© Yeni Arayış

Kadınlara yönelik cinsel saldırı: Dominique Pelicot ve Mohamed Al Fayed’in neleri benziyor, neleri farklı?

İki fail de ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar, niyetleri açık. Tecavüz, onlar için “abartılacak bir şey değil, gündelik hayatın parçası”. Kurdukları yapıyı uzun süre devam ettirebiliyorlar çünkü işbirlikçileri var. Dolayısıyla, “tecavüz ödüllendirici ve düşük riskli bir eylem” ve erkekler de bu suçu işleseler de yakalanıp, yargılanıp, hapse girme oranlarının düşük olduğunu biliyorlar. Bu anlamda iki fail arasındaki fark, aldıkları önlemlerin ait oldukları sınıfa göre olması.

Türkiye’de kadınlar, Narin cinayetine ve vahşice katledilmiş İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil adlı gencecik iki kadının ölümüne kitlenmiş halde. Konu, çocuk yahut kadınlara yönelik şiddet; bu şiddetin sebepleri; olayların soruşturmalarında kolluk ve yargının yetersizliği; ve siyasi iktidardan gelen kadın düşmanı siyasi mesajlar; “incel”liğin yükselişi gibi bir çok açıdan ele alınıyor. Bense bu yazıda, kadınlara yönelik şiddetin başka bir örneği olan ve halihazırda yurtdışında bolca konuşulan iki cinsel saldırı/tecavüz olayından bahsetmek istiyorum. Bunların birinde faillerin yargılandığı duruşmalar sürüyor diğerinde ise tahminen failin sahip olduğu şirkete bir tazminat davası açılacak. 

İki olayda da kadınlar öldürülmüş değil ama kadınlara yönelik cinsel şiddetin, bazı benzerlikler içerdiklerini görmek mümkün. Dahası, iki olayda da yaşananların ortaya çıkmasını sağlamak için kendi hayatını ortaya koyan kadınların mücadelesi var. Nitekim Özkazanç’ın ifade ettiği gibi, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen bu mücadele “geri döndürülemez bir noktada”. 

Bir polis memurunun dikkati

İlki, Fransa’da Eylül’de başlayan ve Aralık 2024’e dek sürmesi beklenen, 72 yaşındaki karısı Gisele Pelicot’u uyku hapı ve diğer ilaçlarla on yıl gibi uzun bir süre boyunca uyutarak, 80 kadar erkek tarafından ona tecavüz edilmesini sağlayan ve bunları kameraya çeken eski kocasının yargılanması. Dosyada sadece olayın ortaya çıktığı 2020’den bu yana Gisele’in boşandığı eski eş Dominique değil, görüntülerden tespit edilen ve suçlandıkları sırada 26-74 yaş arasında bulunan elli erkek daha yargılanıyor. Bu erkekler arasında, belediye memuru; hemşire; gazeteci; eski polis memuru; infaz koruma memuru; asker; itfaiyeci ve devlet memuru gibi ya Gisele ile Dominique’in oturdukları küçük şehirde veya hemen etrafında oturanlar var. Yirmiye yakın erkeğin kimliği ise henüz tespit edilebilmiş değil.

Olayın açığa çıkmasını sağlayansa, bir süpermarketteki güvenlik görevlisinin, fail Dominique Pelicot’u kadınların eteklerini videoya çekerken yakalaması. Olayın polise intikal etmesi üzerine, bir polis memurunun aklına Dominique’in bilgisayarına bakmak geliyor. Bunun üzerine, bilgisayara bağlı, hiç kimselerden çekinilmeden adı rahatça “istismarlar” konmuş USB drive’da, Gisele’e neredeyse 100 kere tecavüz edildiğini gösteren, 20bin fotoğraf ve film bulunuyor. Gisele’in ifadesiyle, polis onun hayatını kurtarmış. 

Cinsel suçlar planlıdır ve failleri genelde tanıdıktır

Her ne kadar cinsel suçlar bakımından, tanımadıkları bir kadını kaçırıp dağın başı bir yerde ona tecavüz etmek gibi birbirini tanımayan yabancı insanlar arasında işlenen anlık bir suç olduğu algısı varsa da, durum sıklıkla böyle değil. Nitekim burada değindiğim iki olayda da failler tanıdıkları kadınlara yöneltmişler saldırıyı/şiddeti. Dominique video çekimlerine, Gisele’in kendisiyle eş değiştirmeli cinsel ilişkiye girmek istememesi üzerine başlıyor. Bir plan yapıyor ve çekimleri yapacağı erkekleri bulmak için harekete geçiyor. Polis memurları, Haziran ayında kapatılan Coco isimli web sitesinde “Without her knowledge/O bilmezken” adlı internet forumunda Gisele’in fotoğraf ve videolarını buluyor. Dominique’in burada takma isim kullanarak, çekimleri yapacağı bir çok erkeği bulduğu anlaşılıyor. Yazışmalarda “tecavüz” kelimesini kullandığı görülüyor ve erkeklere karısına uyku ilacı vermesiyle normalde yapmayacağı şeyleri yapmasını sağladığını söylüyor. 

Eşinin uyumasını sağlayacak ilaçları içki ve yemeklerine koyuyor. Kendisinin elektrikçi olduğu düşünülecek olursa, bunların dozajının ne olması gerektiğini de birilerine sorduğu açık. Nitekim sağlık sigortası kayıtlarına göre bir senede 450 hap siparişi vermiş. Dahası Dominique konuyu o kadar düşünmüş ki, gelen erkeklerin fotoğraflarını da çekmiş, ileride sorun çıkmaması için (gerekirse onlara şantaj yapacak). Planlamadaki detayı göstermek açısından, faillerden eşine dokunduğunda onun uyanmaması için ellerini sıcak suyla veya kalorifere dokundurarak ısıtmalarını; üzerlerine koku sürmemelerini; komşular evde bir şeyler olduğunu fark etmesin diye arabalarını uzakta park etmelerini ve eve yürümelerini istiyor. Gecenin sonunda da ortada delil kalmaması için eşini yıkayıp temizliyor. 

Ancak konu Gisele’in sağlığına geldiğinde, hiçbir koruma düşünmemiş. Erkeklerden ne kondom kullanmalarını ne de sağlık testlerine gitmelerini beklemiş. O kadar ki, birisinin çekime HIV Pozitif olmasına rağmen geldiğini yine duruşmalardan öğreniyoruz. Dolayısıyla Gisele’e bulaşan bir sürü cinsel hastalık nedeniyle onu doktora götüren ve bir de bunun sebebinin kendisini aldatması olmakla suçlayan da bu “eş”.

Savunmalar: porno ve şiddet kültürü

Yargılamada Dominique en başından suçunu kabul etmiş. Yargılanan erkeklerden on dördü de suçunu itiraf etmiş durumda. Diğerleri ise bunun, liberter bir karı-kocanın cinsellik oyununun parçası olduklarını düşündüklerini dolayısıyla masum olduklarını söylemeye devam ediyor. Bu “oyun”da sadece koca, diğer erkeklerle tüm temasları yürütüyor ve kuralları koyuyor. Kadına düşense ölü gibi hareketsiz durmak belli ki. Ancak fail erkeklerin aklına “bu durumda bir gariplik yok mu” diye düşünmek hiç gelmediği gibi bir de bu haldeki bir kadının duruma rızasının olduğunu düşünebilmişler. Bunu söyleyebilmek, kendilerinin de bir parçası olduğu pornodan beslenen bir cinsellik kültürünün tezahürü olarak düşünülebilir. Nitekim şiddet içeren ve kadınların onurunu kırıcı görüntülerle cinsel saldırganlık arasında bir ilişki bulunduğu tespit edilmiş. Nitekim Dominique karısına tecavüz edecek erkekleri internette bu tarz bir sayfadan bulmaktadır. Elbette cinsel şiddetin tek sebebi porno denilemez ama toplumsal kodlarında zaten yeterince ataerki, şiddet ve kadınların küçük görülmesi olan bir dünyada, porno eliyle güç ve şiddetin normal kadın-erkek ilişkisinin parçası olarak sunulması, tecavüzü olağanlaştırmaktadır. Zira porno filmlerde kadınlar tecavüzden hoşlanır olarak sunulmaktadır. Oysa hırsızlık, yaralama gibi suçlar sözkonusu olduğunda kimsenin bundan hoşlandığının söylendiğini görmeyiz. Bu bile, porno ile erkeklerde tecavüzün “hoşgörülebilir” olduğu algısının nasıl yaratıldığını başlı başına gösteriyor.

Kamuya açıklık ve utancın yer değiştirmesi

Yargılama sırasında duruşma salonuna girmeye çalışan faillerin kuyruk olduğunu gösteren fotoğraflar görüyoruz. Hatta bir kısmı tutuklu olmadıkları için adliye kapısından girerken, tanınmamak için maske kullanıyorlar. Gisele’in böyle bir dosyada mağdur olarak duruşmanın kapalı yapılmasını isteme hakkı vardı. Ancak kamuoyunun yaşananları öğrenmesi için duruşmanın açık yapılmasını istedi. Üstelik hakimle avukatlar arasındaki yoğun tartışmalar sonunda, duruşma salonunda, ve mahkemeyi izlemeye gelenlerin olduğu bölümde, on iki tecavüz videosu ve on fotoğrafın üç ekranda gösterildiği ifade ediliyor. Yedi tane torunu olan bir kadının göstermiş olduğu inanılmaz cesaret sayesinde utanç -kendisinin de söylediği üzere- yer değiştirdi. Videolarda kendi hareketlerini gören failler utanç içinde orada oturdular. 

Şirketin tecavüzü kolaylaştırıcı rolü

Diğer bahsetmek istediğim konu ise Londra’da bulunan ünlü Harrods adlı lüks perakende markasının eski sahibi Mohamed Al Fayed’in ölümünden bir sene sonra hakkında başlamış olan cinsel saldırı ve tecavüz iddiaları. The Economist’in haberine göre, 1980 ile 2000 yılları arasında Al Fayed’in 37 kadına cinsel saldırıda bulunduğu ve hatta beşine tecavüz ettiği söyleniyor. 

Bu sefer karşımızda, Dominique gibi elektrikçi değil de, 1990larda hakkında ortaya çıkmış benzer iddiaları sonlandırmak için İngiltere’deki “iftira” yasalarının kendisine sunduğu imkanları, elindeki avukatlarla sonuna dek kullanmaya hazır bir milyarder var. Nitekim parası ve konumu ile bunları etkisizleştirmede o denli başarılı oluyor ki, iddialar ancak ölümü ertesi BBC’nin hazırladığı bir belgeselde dile gelebildi. Ancak bu sefer Al Fayed’in kendisi olmasa da eski şirketi Harrods’ın başı derde girdi. Al Fayed mağduru kadınların başvurduğu hukuk bürolarına göre, ortada Al Fayed’in sahibi olduğu bir çok şirket hatta futbol kulübünü de içine alan bir “sistem” bulunuyor. Nitekim, kısa sürede mağdur kadınların sayısı 60’a ulaşmış durumda. 

Bu “sistem”de de Al Fayed, Dominique gibi önceden plan yapmış. Önce, genç ve sarışın bir kadın çalışanı başka departmanlardan ofisinde asistan olarak çalışmak için alıyor. Sayıları 25’e kadar çıkabilen bu asistanlar, şirketin doktoru tarafından cinsel sağlık muayenesinden geçiriliyor. Fail, bunu talep ederken, kadınlara sağlık hizmeti sunarmış gibi yapıyor. Ancak muayenenin sonuçlarının -rızaları olmaksızın- kendisine iletilmesini istiyor. Kendisi cinsel yoldan bulaşan bir hastalığa kapılmamak adına, şirketin doktoru eliyle, kendisini sağlam kazığa bağlamaya çalışan bir fail var karşımızda. Sistem de, doktoru ile, niyeti açık olan failin yardımına koşmuş. Al Fayed kadınların bazılarına ofisinde bazılarına ise tek asistanını olarak götürdüğü gezilerde (Paris, St Tropez and Abu Dhabi) saldırıda bulunmuş. Bu tacizlerin aylar boyu sürebildiği anlaşılıyor. Natacha takma adını kullanan bir mağdurun bir basın toplantısında söylediğine göre, Al Fayed “oldukça manipülatif” ve en savunmasızları -kirasını ödemek zorunda olan veya onları koruyacak ebeveynleri olmayanları- avladı. 

Al Fayed elindekinden sıkılıp, başka bir kadına geçtiği zaman, kadın yine sistemin parçası olan şirket çalışanları tarafından susması için tehdit edilir. Her ne kadar BBC belgeselinde şu anda Katarlı bir şirketin yönetiminde olan Harrods bu yaşananlardan dolayı özür dilemiş ve geçmiş çalışanları tazmin etmek için bir fon kurmuşsa da, bazı mağdurların işi bir tazminat davasına vardıracağı düşünülüyor. O dönemde Harrods’da çalışmış güvenlik görevlileri; doktorlar -kadın-; avukatlar; yayıncı gibi görevlilerin nasıl bir şeyi “görmemeyi başardıkları” ve gördülerse de neden sustukları bu davada sorulacak soruların başında geliyor. Dahası, şirkette Al Fayed’in bu kadınlara ne yaptığının bilindiği, bu kadınlar arasında 15-16 yaşında olanlar olduğu ve durumun “artık müdür olur” diye toksik şakaların konusu yapıldığı da anlaşılıyor.  Bu tazminat davasının, başka kurumsal yapılarda da olması kuvvetle muhtemel benzer cinsel saldırı vakalarının ortaya çıkaracak bir dalgaya dönüşmesi mümkün.

Benzerlikler

Özetlersek, iki fail de ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar, niyetleri açık. Tecavüz, onlar için “abartılacak bir şey değil, gündelik hayatın parçası”. Kurdukları yapıyı uzun süre devam ettirebiliyorlar çünkü işbirlikçileri var. Dolayısıyla, “tecavüz ödüllendirici ve düşük riskli bir eylem” ve erkekler de bu suçu işleseler de yakalanıp, yargılanıp, hapse girme oranlarının düşük olduğunu biliyorlar. Bu anlamda iki fail arasındaki fark, aldıkları önlemlerin ait oldukları sınıfa göre olması. Birisi çekimleri sakladığı dosyanın adını göstere göstere “istismar” koyuyor, ilaçları sosyal güvenlik sisteminden alıyor, diğeri yaptıklarını saklamaları ve kadınları tehdit etmeleri için çalışanlarını görevlendiriyor. İki olayda da cinsel saldırı güçle ilişkili, bu onların “hakkı” ve eğer kadının rızası yoksa, o zaman şiddet kullanarak o rızayı “yaratıyor”lar. Kadınları ya uyuşturarak yahut sesini çıkaramayacak olanları veya seslerinin duyulamayacağı yerleri seçerek. Yardımcı rollerdeki diğer fail erkekler, ya baygın bir kadında rıza olup olmadığını sorgulamayı düşünmüyor yahut neler olduğunu görebilecek durumda olmalarına rağmen, tepki göstermeyerek suça ortak oluyorlar. Bu nedenle, zengin ve güç sahibi erkekler sözkonusu olduğunda, konu ancak ölümleri sonrasında konuşulabiliyor (ki Harvey Weinstein veya Jeffrey Epstein için böyle de olmadığını hatırlayalım). Dahası, iki fail de diğer tecavüz failleri gibi bunları yaparken kadınların duygularını (durumlarını, sağlığını) asla umursamıyorlar. 

Sonuç

İçinde bulunduğumuz otoriter popülist dönem, kadınların kendilerini her alanda sıkıştırılmış hissetmelerini beraberinde getirdi. 

Erkekler, “tüm erkekler böyle değil” gibi argümanlara sığınmaya devam etseler ve bunda doğruluk payı olsa da, gördüğümüz şu: tüm erkekler böyle olmayabilir ama tüm failler erkek. Ve, her tür erkek: bürokrat; itfaiyeci; hastabakıcı; zengin; fakir; evli-çocuklu yahut bekar fark etmiyor. Kadınlar, özelikle tanıdığı her erkeğin cinsel saldırıda bulunabileceğini görüyor. Dahası, bu mücadele “geri döndürülemez bir noktada” çünkü artık “utanç yer değiştirdi”. 

Şu noktada, kadınlar erkeklerin şiddet içermeyen yeni bir erkeklik tanımı yapmalarını, kendilerini “düzeltmelerini” beklemeyecek. Kendi hakları için mücadeleye ve bu süreçte diğer kadınlardan güç almaya devam edecek.


 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER