© Yeni Arayış

Kadın ve metamorfoz

Kadın ve metamorfoz

Her bedensel değişim kadının ruhsal değişiklikleriyle eşzamanlı gider. Her aşamada kendisiyle karşılaşır kadın, ilk adet döneminde kadınlığıyla, ikinci aşama gebelik döneminde yaratıcılığıyla ve üçüncü faz menopoz döneminde özgürlüğüyle. Her evreden güçlenerek çıkar, bedeni yorgun bir savaşçı olabilir ama bu dalgalanmalardan geçerek ruhsal güç kazanır.   Kadının değişimi erkek gibi daha yatay bir doğrultuda değil inişli çıkışlı gerçekleşir. Kadının cinselliği, bedensel olarak içinden geçtiği üç dönemle değişir: regl, hamilelik ve menopoz. Her bedensel değişim kadının ruhsal değişiklikleriyle eşzamanlı gider. Her aşamada kendisiyle karşılaşır kadın, ilk adet döneminde kadınlığıyla, ikinci aşama gebelik döneminde yaratıcılığıyla ve üçüncü faz menopoz döneminde özgürlüğüyle. Her evreden güçlenerek çıkar, bedeni yorgun bir savaşçı olabilir ama bu dalgalanmalardan geçerek ruhsal güç kazanır.   Kadının bedensel değişiminin ilk evresi adet görmesiyle başlar. Her 28 günlük aylık döngü içindeki dalgalanmalar kadının duygu durumunu etkiler. Halden hale geçerken kadın ruhsal olarak savrulur, her türlü duygu içinden geçer çünkü bu dönemde kendi bilinçdışıyla daha fazla haşır neşirdir. Bu yüzden antik dönemden beri mastürbasyon döneminde kadının her türlü büyüsel özelliklere sahip olacağı düşünülmüştür. Regl olan kadın, erkeğe tehdit olarak algılanmıştır. Örneğin Papua Yeni Gine yerli erkekleri arasında, kadınlar tarafından özellikle adet kanı yoluyla kirletilecekleri ve zarara uğrayacakları korkusu yaygındır. Kadınlar bu dönemde erkeklerden uzak durmuşlardır. Hâlâ bazı toplumlarda bu düşünce devam eder.  Halk arasında kadının kan akıttığı bu süre, ‘kirlilik’ olarak tabir edilir. Kadın kirlidir. Yaşadığı her reglde Havva’nın suçu kadına hatırlatılır. Günah işlemeye hazırdır kadın ve bu dönemde cinselliğinin doruğundadır. Kadın bugünlerde yumurtlamayacağı için cinselliğinde özgürdür, günaha yakındır. O yüzden âdet döneminde kadın, erkek dünyası için gerçek bir tehlike unsurudur.  Kadının hamileliği ve devamındaki annelikle davranışları kısıtlanır. Artık düşünmesi gereken bir can ile feragat etmek zorunda kaldığı özgürlüğüyle karşı karşıyadır. Hamilelik onu gündelik hayatında daha güçsüzleştirmiştir. Kadın bu fazda daha alıcıdır, hassastır.

KADININ ANNELİKLE DAVRANIŞLARI KISITLANIR

Kadın bedenindeki ikinci önemli değişiklik gebeliktir. Gebelik, kadının anneliğe hazırlık evresidir. Ayın en doğurgan anında döllenme olur. Erkek, kadını bu teslimiyet anında gebe bırakır. Ağrı ve sancıyla doğuran kadın, cana can katar. Nasıl âdet döneminde akan kana karşı koyamadıysa gebeliğindeki hiçbir anda da hükümdar ve karar verici değildir. Artık doğanın kanunlarının hükmü geçer. Ona biçilen rolle akar. Kadının hamileliği ve devamındaki annelikle davranışları kısıtlanır. Artık düşünmesi gereken bir can ile feragat etmek zorunda kaldığı özgürlüğüyle karşı karşıyadır. Hamilelik onu gündelik hayatında daha güçsüzleştirmiştir. Kadın bu fazda daha alıcıdır, hassastır. Kış uykusuna geçmiş bir hayvan gibi yeni bir mevsime uyanmak için bekler.  Kadın, anne olunca kurallar yer değiştirir. Artık genç bir kız değildir, bir annedir. Kilo alması doğal karşılanır; besleyecek olan doğal olarak bolca beslenmelidir. Şimdiki zamanın 34 beden olmak isteyen kadınlarına inat, antik dönemde saygı duyulan kadınların oldukça kilolu olması bu anlamda manidardır. MÖ 40.000’li yıllardan kalma Venüs heykelciklerine baktığımızda kadının iri kalçalı, abartılı irilikte göğüslere sahip ve göbekli olarak şekillendirildiğini görürüz. Çünkü kadın bu haliyle doğurganlık ve bereket sembolüdür. Zaten annelik kadının seksapelini gölgede bırakır. Ama anne olması onu sosyal hiyerarşide yukarılara çıkarır. İlkel toplumlar dahil çoğu toplum kadının doğurganlık özelliğine hayranlık beslemiştir. Hâlâ da öyle değil midir? Anneliğin kutsallığıyla ne yarışabilir? Yaşı ilerlemiş kadın, yelkenlisini her hava koşulunda limana ulaştırmıştır. Neden keyif aldığını öğrenmiştir. Eğer cinsellik iktidarsa kadın bu dönemde krallığını ilan eder, bu zamanda kadın dünyanın kraliçesidir. Menopoz ile östrojen hormonu azalır. Yani kadının stres düzeyi düşer. Östrojen ve stres bozukluğu arasında doğrusal bir ilişki kurulmuştur. Kadın, son evrildiği dönemde huzursuzluğu alaşağı etmiş ve kurtuluşa ermiştir. 

KADIN, SON EVRİLDİĞİ DÖNEMDE KURTULUŞA ERMİŞTİR

Kadının yaşamındaki üçüncü ve son önemli evre menopoz dönemidir. Bu dönem kadının artık ne istediğini bildiği ve özgürleştiği dönemdedir. Yaşı ilerlemiş kadın, yelkenlisini her hava koşulunda limana ulaştırmıştır. Neden keyif aldığını öğrenmiştir. Eğer cinsellik iktidarsa kadın bu dönemde krallığını ilan eder, bu zamanda kadın dünyanın kraliçesidir. Menopoz ile östrojen hormonu azalır. Yani kadının stres düzeyi düşer. Östrojen ve stres bozukluğu arasında doğrusal bir ilişki kurulmuştur. Kadın, son evrildiği dönemde huzursuzluğu alaşağı etmiş ve kurtuluşa ermiştir.  Özetle, kadının bedeni bir ömrü için birden fazla kritik dönemeçte yol almıştır. Her virajda uçurumu görerek yaşadığı korku ve tehlikeyle baş etme yollarını öğrenmiştir. Ve her değişimden daha güçlenerek çıkar kadın. Regl ile duygularıyla baş etmeyi, annelikle karşılıksız sevmeyi öğrenir, menopoz dönemiyle ise de bir kuş gibi özgürce uçar.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER