıza çıkmakta diğeri ise kadının eğitimden dışlanması yani kamusal alanın dışına çıkarılması. Ama kadınların önünü tıkayan sadece siyasi iktidar değil. Siyasi iktidarın kadına bakışı bu kadar açıkken, buna siyaseten alternatif olması gereken siyasi partiler de ne yazık ki sınıfta kalmıştır. Bu konuda HDP'nin eş başkanlık üzerinden getirdiği büyük adımı bir kenara bırakırsak, CHP'de ve diğer partilerde kadının görünürlüğü “vitrin” olmaktan öte gidememektedir. Yerel seçimlerdeki kadınsız aday listesi bunun bir göstergesidir. Bunun için kadını, kadınlığı bir güne hapsetmek biz erkeklerin en büyük hatası olur. Unutmayalım ki, kadınlar vardır kadın, her yerde. Ve kadınlar gününde en büyük sınavı erkeklerin verdiğini de unutmayalım.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER